Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferruh Ayoğlu,  Koronavirus nedir? Nasıl bulaşır? Belirtileri nelerdir? Virüsten korunma yöntemleri nelerdir? Kuluçka süresi ne kadardır? Tedavi yöntemi ve aşısı var mı? gibi en çok merak edilen soruları cevaplandırdı.

Koronavirus soğuk algınlığının, burun akıntısı, boğaz ağrısı, hapşırma, öksürük ve ateş bulgularıyla veya bunların bir kısmının varlığıyla seyreden üst solunum yolu hastalığına yol açan, Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) ya da Ağır Akut Solunum Sendromu (SARS) gibi daha ciddi hastalıklara yol açabilen bir enfeksiyon etkeni olduğunu söyleyen Ayaoğlu,  Koronaviruslerin zoonotik özellikte, hayvanlardan bulaşarak insanlarda hastalık yapabildiğini,  insanlarda bazı alt tipleri de bulunduğunu ve genellikle soğuk algınlığına neden olduğunu ifade etti.

Açıklama şöyle:

2019 yılı sonlarında Çin’de Wuhan şehrinde görülen ve nedeni bilinmeyen pnömoni vakaları üzerinde yapılan çalışmalarla 7 Ocak 2020 tarihinde daha önce insanlarda varlığı tanımlanmamış yeni bir Koronavirus tipinin duyurulduğunu söyleyen Ayaoğlu, başlangıçta 2019-nCoV olarak anılan hastalığın adının COVID-19 olarak kabul edildiğini belirtti.

Koronavirusün nasıl bulaştığına ilişkin olarak da konuşan Prof. Dr. Ayaoğlu, salgının erken döneminde hastaların çoğu Wuhan şehrindeki büyük bir deniz ürünü ve canlı hayvan pazarı ile ilişkilendirildiğini daha sonra giderek artan sayıdaki hastaların hayvan pazarı ile ilişkisinin olmadığı ve insandan insana bulaşmış olduğunun gözlemlendiğini söyledi. Dünya Sağlık Örgütü’nün son açıklamalarına göre de hastalığın başlıca yayılma yolunun kişiden kişiye damlacık enfeksiyonu ile olacağının altını çizen Ayaoğlu, “Hasta kişilerden saçılan damlacıkların solunum ile alınması temel bulaşma yoludur. Hasta kişilerin burun ve ağzından saçılan damlacıklar çevrede bulunan objelere ve yüzeylere etkeni taşır ve bunlarla temas eden kişilere hastalığı bulaştırabilir. Bu bağlamda hasta kişilerle 1 metreden daha fazla yakınlaşmamak oldukça önemlidir. Koronavirüs için hayvanların kaynak olduğu henüz doğrulanmamıştır. Dünya Sağlık Örgütü, canlı hayvan mağazalarına/pazarlara giden kişilerin kendilerini korumalarını, hayvanlarla ve hayvanların temas ettiği yüzeylerle doğrudan temas etmemelerini önermektedir. Çiğ et, süt ve sakatatlar eldivensiz ellenmemeli, pişmemiş hayvansal ürünlerin tüketiminden kaçınılmalıdır.” diye konuştu.

Koronavirüse karşı korunma yöntemleri ile ilgili olarak resmi kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan açıklama ve uyarıların takip edilmesini,  güvenilir olmayan kaynaklardan öğrenilen bilgi ve uyarılara doğruluğu teyit edilmeden güvenilmemesi gerektiğini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ayaoğlu, ellerin sabun veya alkol bazlı el antiseptikleri ile sık sık temizlenmesi, öksürüğü ve hapşırması olan kişilerle 1 metreden daha yakına gelmemeye çalışılması, ellerin göz, ağız ve burunla temas ettirilmemesi, bulunulan ortamların uygun biçimde havalandırılması, et ve hayvansal gıdaların çiğ olarak tüketilmemesi ve vatandaşların kendilerini iyi hissetmedikleri durumlarda dışarıya çıkmamaya özen göstererek ateş, öksürük, solunum zorluğu şikâyetlerinde bir sağlık kuruluşuna başvurup tıbbi yardım almalarının altını çizdi.

