İstanbul’dan kaçırılıp Ereğli’ye getirilen Alemdar Gemisine katılan 13 mürettebattan biri olan Hasan Canver’in torunu Dr. Can Canver, eski Ereğli fotoğraflarını ‘fotoğraf okuma sanatı’ ile incelediğini ve Şehit Recep Kahya’nın gömüldüğü yerin Kız Yetiştirme Yurdu ile postane arasındaki alan olduğunu açıkladı.

 

Şehirdeki gelişme ile birlikte yapılan düzenlemeler çerçevesinde Recep Kahya’ nın da yattığı şehitlik kaldırılmış ve mezarlar bir başka yere götürülmüş. Şehitlikteki mezarların nereye taşındığının tespit edilemediğine dikkat çeken Dr. Canver, kaymakamlık, askeriye ve belediyenin konuyla ilgili araştırma yaptığında gerçeklere ulaşabileceklerini söyledi.

 

 

(Eyüp Bektaş’ın Haberi)  

Kurtuluş Savaşı döneminde 7 mürettebatla İstanbul’dan Ereğli’ye kaçırılarak Mustafa Kemal Paşa emrine girip Milli Mücadeleye katılan Alemdar Gemisi’nin Fransızlar tarafından işgal edilmesi ve ardından 9 Şubat 1921’de kurtarılması sırasında Serdümen Recep Kahya şehit olmuştu. Şehit Recep Kahya 10 Şubat 1921’de İskele Camisi’nde kılınan ikindi namazının ardından toprağa verildi. Verildi verilmesine de nereye gömüldüğü konusunda var olan kaynaklardan bir bilgi ulaşılamadı. Kdz. Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği başta olmak üzere, Alemdar olayı konusunda araştırma yapanlar, Recep Kahya’nın mezarının nerede olduğunu bulamadı. Kdz. Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği; Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve tek deniz Şehidi olan Recep Kahya’nın adının unutulmaması ve yeni kuşaklar tarafından hatırlanması amacıyla Belediye hizmet binasının karşısında ve eskiden “Garipler Mezarlığı” olarak bilinen İnönü Parkı’na sembolik bir mezar taşı koydu.

GÜNDEM’İ ÖNDER OLUŞTURDU

1 Ağustos 2014 tarihinde “ŞEHİT RECEP KAHYA’NIN MEZARI KAYIP!”  manşetiyle yayımlanan Önder’in haberi, aslında tarihsel bir ayıbı gündeme taşıdı.  Haberde, Kurtuluş Savaşı’nın tek deniz savaşının Kdz. Ereğli’de yaşandığına vurgu yapılarak Alemdar Gemisi’nin kurtarılması sırasında şehit olan Recep Kahya’nın mezarının nerede olduğunun araştırılıp bulunması için bir çalışma başlatılması çağrısı yapıldı. Bu haber de yaptığımız Kdz. Ereğli Belediyesi’nin 2013 yılı öncesinde mezarlık kayıtlarının bulunmadığına da dikkat çekildi.

KAYMAKAM DUYARLILIK GÖSTERDİ

Kdz. Ereğli Kaymakamı İbrahim Çay konuya ilgi duyarak Karadeniz Bölge Komutanlığı ve Askerlik Şubesi’ne başvurarak “Recep Kahya’nın mezarının nerede olduğunu bulalım” girişimi 7 Ağustos tarihli Önder’de “Devlet Düğmeye Bastı” başlığı ile verildi.

MEZAR YERİNİ HASAN CANVER’İN TORUNU BULDU

Alemdar Gemisi 7 kişilik mürettebat ile Ereğli’ye kaçırıldığında, Ereğli Liman Reisi Nazmi Bey, mürettebat sayısı 28 olması gereken Alemdar’a 12’si Ereğlili 13 mürettebat daha görevlendirdi. Bu 12 Ereğlili mürettebattan bir tanesi de Orhanlar Mahallesi’nden Hasan Canver’di. Alemdar’ın Fransız işgalinden kurtarılması sırasında  Çarkçıbaşı Beykozlu Adil Bey ile birlikte Fransız yüzbaşıyı hareketsiz hale getirip, harita odasına kilitleyen Hasan Canver’in torunu Dr. Can Canver’e de sorduk  Şehit Serdümen Recep Kahya’nın mezarının nerede olduğunu.

