Bu pandemi sürdükçe daha neler yaşayacağız…

Zaten toplum art arda bakkal dükkanı gibi üniversitelerin açıldığı ülkede, cahiliye dönemine dönmekte koşar adım ilerliyor…

Şiddet almış başını gidiyor…

Adama baksanıza… Zonguldak Çaycuma Devlet Hastanesi acil servisinde sağlık çalışanı… Yani sağlık memuru… Ama “Allah yolunda” oğlunu kurban ettiğini söylüyor…

Olayı görüp, duymuşsunuz ya da okumuşsunuzdur medyada…

Kendisini Allah yoluna adadığını öne süren 42 yaşındaki bu zat, rüya görmüş ve oğlunu Allah yolunda kurban etmeye karar vermiş. 16 yaşındaki oğlunu arabaya bindirip Veli Köyü yolunda ormanlık alana götürüyor ve kendisini Hz. İbrahim’mi sandı neyse, ensesinden kesiyor. Üstüne montu örtüp, karakola gidiyor ve oğlunu öldürdüğünü söylüyor…

İşte bir baba… Yaptığından da asla pişman değil… Oğlunu Allah yoluna adamış…

Biz “Vay gürültü ettin” cinayetlerini yazacaktık… Nerden nereye…

Bunlar hep toplumun geri geri gidişinin örnekleri… Bu olay olunca buradan başladık…

Toplumun içinde bulunduğu hal malum…

Ancak pandemiyle daha da zıvanadan çıktık galiba…

İyice empatiden uzak, saygı yoksunu bir halk olup çıktık…

Ankara Nallıhan’da da sabah saatlerinde yaşanan gürültü ve devamında tartışması cinayetle sonuçlanmış…

Dereköy Mahallesi’nde sabahın erken saatlerinde S.B. motorlu testereyi çalıştırmış… Belli ki bir iş yapıyor… Ama sabahın köründe birileri de evinde uyuyor vs. diye düşünmüyor büyük bir ihtimalle… Sonuç mu?

Aynı mahallede yaşayan O.D. ile aralarında tartışma çıkıyor. Tartışmanın büyümesi üzerine evine giderek av tüfeğini alan O.D., S.B.’ye ateş ederek ağır yaralıyor… S.B. kaldırıldığı hastanede de yapılan tüm müdahalelere karşın kurtarılamıyor…

İşte empatiden uzak, iyi niyetten uzak yapılanların, yaklaşımların nasıl istenmeyen bir faciayla sonuçlandığına kötü bir örnek…

Üzücü…

Çorum’da da, bir öğretmen ve oğlu, altlı üstlü oturdukları ve gürültü tartışması yaşadıkları apartman komşusu tarafından bıçaklanmış…

Kimse artık; kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkalarına yapmamaya özen göstermiyor maalesef…

Dağ-taş üniversite olsa ne olacak… Toplumun geldiği aşama bu… Kimse kimseye saygı duymuyor… Kimse kimseye sevgiyle, anlayışla yaklaşmıyor… Kimse kimseyi üzmemek, kırmamak için uğraşmıyor… Daha da kötüsü, “hep ben” zihniyet ve anlayışı toplumsal yapının daha da bozulmasına neden oluyor…

Kan donduran baba vahşeti için ise ne söylenir ki?

Bu çağda bu kafa…

Yoksa şunu mu söylemeliyiz: toplumsal yapıda depresyonun ne denli arttığının bir kanıtı…

Sonuç olarak ülkede insan kalitesinin geldiği aşama bu…

Ve bu ülkede o kadar çok sosyolog ve psikolog var ki… Çoğunluğu da işsiz…

Ne dersiniz ülkeyi yönetenler? Depresyondaki insanlarla bu toplum bilimcileri buluşturmak için daha ne bekliyorsunuz?

Bizden uyarması…

Bizden uyarması…

İyi haftalar

Umut Vakfı