Sağlıklı kişilerin, Koronavirus tespit edilen kişilerin bakımını üstlenmedikleri durumlar dışında maske kullanmasının önerilmediğini; öksürük ve hapşırması olan kişilerin tıbbi maske takmalarının uygun olacağını da ifade eden Ayaoğlu, “Maske kullanımı tek başına koruma sağlamakta yeterli değildir ve el hijyeni ihmal edilmemelidir. Maske kullanacak kişiler, kullandıkları maskenin kullanım özelliklerini öğrenmeli ve bu özelliklere uygun davranmalıdır. Maske kullanımı esnasında dikkat edilmesi gereken bazı konular vardır. Maske takmadan önce eller sabunla veya alkol bazlı el antiseptikleri ile temizlenmelidir. Maske ağız ve burnu kapatacak biçimde yerleştirilmeli, yüz ve maske arasında boşluk bırakılmamalıdır. Maske takılıyken eller maskeye dokundurulmamalı, dokunursa sabun veya alkol bazlı el antiseptikleri ile temizlenmelidir. Maskeler kullanım zamanına ve şekline uygun kullanılmalı ve tek kullanımlık olan maskeler bir kereden fazla kullanılmamalıdır. Çıkartılan maske kapalı bir çöp bidonuna/kovasına atılmalı” şeklinde konuştu.

Hastalığın kuluçka süresinin 2 ila 14 gün arasında olduğunu söyleyen Ayaoğlu, Dünya genelinde hızla yayınlan virüsle ilgili olarak Dünya Sağlık Örgütü  (DSÖ) verilerine göre 27 Şubat tarihi itibariyle dünya genelindeki vaka sayısının 82294 (78630’u Çin’de, %95.5), ölüm sayısının 2804 (2747’si Çin’de, %98) olduğunu ve hastalığın Çin dahil 47 ülkede görüldüğünü;  DSÖ’nün Çin’de hastalığa yönelik risk düzeyini “çok yüksek” olarak tanımlarken, küresel ölçekteki hastalık riskini “yüksek” olarak tanımladığını ve tüm ülkeleri olası bir pandemiye karşı hazırlıklı olmaya davet ettiğini vurgularken Türkiye’nin de  dünyanın diğer ülkeleri gibi risk altında olduğunu ve  ancak ülkemizin diğer ülkelerden daha çok ya da daha az risk altında bulunmadığını sözlerine ekledi.

Şu an itibariyle, hastalığı tedavi edecek veya hastalıktan korunmayı sağlayacak bir aşı veya ilaç bulunmadığını belirten Prof. Dr. Ayaoğlu, hastalığın en sık gözlenen belirtilerinin ateş, halsizlik ve öksürük olduğunu,  bazı hastalarda ağrı-sızı, burun kızarıklığı, burun akıntısı, boğaz ağrısı, ishal, nefes darlığı ve solunum zorluğunun da gözlemlendiğini söyledi.  Ayaoğlu, “Ağır olgularda pnömoni, böbrek yetmezliği gelişebilir. Bazı hastaların belirgin şikayeti olmayabilir. Olguların çoğu (yaklaşık %80) özel bir tıbbi tedaviye gerek duymadan iyileşir. Yaşlılarda, kalp problemi olanlarda, hipertansiyonu ve şeker hastalığı bulunanlarda hastalığın ağır seyretme olasılığı daha fazladır.” dedi.

Evde beslenen hayvanların virüs yayabilme ihtimallerine yönelik virüsün refakatçi veya evcil hayvanlardan bulaştığına yönelik kanıt bulunmadığını söyleyen Prof. Dr. Ferruh Ayaoğlu,   virusun görüldüğü ülkelerden gelen paket, kargo, vb. virüs taşır mı, bulaşma riski konusunda da  koronavirus ile enfekte olmuş bir bireyin ticari bir ürünü kontamine etmesi olasılığı ve farklı koşullar ve ısıda taşınan paketlerden hastalık bulaşma riskinin düşük olduğunu vurgulayarak,  DSÖ’nün hastalığın rapor edildiği ülkelerden herhangi bir paket, kargo alınmasını güvenli olarak tanımlamadığını ifade etti.