264 madencimizi kaybettiğimiz 3 Mart 1992 Grizu Faciası'nı, faciada can veren bir madencinin eşinin gözünden anlatan "Karalığın Yüreği" adlı oyunu sahneye koyan Tiyatro Sanatçısı Fazilet Küçük, pandemi sürecini ve bu süreçte tiyatro emekçilerinin yaşadığı sorunları dile getirdi. Açıklamasında "Pandemi süresince tek bir iş bile yapmadan ve tek bir lira bile kazanmadan ayakta kalmaya çalışıyoruz" ifadelerine yer veren oyuncu, "Ülkemizde yetişen; gerek ulusal gerekse uluslararası anlamda önemli işler ortaya koyan sanatçılar hiçbir dönem bu kadar yalnız bırakılmamıştı" dedi.

Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi çatısında ülkenin hemen her şehrinden tiyatro sanatçılarının sorunlarını dile getirerek çözümler ürettiğini de belirten Tiyatrocu Küçük; "Birtakım taleplerimizi kazanmış olsak da mesleki haklarımızı garanti altına almamız için Tiyatro Yasası için mücadele etmeye devam etmek zorundayız" dedi.

Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Oyunculuk Bölümü mezunu olan sanatçı Karalığın Yüreği oyunuyla ilgili de; "13 yaşında başka bir şehirden gelen bir kız çocuğunu tiyatro sanatçısı gibi onur duyduğum bir ünvanla anılan bir insan dönüştüren şairin ifadesiyle Aziz Şehre olan borcum olarak gördüğüm bir oyun" ifadelerini kullanarak yarım kalan turneyi tamalayacağını ve yaklaşık 30 ayrı şehirde maden şehitlerini ve ailelerini bu oyunla anlatacağını belirtti.

Tiyatro Sanatçısı Fazilet Küçük'ün açıklamaları şöyle:

"ONLARCA YILIN EMEKLERİYLE KURULAN SAHNELERİMİZ BİRER BİRER KAPANIYOR!"

Pandemi dönemi başlar başlamaz ilk yasaklar sahne sanatlarına geldi. Toplumsal olarak bu hastalık dönemini atlatmamız için bunun yapılmasını biz sanatçılar da anlayışla karşıladık. Fakat Pandemi süresince tek bir iş bile yapmadan ve tek bir lira bile kazanmadan ayakta kalmaya çalışıyoruz. Yani 8 aydır yalnız bırakıldık. Her sektöre çeşitli destekler açıklanıp ödemeler yapılırken, tiyatro sahneleri ve özel tiyatrolar tek bir lira destek almadan ve para kazanamadan 8 aydır kira, personel maaşları, SGK giderleri, faturalarla iş yerlerini; ev kiraları, mutfak masrafları, faturalar, temel insani giderler ile de evlerini geçindirmek zorunda kaldı. Doğal olarak 8 aydır süreçte onlarca yıldır verilen emeklerle kurulmuş olan sahneler bir bir kapandı ve ne yazık ki kapanmaya da devam ediyor.

"HAFTA BAŞINDA AÇIKLANAN DESTEKLERDEN BÜYÜK BİR KESİM YARARLANAMADI"

Kültür Bakanlığı'nın bu hafta başında yaptığı destek ödemeleri bazı meslektaşlarımızın sorunlarına bir noktada çözüm yolu açmış olsa da çok sayıda meslektaşımız yararlanamadı! Öyle ki vergi borcu olan tiyatrolar bu desteklere başvuramazken, iş yapamadığımız 8 ayda biriken vergi borçlarını ödemek için bu desteğe pek çok sahne ve özel tiyatronun ihtiyacı vardı. Bir yandan da bu desteklere tiyatro olmayan şirketlerin veya paravan kurulan tiyatroların başvurulduğuna dair iddialar da var. Bu sebeple Pandemi döneminde bir araya gelip binlerce tiyatro emekçisiyle kurulmuş olan Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi olarak bu desteklerde şeffaflığın sağlanması, çeşitli sebeplerle destek alamayan meslektaşlarımızın ve sahnelerin destek almasının sağlanması ve de seçici kurulda temsilcilerimizin olması talebini dile getirdik. Tiyatromuz Yaşasın olarak ayrıca sene sonuna kadar vergi indirimleri ve bir anda yasaklanan açık havada fiziki mesafeye uygun olarak sergilenen oyunlara getirilen yasakların ortadan kaldırılması gibi kazanımlar elde ettik. Fakat birtakım taleplerimizi kazanmış olsak da mesleki haklarımızı garanti altına almamız için Tiyatro Yasası için mücadele etmeye devam etmek zorundayız.

"SANATÇILAR HİÇBİR DÖNEM BU KADAR YALNIZ BIRAKILMAMIŞTI"

Pandemi döneminde borçlanan ve ayakta kalmak için borçlarını ödemek zorunda kalan tiyatrolara, borçları var diye destek sağlamamak gerçekten bir an önce düzeltilmesi gereken bir problem olarak önümüzde duruyor. Ayrıca Bakanlık tarafının dışında bakıldığında Kültür ve Sanat hayatının kentin olmazsa olmazı olduğunu söyleyen, seçim vaatlerinde sanat kenti vurgusu yapan yüzlerce yerel yönetimden sadece bir elin parmaklarını geçmeyecek kadarı sanatçılarına sahip çıkmak için adımlar attı. Yani açıkça söyleyebilirim ki ülkemizde yetişen; gerek ulusal gerekse uluslararası anlamda önemli işler ortaya koyan sanatçılar hiçbir dönem bu kadar yalnız bırakılmamıştı.

"92 GRİZU FACİASI'NI 30'DAN FAZLA ŞEHRE OYUNUMUZLA TAŞIYACAĞIZ!"

1992 Kozlu Grizu Faciası'nı anlatan Karalığın Yüreği oyunuyla ilgili de konuşan Tiyatro Sanatçısı; "Bu oyunun prömiyerini Bandırma'da yapmıştık. Oyunumuz kapalı gişe oynanmıştı ve ardı sıra salonda yer bulamamış birçok insanın tekrar oynanması istemesine kayıtsız kalmayarak oyunu ikinci kez yine kapalı gişe oynadık, turne programımızı ortaya çıkardık. Bandırma'da Büyük Madenci Yürüyüşü'ne katılmış insanlar, gazeteciler, eski madenciler, Soma'da çalışmış işçilerin aileleri gibi birçok insanla da oyun sonunda tanışmış olduk.  Bu oyun 13 yaşında başka bir şehirden Zonguldak'a gelen bir kız çocuğunu yani beni, tiyatro sanatçısı gibi onur duyduğum bir ünvanla anılan bir insana dönüştüren Aziz Şehre olan borcum olarak gördüğüm bir oyun açıkçası... O Grizu Faciası gününde, o kara günde bir madencinin eşinin yaşaldıklarını anlatan bir oyun! Belki de yıllarca hep madencilerin gözüyle baktığımız bu facialara aslında maden ocakları gibi kapkara ve cehenneme dönüşen madencilerin evinden bakmamızı da sağlıyor! Pandemi olmasaydı yaklaşık 20 şehirlik bir turne programı oluşmuştu ve 264 şehidimizin hikayelerini bu şehirlere taşıyacaktık. Şimdi süreç normalleşince bölgemiz de dahil olmak üzere Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirleri de kapsayacak; 30'dan fazla şehire bu öyküyü taşıyacağız. Bunun programını ve takvimlemesini yapmak için bu günden çalışmalara başladık..." ifadelerine yer verdi.