Kdz. Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği’nin eski başkanlarından veKurtuluş Savaşında Batı Karadeniz’ kitabının da yazarı olan Dr. Can Canver, sorumuz üzerine uzun yıllar araştırma yaptığı konunun yeniden gündeme getirilmesi üzerine son dönemde aldığı fotoğraf okuma sanatı eğitiminin gözüyle Engin Öztabak’ın “Eski Ereğli” fotoğraflarını incelemeye başlayacağını açıklamıştı.

ŞEHİT EREĞLİ ŞEHİTLİĞİNE GÖMÜLDÜ

Dr. Can Canver, bakmanın ötesinde görerek incelediği eski Ereğli fotoğraflarında;  Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve tek deniz şehidi olan Rize’nin Pekmezci Köyü’nden Hacı Mahmut Oğlu Serdümen Recep Kahya’nın nereye gömüldüğünü bulduğunu müjdeledi.

Dr.Canver, fotoğraflarda Kız Yetiştirme Yurdu ile yenisi yapılmak üzere yıkılan postane binasının arasındaki alanda  bir şehitlik bulunduğunu  gördüğünü açıkladı. Canver, fotoğraflarda şehitlikte bahriye askerlerinin tören kıyafetleriyle görüldüğünü ve daha sonraki yıllarda ise Etaş yokuşu yolu yapılırken şehitliğin kaldırıldığını tespit ettiğini söyledi.

Serdümen Recep Kahya’nın 10 Şubat 1921 günü İskele Camisi’nde kılınan ikindi namazının ardından  gömüldüğü yerin fotoğraf tespitiyle ortaya çıkması, Ereğli’nin ihmal edilen tarihinin önemini bir kez daha öne çıkarırken, kaldırılan ve bir başka yere taşınan şehitlerle  ile ilgili bilgiye ise ulaşılamadı. Bu konuda en başta askeri kaynakların harekete geçmesi yönünde görüşünü ifade eden Can Canver, tüm gelişmeleri şöyle anlattı:

CAN CANVER ANLATIYOR

“Ereğli’ye İstanbul’dan kaçırılan Alemdar Gemisi’ne tayfa olarak alınan Cafer oğlu Hasan Bey benim büyük babam. O benim büyük gururum bunu askerlik sırasında tespitlerimizi yaptıktan sonra o zaman kulakları çınlasın Karadeniz Bölge Komutanı Deniz Kutluk Paşa’ya bunu söyledim. Alemdar Gemisi neden Ereğli’ye yapılamaz diye.  O ilgi göstermişti. Onun akabinde burada bir çalışma başlatıldı. Durmaz Demiroğlu, Albayımız vardı onlarla bir araya geldik Alemdar Gemisi Yaptırma ve Yaşatma Derneği’ni kurduk. Ondan sonra  zorlu süreç geçti ama bugün onun mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz.

Alemdar Gemisi, Kurtuluş Savaşı’nın tek deniz savaşını yapan ve tek deniz şehidini veren gemi.

Ereğli’de bu gemi müze olarak hem Ereğli insanının hem Türk insanının hem yabancı turistlerinin beğenisiyle gezilebilen bir eser haline getirildi. büyük mutluluğumuz.

SÖYLENEN ŞEHİR MEZARLIĞININ BAŞLANGIÇ YERİYDİ

Dedem vefat ettiğinde ben çok küçüktüm çok fazla bir bilgim yok. Akli melakelerim yerinde olacak şekilde konuşmalarım olmadı ama babamın babasından iletilen, şehit düşen kişinin Ereğli Şehir Mezarlığının hemen başlangıç yerinde bir yere gömülmüş olduğunu biliyordum. Ama net bir şey değildi, söylemdi ne zaman ki Eyüp Bektaş bu konuyu ortaya attı Ereğli’de gündeme geldi o zaman gerçekten bugüne kadar ayıp etmişiz. Çünkü Recep Kahya’nın Ereğli’ye mal edilmesi duyurulması gündeme çıkarılması konusunda.

O’nun ilk sembolik mezar taşını Ereğli Tarih Doğa Kültürünü Yaşatma Derneği Başkanlığı dönemimde ben yaptırmış, resmi bir törenle de Ereğli parkının içerisine koyduk.

