TOPLUMSAL BELLEK PLATFORMU’NDAN KEMAL TÜRKLER DAVASININ ZAMAN AŞIMI NEDENİYLE KALDIRILMASINA İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI

1947’den beri sendikal mücadelenin içerisinde olan ve 1967 yılından öldürüldüğü 1980 yılına kadar Türkiye’de sendikal mücadelenin önderi DİSK’in genel başkanlığı yapan Kemal Türkler’in cinayet davası, Platformumuzun “zaman aşımı” na dair tüm uyarılarına rağmen, 1 Aralık 2010 itibariyle, zaman aşımı süresi doldu gerekçesiyle ortadan kaldırılmıştır.

DİSK Kurucusu ve Genel Başkanı Kemal Türkler, 22 Temmuz 1980'de Merter'de, evinin önünde öldürülmüştü. Babası evlerinin kapısı önünde öldürüldüğünde, kızı Nilgün Türkler katilini gördü ve katili de teşhis etmesine rağmen, 30 yıl boyunca adalet onu dinlemedi.

Davaya ilişkin ilginç notlar:

         Türkler’in öldürülmesinde kullanılan otomobilin sahibi Hüsamettin Bektaş, ilk günden itibaren sanıklar Abdülsamed Karakuş ve Aydın Eryılmaz’ı teşhis etti.

         Cinayet sırasında görgü tanığı olan kızı Nilgün Türkler de katilleri teşhis etti.

         Cinayet, 12 Eylül 1980 darbesinden iki ay önce işlendi.

         Cinayetle ilgili ilk ifadeyi, “Doğu’nun Başbuğu” olarak tanımlanan Yılma Durak verdi. İfadesinde Alpaslan Türkeş ile ilgili olarak şunları söyledi: “…Ben Celal Adalı ile birlikte Alpaslan Türkeş’in Yakacık’ta bulunan evine gittim. Çeşitli konularda sohbet ettik, Genel Başkan DİSK ile ilgili olarak komünist hareketin kaynağı olduğu şeklinde konuşuyordu. Genel Başkan DİSK’i kastederek eliyle ot biçer gibi bir hareket yaptı. Ben bu hareketten DİSK yöneticilerinin yok edilmesini istediği kanaatine vardım.” dedi. Tarih 30 Ekim 1980.

         Kemal Türkler’in torunu Burç Akpınar, 2000’li yıllardan itibaren, dedesinin davasına müdahil avukat olarak girdi.

         1999 yılına kadar gıyabi tutuklu olan Ünal Osmanağaoğlu, Kuşadası’nda devletin bir kuruluşunda işletmecilik yaparken yakalandı. Ancak, aleyhteki hiçbir kanıt dosyaya konmadan hakkında beraat kararı çıktı. Yargıtay bu kararı bozdu.

Adalet ülkemizi terk etti

Bizi, Toplumsal Bellek Platformu çatısı altında buluşturan yaşadığımız tarifi mümkün olmayan acılardı. Bizi, birleştiren babamızın, anamızın, eşimizin, kardeşimizin siyasi cinayetlere kurban edilmesiydi. Bizi yan yana getiren yaşadığımız öldürümlerin ardından sığındığımız adaletin yerine getirilmemesiydi.

Bir ülke düşünün, siyasi nedenlerle cinayetler ardı ardına yaşansın, devlet üzerine düşen görevi yerine getirmesin! Hatta katiller beraat ettirilsin, cezaları özendirici şekilde azaltılsın! Bu kadarla da kalmayıp, o katillere pasaportlar, ehliyetler, evlilik cüzdanları verilsin! Devlet sorumluları bulacağına, siyasi cinayetlere kurban giden ailelerin yakınları gözünde kurumayan yaşla tek bir nefes, tek bir yürek, tek bir ses olmak zorunda bırakılsın!

O zaman kamuoyuna soruyoruz, adalete hesap vermesi gereken yalnız tetikçiler mi, yoksa bütün bu yaşadığımız sürecin sorumluları mı?

