Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) "19 Eylül Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları Dayanışma Günü"  nedeniyle gönderdiği açıklama Kdz. Ereğli’de de okundu. TMMOB İlçe Koordinasyonu Kdz. Ereğli Sekreteri İ. Hüseyin Kocatürk, "19 Eylül Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları Dayanışma Günü"nün 19 Eylül 1979’daki iş bırakma eyleminin yıldönümü olduğunu belirterek “Ne yazık ki, her 19 Eylül’de yaptığımız açıklamalarımız içeriği ülkemizdeki sorunlarla beraber ağırlaşıyor. Ülkemiz, 7 Haziran seçimlerinden bu yana Saray merkezli bir irade ile parlamentonun ve Anayasa’nın askıya alındığı karanlık bir girdabın içerisine sürüklenmektedir. İktidar hırsı ile gözlerini kan bürümüş olanlar, ağızlarından kan damlayarak toplumu savaşa ve ölüme davet etmektedir.” Dedi.


“EMPERYALİZMİN KİRLİ SAVAŞI”

İ. Hüseyin Kocatürk açıklamaya “Artık yeter! Daha fazla gözyaşı dökmek, daha fazla tabut taşımak istemiyoruz. Asker, polis, genç, kadın, çocuk cenazelerinin sonu gelmiyor… Ülkenin dört bir yanındaki cenazelerde akan gözyaşlarına artık yüreğimiz dayanmıyor. Biz ölümleri “senden, benden” diye tasnif etmiyoruz. Emperyalizmin kirli savaşında ölen tüm canlar için acımız ortak. Her ölümün ardından, binlerce yıldır birlikte yaşadığımız bu topraklarda toplumsal barış ve geleceğimiz adına kaygı duyuyoruz.” Sözleriyle devam ettik ve konuşmasını şöyle tamamladı:


“PROVAKASYON YÖNTEMLERİ”

“Seçimler sonrasında, bunalımın yeni ve üst bir evresine girildiğini bugün herkes görebiliyor. Kürt sorununda “çözüm süreci”nin bitirilmesi; ölümler ve provokasyonların gündelik olaylar haline gelmesi; PKK’nin tekrar silah kullanma zeminine çekilmesi; Suruç’ta 32 sosyalist gencin katledilmesi; Cizre başta olmak üzere yanıp yıkılmış ilçeler, kentler yaratılması, günlerce süren sokağa çıkma yasaklarıyla oluşan savaş ortamında çocukların da içerisinde yer aldığı onlarca sivilin katledilmesiyle ülkemiz karanlık bir tablonun içine sürükleniyor. AKP, iktidarını korumak için erken seçim, savaş, provokasyon yöntemlerine başvurmaktan çekinmiyor.

Yüreğimize her gün bir kor düşerken, ülkemiz hızla bir iç savaşın eşiğine doğru giderken, saraylarında oturanlar, ölen canların üzerinden milletvekili hesabı yapıyorlar. Bu ülke ve bu halk; AKP’nin 400 milletvekili ve diktatörlük hevesleri için adanacak kurban değildir.

Bu yüzden bir kez daha sesimizi barıştan yana yükseltmeliyiz. Bu yüzden savaşa inat “barış” demeliyiz.

Sürecin normalleştirilmesi için, Kürt sorununun şiddetten uzak, barışçı, eşitlikçi, demokratik koşullarda ve bir arada yaşam felsefesine uygun şekilde çözülmesi zorunludur. Tüm kesimlerin bu duyarlılıkla hareket etmesi gerekmektedir.

Ölümler acilen durdurulmalıdır. PKK koşulsuz olarak silahlı eylemlerine son vermeli, devlet ise operasyonlarını durdurmalıdır. Dökülen her damla kan ve yaşanan her ölüm yeni ölümlerin kapısını açmaktadır. Savaş ve şiddet ortamını besleyen, büyüten ve ateşe benzin döken her kim olursa olsun Birliğimiz tarafından şiddetle kınanmaktadır.


“DİKTATÖRYEL YÖNETİM ANLAYIŞINA KARŞI”

AKP faşizmi, savaş ve kaosa karşı toplumsal muhalefetin önündeki en önemli görev; barış dilinin hakim kılınması, ülkemizin içinde yer aldığı kapitalist cenderenin kırılması ve laikliğin toplumsal hayatın düzenlenmesinde belirleyici olmasının sağlanmasıdır.

TMMOB, bir kez daha güçlü bir şekilde söylüyor; şimdi tam da karanlığa karşı aydınlığı; baskıcı, diktatoryal yönetim anlayışına karşı, özgürlük ve demokrasiyi; ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği linç kültürüne karşı, bir arada kardeşçe yaşamayı; savaşa karşı barışı; sömürüye karşı emeği; adaletsizliğe karşı eşitliği savunma zamanıdır. Şimdi tam da, eşit, özgür, demokratik bir Türkiye’de bir arada yaşamı savunma, bunun için mücadele etme zamanıdır.

TMMOB bu yönde toplumsal sorumluklarını yerine getirmeye devam edecektir. TMMOB, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, kendisini siyasetin merkezine koymadan, kimsenin arka bahçesi olmadan, bilimsel-teknik ve toplumsal gerekliliklerin arkasında durarak, emek ve demokrasi güçlerinin birlikte mücadelesi için özverili pozitif konumunu sürdürecektir.”