GARİPLER MEZARLIĞI OLAMAZ DEDİK

Ereğli parkı o dönemler olayın geçtiği dönemlerde Garipler Mezarlığı olarak geçiyordu. Garipler mezarlığına Ereğli önlerine gelmiş gemicilerin vefat eden yani nüfus kayıtları bilinmeyen kimliği tescillenmemiş gemicilerin gömüldüğü bir alan olarak biliyoruz, büyüklerimizden bize aktarılan.

Bir şehidi Kurtuluş Savaşının tek deniz şehidini kendi kendini kurtaran bir şehir, Ereğli’nin inşaları böyle bir şehidi garipler mezarlığına gömmesi mümkün değildir. Bizim oraya o taşı yaptırmamızın tek nedeni Recep Kahya’nın insanlar tarafından çok sık gezilen bir yer olduğu için görülmesi, duyulması ve o bilinci oluşturulması idi.

Mezar yerinin orası olduğuna inanmıyorduk. Garipler mezarlığı dediğimiz yer benim çocukluğumda da hatırlıyorum onun ortasında bir taş vardı. Tek bir dikili taş. Bazı kişiler bunun şehidin taşı olarak söylene geldi, orada bir kamelya vardı, o kamelyanın evliya mezarı olarak söylendi ama bizim incelediğimiz fotoğraflarda böyle bir şey olmadığı, o kamelya da oturuluyordu çünkü.

O dönemden  yaşayan insanlarımız kalmadı, maalesef onların anıları da bugüne kadar alınmadığı için o imkanları kaybettik.

Sessiz tanık dediğimiz fotoğraflar var. Elimizde o kadar çok Ereğli fotoğrafları var ki bize o fotoğraflar Recep Kahya’nın yerini bize gösteriyor. Biz inceledik baktık ve yeri belli oluyor.

Garipler Mezarlığında olamaz, kimsesi olmayan, ismi belli olmayan gemicilerin gömüldüğü yer.

İkincisi orada Recep Kahya’nın anıtı denilen anıt daha sonraki fotoğraflara baktığımızda Cumhuriyet döneminde üzerine Atatürk büstü yerleştirilmiş. Bir şehidin başka bir kişiye ait olan birşeyin üzerine Atatürk büstü yerleştirilmez, o kanıtı çürütüyor.

Artı bir başka fotoğrafa baktığımızda Millet bahçesi var, pazaryerinin taksi durağının olduğu yer. Orada da aynı taştan bir tane var.

Demek ki Recep Kahya iki yere gömülemeyeceğine göre mezar yeri olarak kabul edilemez.

FOTOĞRAFLAR GERÇEĞİ SÖYLÜYOR

Dedemin babama ve babamın da bana ilettiği şeyi neresi olur diye düşündüm. 1960’lı yıllara kadar Erdemir, Ereğli’ye gelip sahil yolu yapıldıktan sonra şehirleşme başlıyor. Etaş yokuşu, Meydanbaşı yokuşu açılırken o bölgede İş Bankasının önünden Şehir Mezarlığına kadar olan alan mezarlık alanıydı. Bu mezarlık alanları da gösteren fotoğraflar da var. Kandilli lojmanları yapılırken o yol açılırken bu mezarlığın bir çoğunluğu kaldırılmış, sahibini bilen kişiler mezarlardaki kemikleri almışlar, bilinmeyenler toplanmış, şehir mezarlığında ortak bir mezar olarak gömüldüğü belirtiliyor.

Dedemin babama söylediği söylenti ile o günkü şehir mezarlığına bakıldığında tam bugünkü yıkılan postane ile Kız Yetiştirme Yurdu’nun alt bahçesinde olan yerde kenarları düzgün alçak bir duvar örülmüş bir şehitlik yeri var, namazgah var. Kız Yetiştirme Yurdu’nun bahçesi ile postane yapımı sırasında ortadan kalkmış ve Etaş yokuşu yapılırken oradaki mezarlar ortadan kaldırılmış, toplatılmış.

