Mısırdan üretilen Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) insan sağlığına son derece zararlıdır ve birçok bilim insanı bu şeker türünü ‘zehir’ olarak nitelemektedir.

 

Halkın Kurtuluş Partisi Zonguldak il Başkanlığından gönderilen açıklamada, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusu metni de gönderildi.

Suç duyurusunun metni şöyle: 

                       

S U Ç                                      : Görevi Kötüye Kullanma  (TCK 257. Md.), Kamuya gerekli

şeylerin yokluğuna neden olma (TCK 238. Md.)

 

AÇIKLAMALAR                        : T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından, İdare’nin %100 hissesine sahip olduğu Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.ye ait 14 Şeker fabrikasının satışa çıkarıldığı duyurulmuştur. Söz konusu duyuru 21 Şubat 2018 tarihli 30339 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanmıştır.

4046 Sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 3’üncü maddesine göre Özelleştirme Yüksek Kurulu; Başbakanın başkanlığında ve Başbakanın belirleyeceği dört bakandan oluşmaktadır. Bu kurulun sekretarya hizmetleri ise Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yürütülmektedir.

26/07/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Kurullarda Görev Alacak Hükümet Üyeleri ile İlgili 2017/15 Sayılı Başbakanlık genelgesine göre Özelleştirme Yüksek Kurulu hali hazırda; Binali YILDIRIM  (Başbakan),     Mehmet ŞİMŞEK (Başbakan Yardımcısı), Naci AĞBAL (Maliye Bakanı), Berat ALBAYRAK (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı) ile Ahmet Arslan (Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı)’ndan oluşmaktadır.

Dolayısıyla 4046 Sayılı Kanun’un 3/2a. maddesine göre yukarıda belirtilen 14 Şeker Fabrikasının satışı konusundaki kararı alan kişiler şüpheli olarak belirtilen Özelleştirme Yüksek Kurulu başkan ve üyeleridir.

Özelleştirme Yüksek Kurulunu oluşturan şüpheliler Halkımızın alınterinin karşılığı olan 14 Şeker Fabrikasını satışa çıkarmakla Türk Ceza Kanunu’na göre suç işlemektedirler. Şöyle ki;

Söz konusu satış kararı alınan şeker fabrikaları halkımızın alınteriyle elde edilmiş Cumhuriyet tarihinin kazanımlarıdır. Örneğin bunlardan Alpullu Şeker Fabrikası 1926 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat açılmış ilk şeker fabrikamızdır. Bu fabrika 11 ay gibi kısa bir sürede kurulmuş ve üretime geçmiştir. 1933 yılında ise 328 bin ton şeker üretimiyle dünya birincisi olmuştur.

Bu gün Pancardan şeker üreten ve bu sektörde yaklaşık olarak %70 paya sahip olan Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’ye ait 25 şeker fabrikası bulunmaktadır. Bu 25 fabrikadan 14’ünün bir anda satılması demek şeker üretimimizin yarıdan fazlasının özel şirketlerin insafına bırakılması demektir. Özelleştirme kapsamına alınan 14 fabrikada, Türkşeker’in toplam çalışanlarının %55’i istihdam ediliyor. Türkşeker’in şeker üretiminin %67’si, melas üretiminin %64’ü, yaş küspe üretiminin %67’si özelleştirme kapsamına alınan fabrikalarca gerçekleştiriliyor. Türkşeker’in pancar ekimi yaptırdığı alanların %66’sı, ekim yaptırdığı çiftçilerin ise %71’i bu fabrikalara yönelik üretim faaliyetinde bulunuyor.(kaynakhttp://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=29228&tipi=17&sube=0)

Şeker sektörünün özel sektörün insafına bırakılması ise temel gıda sektörünün en önemli unsurlarından biri olan şekerin daha az üretilmesi, daha pahalı olmasını getirir. Tarımsal alanda her geçen gün dışa bağımlı hale geldiğimiz aşikardır. 14 fabrikanın satılması demek şeker ihtiyacının da dışardan karşılanması demektir. Pancardan üretilen ve hem tarım sektörüne hem de sanayi sektörüne katkı sağlayan yerli şeker yerine bu gün şüphelilerin dahil olduğu yürütme organı eliyle nişasta bazlı şeker üretimi ve ithali teşvik edilmektedir.