Yıllardır ayrı ayrı adalet arayışımızı sürdürüyor, yeri geldiğinde yüreğimizdeki korla ayakta dimdik durmaya çalışıyoruz. Bunun için birbirimize tutunuyor, bir daha aynı acıların yaşanmaması için çaba harcıyoruz. 11 Şubat 2010 tarihinde meclise gitmemiz bu yüzden… Siyasi cinayetlerde zamanaşımı ortadan kaldırılsın ısrarımız bu yüzden… Mecliste geniş yetkilerle donatılmış bir Araştırma Komisyonu talebimiz, bu komisyonun idarenin ve yargının elindeki bütün verileri inceleyerek değerlendirilmesini istememiz bu yüzden... 

Meclise verilen soru önergeleri reddedildi

Suçluların yargılanarak cezalandırılması devletin temel göreviyken, kayıplarımızın ardındaki karanlıkların aydınlatılması neden yerine getirilmez? Neden bu taleplerin olduğu soru önergesi iktidar partisi tarafından tam dört kere reddedilir? Verdiğimiz yakınlarımızın kanının sıçradığı dilekçe tozlu raflara neden kaldırılır? Buna karşılık demokrasi havarisi kesilenler yakınlarımızın adlarını ağızlarına almaya, onlardan gözyaşlarıyla alıntılar yapmaya, yazılarını, şiirlerini okumaya neden devam ederler? Ve neden yine bizim korktuğumuz başımıza gelir?

Bugün bir kere daha usul sesli çığlığız. Acımız adaletin bir kere daha bizi, ülkemizi terk etmesinden kaynaklanıyor. İşçi sınıfının adil sesi, sendikacı, örgütçü Kemal Türkler’in cinayeti aydınlatılmadan kapatıldı! Dosyası düştü, düşürüldü! Meclise sunduğumuz dilekçe dört kere reddedildiği için tetikçiler yanı başımızda, yakınımızda…

Zaman aşımı kavramı sorgulanmalıdır

Şimdi hukuka, yaşama hakkının kutsallığına, bu hakkın ortadan kaldırılmasının affedilmez bir insanlık suçu olduğuna inanan, vicdan sahibi tüm toplum kesimlerine sesleniyoruz. İnsanları hukuk sistemi tarafından “korunmayacağı” bir ülkede yaşamak istiyor, yakınlarını siyasi cinayetlerde kaybedenler olarak adaletin bir gün herkese lazım olacağını hatırlatıyoruz.

Toplumsal Bellek Platformu olarak diyoruz ki, Kemal Türkler cinayeti “insanlığa karşı işlenen bir suç” tur. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda, zaman aşımı kavramının sorgulama zamanı çoktan gelmiştir.

Kamuoyuna saygıyla sunulur. 

TOPLUMSAL BELLEK PLATFORMU

AİLELER

Sabahattin Ali Ailesi
Orhan Yavuz Ailesi
Doğan Öz Ailesi
Necdet Bulut Ailesi
Abdi İpekçi Ailesi
Akın Özdemir Ailesi
Cevat Yurdakul Ailesi
Cavit Orhan Tütengil Ailesi
Ümit Kaftancıoğlu Ailesi
Sevinç Özgüner Ailesi
İlhan Erdost Ailesi
Zeki Tekiner Ailesi

Çetin Emeç Ailesi
Turan Dursun Ailesi
Muammer Aksoy Ailesi
Musa Anter Ailesi
Uğur Mumcu Ailesi
Nesimi Çimen Ailesi
Metin Altıok Ailesi
Behçet Aysan Ailesi 
Yusuf Ekinci Ailesi 
Onat Kutlar Ailesi
Yasemin Cebenoyan Ailesi
Hasan Ocak Ailesi
Metin Göktepe Ailesi
Necip Hablemitoğlu Ailesi
Hrant Dink Ailesi