Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu (AYÖP), Madenci Anıtı önünde toplanarak, öğretmen atamaları ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ataması yapılmayan öğretmenlere yönelik konuşmalarına cevap niteliği taşıyan açıklamada, Platform adına konuşan Canan Gündüz, 2002 seçimlerinden önce verilen vaatlerin yerine getirilmeyişinden duydukları rahatsızlığı dile getirdi. Gündüz, basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"Sayın Başbakan, Tekel işçilerine haklı mücadelelerinin sonucu olan haklarını vermeyeceklerini kamuoyuna inandırmaya çalışırken, AYÖP üyelerinin Ankara'da yaptığı miting ve Tekel işçilerine desteğine de atıf yaptı. Mitingde 'Türk-İş'in önünde birikmiş olan 300-500 tane işçi ki, bunların yanına gelen birçok uç kuruluşlar, hiç alakası olmayan, Öğretmen Olamayanlar Birliği' şeklinde söylemde bulundu. Ne demek Öğretmen Olamayanlar Birliği? Böyle şey mi olur? Türkiye'de bazı şeyler cidden komikleşmeye başladı. Bunun imtihanı vardır, bilgisayar ortamında girersin, kazananlar kazanıyor. 'İşte bak bu yıl da 40 bin alıyoruz. Bu 40 binin içine giren girecek. Bu 40 binin dışında kalan, biz bunun dışında kaldık, bizim halimiz ne olacak?' diyecek. Dünyanın hiçbir yerinde bir fakülteyi bitiren veyahut da bir eğitim enstitüsünü bitiren, değişik uygulamaları var, öğretmen olmuyor diye bir şey yok ki? Aynı şekilde 'üniversiteyi bitiren herkes iş buluyor' diye bir şey yok ki? Bugün dünyanın en gelişmiş ülkesi Amerika'da işsizlik yüzde 9'a ulaştı. Japonya'ya gel, felaket... İşsizlik, İspanya yüzde 8 küsurdan yüzde 18'e çıktı."
"BU KOMİK Mİ?"
"Başbakan, birçok uç unsurlar ve hiç alakası olmayan 'Öğretmen Olmayanlar Birliği' sözleriyle ne demek istediğini ifade edemedi. Ama bizler kamuoyunu aydınlatmak amacıyla açıklama ihtiyacı duyduk. Başbakan, Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu'nun (AYÖP) yaptığı mitingi ve hak arama mücadelesini adeta alaycı bir üsluba bürüyüp takma bir isim kullanma yoluna gitti. Yanına da uç unsurlar kelimelerini ekleyip, adeta bir çığ gibi büyüyen ve bu ülkenin bir numaralı sorunu olan öğretmen açığını dile getirip, hükümetin en eksik kaldığı noktaya eleştiren 310 bin ataması yapılmayan öğretmeninin temsilcisi AYÖP'ü yakında uç unsur ya da ideolojik bir yapı olarak göstermek için altyapı hazırlıyor. AYÖP kesinlikle hiçbir siyasi partinin ve ideolojinin etkisi altında değildir. Tamamen heterojen bir yapı olan AYÖP sadece mağdur olan ve ekmek peşinden koşan öğretmenler topluluğudur. Ayrıca Başbakanımıza sesleniyoruz: Şu elimizde gördüğünüz diplomalar bin bir güçlükle 4 yıl 5 yıl okuduktan sonra alın terimizin, beynimizin ödülü olarak devlet tarafından bize verilmiştir. Bu gördüğünüz diplomalar Sayın Başbakanımızın zekâtı ya da nafakası değildir. Bizleri 'Öğretmen Olamayanlar Birliği' diye adlandıran Başbakan'a sözümüz var. Kimse bize 'öğretmen değilsiniz' diyemez bu Sayın Başbakan dahi olsa geçerlidir. Bu ülkede öyle bir birlik olması gerekiyorsa bu öğretmen yapmayanlar birliğidir o da su anki MEB'dir. Başbakan ayrıca öğretmen olmayanlar birliği diyerek kendi yaptığı benzetmeyi komik bulup 'böyle şey mi olur? Türkiye de bazı şeyler komikleşmeye başladı' sözüyle kendisi komik bir duruma düşmüştür. Bize 'sınava girin, kazanın' diyen Başbakan'a soruyoruz; KPSS'ye girip Türkiye birincisi olan arkadaşımız sınavı kazanamadı, buna nasıl cevap vereceksiniz? Bu da sizce komik mi?"
"HEVESİMİZİ KIRIYORLAR"
"Sayın Başbakan'ın 2002'de İstanbul mitinginde söylediği sözleri hatırlatmak istiyoruz: 'Birçok gencimiz, özellikle öğretmen adaylarımız işsiz kaldı. Ülkede eğitim çökmüş, köy okulları kapanmış merkezdeki okullar bile öğretmen diye can çekişiyorken, sen sınavla öğretmen seçmeye kalkıyorsun, bıraksana genç öğretmenlerimiz gitsin çalışsın. O kadar sene beklet, sonra al. O adamda artık heves kalır mı, öğretmenlik yapabilir mi? Ama inşallah biz iktidar olunca öğretmenler okulun bittiği gün hazırlıklarını yapacak ve ertesi gün görev aşkıyla okuluna gidecek. Hiç merak etmeyin'. Sayın Başbakan verdiği sözleri unutmasın ve bize başka ülke istatistiklerini vermek yerine bizim sesimize kulak versin ve ilk başta ismimizi sonra taleplerimizi değerlendirip daha ciddi bir tavırla var olan görüşme talebimizi de değerlendirip sorunu birinci ağızlardan dinlesin istiyoruz. Taleplerimiz değerlendirilmezse artık kımıldayacak yerleri kalmayan öğretmenler yakın zamanda açlık grevine gideceklerdir."