Nişasta bazlı şeker/mısır şurubunun tüketimi Fransa, Hollanda, Avusturya, İrlanda, İsveç, Yunanistan, Portekiz, Slovenya, Danimarka ve İngiltere‘de yasaklanmış durumdadır. Mısırdan üretilen Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) insan sağlığına son derece zararlıdır ve birçok bilim insanı bu şeker türünü ‘zehir’ olarak nitelemektedir.

Avrupa‘da kişi başına NBŞ tüketimi 1-1,5 kg civarındayken bizde 6.5 kg civarındadır. ABD Gıda ve İlaç İdaresi obeziteyi etkilediği gerekçesiyle 2008 de NBŞ kotasını %10‘dan %8‘e düşürmüşken bizde ise %10 olan kota %15‘e çıkartılarak Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) kotası 312.500 tona ulaşması sağlanmıştır.. Oysa bu rakam Almanya‘da 56 bin ton, İspanya‘da 53 bin ton, İtalya‘da 32 bin tondur.  2015 yılı itibariyle NBŞ üretimi için 1.7 milyon ton mısır ithal edilmiş,  2015 yılında Türkiye NBŞ dışında 350 bin ton da yapay tatlandırıcı ithalatında bulunmuştur. Ülkemizde 1998 yılında 500 bin hektarda pancar üretimi yapılırken 2015 yılında bu rakam 270 bin hektara düşmüştür. Aynı şekilde şeker pancarı ekimi yapan çiftçi sayısı da 450 bin aileden 120 bine gerilemiştir.

Bütün bu gelişmeler sonucu daha önceleri şeker ihraç eden bir ülke olan Türkiye 2015 yılında 170 bin ton şeker ithal etmiştir. 08 Nisan 2016 yılında şeker ithalatının önünü açabilmek için şeker ithalatında sıfır gümrük kararı alınmıştır. Şeker ithal edilmesini gerektirecek bir durum olmamasına rağmen şeker ithalatını kolaylaştıracak böyle bir kararın alınması çiftçiyi ve üretim yapan şeker fabrikalarını zora sokmuştur. (kaynak: http://www.kmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=3845)

Sonuç olarak, hem Bakanlar Kurulu üyesi hem de Özelleştirme Yüksek Kurulu üyesi şüpheliler pancardan şeker üretimini desteklemek yerine halkı sağlıksız hatta ölümcül bir gıda türüne mahkum etmektedirler. Ayrıca bir dönem dünya çapında önemli derecede üretim yaparken bu gün dışa, emperyalist tekelci firmalara bağımlı bir sektör haline getirilmiştir şeker üretimi. Hem ülkemiz ekonomik olarak zarara uğratılmış hem de halkımızın sağlıklı gıda maddesine ulaşımı engellenmiştir.

Bu özelleştirme kararının uygulanması halinde, pancar üretiminde Avrupa’da sayılı ülkeler arasında bulunan Türkiye, bu ürünün üretiminden elini çekecek. ABD’li Çok Uluslu Şirket (ÇUŞ) Cargill ile birlikte 5 NBŞ firmasının önü açılacak, şeker piyasasını tamamen ele geçirecekler ve yapacakları kotasız üretimle müthiş kar elde edecekler. Halk ise insan sağlığı için son derece tehlikeli olan nişasta bazlı şekerleri tüketmeye mahkûm bırakılacak.

Bu nedenlerle Anayasanın 56 ve 45’inci maddelerine göre kamu sağlığını korumak, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri almakla görevli şüpheliler bu görevlerini yerine getirmemektedirler. İlanı verilen satışlarla tarım ürünleri arasında önemli bir yere sahip şeker pancarı üretimi dolayısıyla köylümüz bitirilmekte, fabrika çalışanı işçiler işsiz bırakılmaktadır. Böylelikle şüpheliler kamunun ekonomik zarara uğramasına neden olmaktadırlar.