Zonguldak Demokrasi Platformu, Madenci Anıtı'nda basın açıklaması yaparak, güvencesiz ve düşük ücret dayatılan tüm emekçilerin talepleri için, demokrasi için, barış için, Tekel işçileriyle dayanışma için eylemde olduklarını açıkladılar.
Zonguldak Demokrasi Platformu adına basın açıklamasını okuyan Eğitim-Sen Zonguldak Şube Başkanı Orhan Yılmaz, şöyle konuştu;
"Uygulanan piyasacı politikalar sonucu sosyal devletin üç temel sacayağı olan eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik haklarımız her geçen gün biraz daha tırpanlanıyor. Katkı ve katılım payları ile hastane fark ücretleri ile sağlık hizmetine ulaşmak iyice zorlaşıyor. Hekimler, sağlıkçılar TBMM gündeminde olan Tam Gün ve Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarıları ile düşük ücretle, uzun süre ve güvencesiz çalışma kıskacına almıyor. Her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz; krizin de etkisiyle işsizlik hızla artıyor; geleceğimiz karartılıyor. Sendikalar baskı altına alınmaya, yasal ve anayasal güvenceyle kurulan KESK ve DİSK/Nakliyat-İş Sendikası genel merkezleri basılıyor, KESK Kadın Sekreteri ve DİSK Örgütlenme Daire Başkanı'nm yanı sıra sendikal kadrolar asılsız iddialarla tutuklanıyor, sendikalar kapatılıyor, iş mahkemeleri çalıştırılmıyor, emekçiler lehindeki Yargıtay, Danıştay kararları uygulanmıyor, demokratik tepkiler polis şiddetiyle bastırılıyor. İktidarın sermaye yanlısı politikaları sonucu hak ve özgürlükler adeta kuşatılmıştır. Bu kuşatılmış demokraside gösteri ve yürüyüşlere, grev hakkına dahası hak aramaya yer yoktur. Toplumun somut bir ihtiyacı olmanın ötesinde artık yakıcı bir hal alan özgürlükçü, eşitlikçi ve demokratik bir anayasa talepleri AKP tarafından hep ötelenmiştir. Bu taleplerin gerçekleştirilmesi artık ertelenemez. Hak aramanın karşılığı, Tekel işçilerine, itfaiye işçilerine, DİSK'lilere, KESK'lilere, TMMOB ve TTB'lilere ve toplumun örgütlü kesimlerine reva görüldüğü gibi, baskı ve şiddet olmuştur. Sendikal hak ihlalleri artarak devam etmektedir. Bu saldırılar sadece tek tek kitle örgütlerini, sendikal ve mesleki örgütleri 'hizaya getirmek' için yapılmamaktadır. Bu saldırılar, toplumda siyasi iktidara gerçek gündemle muhalefet eden ve hükümet politikalarının gerçek yüzünü ortaya çıkaran emek, barış ve demokrasi güçlerinin bir bütün olarak susturularak, örgütsüz bir toplum yaratmak için yapılmaktadır. AKP er geç toplumun gerçeğiyle yüzleşecek ve halka yaptıklarının hesabını mutlaka verecektir. Bugün bizlere düşen görev ise, tüm emekçileri, emek örgütlerini, emek ve demokrasi güçlerini tek bir vücut halinde organize ederek, birleşik mücadeleyi yükseltmektir.
Bunun yolu her şeyden önce bütün baskı ve yıldırma girişimlerine karşı, polisin saldırgan tutumuna karşı 'Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya hep Beraber, Ya Hiç Birimiz' şiarıyla 1 aydır Ankara'da direnen Tekel işçilerinin çağrısına kulak vermekten geçiyor. Bu direnişleriyle Türkiye'deki tüm emekçi kesimlere, özgürlükten, eşitlikten ve barıştan yana olan herkese moral kaynağı olan, direnç aşılayan, bütün bunları geniş halk kesimlerinin sempatisini kazanarak başaran Tekel İşçileri'nin bu çağrısını örgütlemekten geçiyor."