YIKILAN POSTANE İLE KIZ YETİŞTİRME YURDU ARASINDA ŞEHİTLİR VAR

Peki Recep Kahya’nın mezarı olduğuna kanıt ne olabilir bakın başka bir fotoğrafta bayraklı bir tabut var, musalla taşı, namazgah ve bahriye erleri var. Yani Recep Kahya’nın mezarı bugünkü Kız Yetiştirme Yurdu’nun alt bahçesi ile yıkılan postanenin bulunduğu alan.

Büyük babamın söylemi de aynı yere uygun düştüğü için bence burası.

Bahriyeli olması bir kere burada resmi bir şehidin veya asker kökenli bir kişinin gömüldüğünün göstergesidir.

Recep Kahya’nın yeri belirlendi ancak 1960’lı yıllarda Etaş yokuşu yapılırken buradaki mezarlıklar toplatılınca Recep Kahya’nın mezarı nereye gitti?

ŞEHİTLİK KALDIRILMIŞ

Asıl şimdi sorgulamamız gereken hadise bu. Bunun için de Recep Kahya’nın torunu İstanbul’da olan Muhsin İpek ile görüştüm. Dedim, ‘Bu konuda bir bilginiz var mı, aileden kalma?’ diye sordum, Kasımpaşa mezarlığında eski Donanma Nezaretinin bulunduğu alanın yanındaki mezarlıkta Karadeniz Ereğli’sinden şehitlerin getirildiği bilgisini söyledi bana ve Kasımpaşa şehitliğinde 8 denizci var bu denizcilerden bir tanesinin ismi de Rizeli Mehmet oğlu Recep. O şekilde çıkartıyorlar. Ancak bizim Recep Kahya’mızın babasının adı Mahmut. Eski yazının eseresini ünlülerini koymazsanız Mehmet ile Mahmut birbirine eş düşer. Hamidiye denilince durdum, çok güzel bir bilgi. Yaşlı bir görevli bunların Karadeniz Ereğli’sinden geldiğini söyleyen bir kişi. Hamidiye’nin Ereğli ile bir bağlantısı yok. Hamidiye ikinci balkan savaşı sırasında 1912 yılında İstanbul’dan çıkıyor Varna önlerine gidip orayı bombalarken 3 tane Bulgar torpido botu tarafından kıstırılıyor ve onlardan bir tanesinin açtığı ateş sırasında ön baş kısmından yara alıyor batma tehlikesi geçiriyor ve burada şehit düşenler Hamidi’ye götürüldüğü zaman Turgut Reis zırhlısı onun yardımına gelip onu İstanbul Haliç’e götürüp onarıyor. Deniz mecmuasındaki Hamidiye kazası denilen bir tefrik edilmiş bir yazı var okudum bana Muhsin İpek’in göndermiş olduğu şehitlerle o gemide bombardıman sırasında şehit düşenler eş değer, isimleri tutuyor. Demek ki Muhsin İpek’in söylemiş olduğu Kasımpaşa’daki şehitlerle bizim Recep Kahya’nın bir işi yok.

MEZARLAR NEREDE?

Orada bir söylem var bu şehitler Ereğli’den getirildi.

Sonra bir fotoğraf daha elime geçti, Un Pazarında namazgah ve şehitliğin olduğu yerde Bahriye bandosu önde arkada 7 tane bayrağa sarılmış tabut var, bir merasim var.

Yani 1960’lı yıllarda o mezarlık kaldırılırken bu mezarlar toplanmış bir tören yapılmış ama sonra Ereğli’de başka bir yere mi defnedildi bir başka yere mi sevk edildi bu bir soru işareti.

Bunların kayıtları ya belediyede, ya kaymakamlıkta ya da donanma komutanlığında var ise ortaya çıkarılabilir.

Gömüldüğü yer belli ama nereye götürüldüğü belli değil.

Ereğli’de başka bir yere götürülmüş olsa mutlaka bilinir.

Şuan orası boş eğer bu kamuoyu haline getirilebilir bürokratik engeller kaldırılırsa tam yerine oturacak şekilde Recep Kahya’nın sembolik mezar anıt yeri olabilir. Bunu Kaymakam bey ile paylaştım, konuyu gündeme getirelim dedi. Slayt sunum hazırladım Kaymakam, Belediye Başkanı, yeni gelen komutanımız başta olmak üzere ilgililere bunu aktaracağız, böyle bir çalışma başlatılmalı. Basına da büyük iş düşüyor.