İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasına tepki olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından  başlatılan “Adalet” yürüyüşüne konusunda görüşlerini bildiren Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu,  olası provakasyonlara karşı uyarıda bulunurken şöyle dedi:

 “Mevcut Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, AKP'ye geçmeden önce katıldığı bir televizyon programında MİT tırlarında silah taşındığı iddiasına ilişkin; “Burada bizi izleyenlerin huzurunda yemin ediyorum. Vallahi ve billahi o silahlar Türkmenler'e gitmiyordu. Bilerek söylüyorum. İddia ederek söylüyorum. Bizim o bölgeyle irtibatımız var. Bayır bucak Türkmenleriyle, Halep'tekilerle irtibatımız var" ifadelerini kullanmıştı.

"Vallahi billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyor" lafları ortadayken Enis Berberoğlu’nun tutuklanması ülkemizde adaletin öldürülmekle kalmayıp, cesedinin çiğnendiğinin en açık resmidir.

Yargı, FETÖ ortaklığı devrinde, iktidarın sopası olarak kullanılıyordu. Bugün Fetullahçı yapılanmanın temizlendiği söyleniyor. Bu yapılanma gitti yerine başka bir yapılanma geldi, pratikte bir şey değişmedi, o zaman da hukuk yoktu, hala yok!






Yargıyı sopa olarak kullanarak bu ülkeye ne şekilde zarar verildiğine defalarca tanık olduk. Vatansever subaylar, komutanlar kumpaslarla hapse atıldı. Şimdilerde firari olan Zekeriya Öz, o dönem en has, en gözde adamlarıydı. Sonra ne oldu? ‘Özür dileriz, kandırıldık, her hakime, savcıya güven olmazmış’ deyip çıktılar işin içinden. Genelkurmay’daki Kozmik Odaya girilip tüm gizli belgelerin sızmasına neden olundu. Kozmik Odada savaş durumunda neler yapılacağı, gizli cephaneliklerin yeri gibi çok sayıda önemli bilgi bulunuyordu. Ülkenin tüm mahrem bilgilerinin bu yapının eline geçmesine neden olundu.

Yargının ne kadar siyasi, taraflı ve adaletsiz olduğunu gösteren bunlara benzer çok sayıda örnek sayabiliriz. Bir kez daha hatırlatırız ki, hukuksuzluğun, haksızlığın tarafı olmaz, ayarını bozduğunuz o kantar gün gelir sizi tartar. Adalet herkese lazım olur.

15 Temmuz sonrası, muhalifleri tasfiye etmek için kullanılıyor. FETÖ bahane edilerek haklı haksız, suçlu masum demeden, doğrunun yanında duran, işinde çok iyi olan bir kişinin yok yere işinden edildiğini, hayatıyla oynandığını görüyoruz. FETÖ’cüleri devletten ayıklamak için ilan edildiği söylenen OHAL’in kendi amaçlarının karşısında duracak kişileri, muhalif akademisyenleri, gazetecileri hedef aldığı ortadadır. Yoksa ‘damat hukuku’ gibi utanç verici bir kavramla bu ülke tanışmış olur muydu?

Hukukun böyle keyfi olarak uygulanması ülkeye zarar vermekten, toplumu bölmekten başka hiçbir işe yaramaz.

Adaletin terazisinin fena halde bozulduğu ülkemizde, Hukukun üstünlüğü ve adaletin gerçek anlamıyla yeniden tesisi için mücadeleye devam edeceğiz. Bu süreçte örgütlerimize ve üyelerimize provokasyonlara karşı dikkatli olmaları çağrısında bulunuyorum. Demokrasi, adalet, özgürlük isteyen herkesin sağduyulu olarak bu sürece destek vermesini istiyoruz.”