Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Recep Akdur, Ulusal Tütün Kontrol Programı'nın kapsamının genişletildiği son yıllarda sigara tüketiminin düşüşe geçmesinin ümit verici olduğunu söyledi.

Akdur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gelişmiş ülkelerde sigara kullanım oranları azalmasına karşın, özellikle sigarayla ilgili ölümlerin yüzde 70'inin gelişmekte olan ülkelerde artış gösterdiğini anlattı.

Gelişmiş ülkelerde kampanyalar, yasal düzenlemeler ve eğitim gibi önlemlerin sigara tüketimini azalttığına dikkati çeken Akdur, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sigara karşıtı programlara bağlı olarak gelişmiş ülkelerde kullanma sıklığı hızla azalıyor. Dünyadaki toplam tüketim artmaya devam ediyor. Bu artış gelişmekte olan ülkelerdeki tüketimin daha büyük hızla artmaya devam etmesiyle ilgilidir. Bunun nedeni, dünyanın en kolay ve karlı sektörlerinden tütün endüstrisinin bu ülkelerde saldırgan ve kural tanımaz pazarlama teknikleri uygulamalarıdır. Gelişmekte olan ülkelerin de bir an önce Türkiye'dekine benzer  'Ulusal Tütün Kontrol Programı' başlatmaları yerinde olacaktır. Her şeye rağmen gelişmiş ülkelerin çok uluslu şirketleri her geçen gün daha modern ve ekonomik tekniklerle sigara üretimine devam etmektedir.

Türkiye'nin bu bağlamda cazip ülkelerden birisi olması, uluslararası şirketlerin ilgisini çekmektedir. Faaliyet gösteren birçok yabancı sigara şirketinin varlığı bunun en açık göstergesidir."


 - "Kadınlar, daha önemli risk grubu haline gelmektedir"

"Ülkemizde, Ulusal Program'ın kapsamının genişletildiği son yıllarda sigara tüketim sıklığındaki artışın yavaşlaması ve hatta düşüşe geçmesi, gelecek için ümit vermektedir" diyen Akdur, ebeveynlerin tutumunun kötü alışkanlıklar edinilmesinde belirleyici rol oynadığını vurguladı.

Akdur, gençleri kötü alışkanlıklardan korumak için düzenlenecek faaliyetlere aile bireylerinin de dahil edilmesi gerektiğine dikkati çekerek, şu bilgiyi paylaştı:

"Özellikle yatılı okullarda ebeveynlerin yerini tutan öğretmen ve okul personeli eğitim programlarına dahil edilmeli. Görsel ve yazılı medyada sigara kullanmada model olabilecek özendirmelere yer verilmemeli. Örnek alınan toplum önderlerinin özendirici tarzda toplum önünde sigara kullanmaları önlenmelidir. Anne-babalar, otoriter-ilgisiz, sevgilerini şarta bağlayıcı, çocuklarına boyun eğici tutumlarıyla yatkınlaştırıcı olabilecekleri gibi, davranışlarında tutarlı, sevecen, kabul edici, çocukların düşüncelerine değer veren tutumlarıyla da sigara kullanımının başlanmamasında ve bırakılmasında çok önemli bir yere sahiptir."

 

Ulusal Tütün Kontrol Programı ve bağlı eylem planlarının uygulanmasında öncelikli risk gruplarının belirlenmesi ve sosyo-kültürel boyutun göz önünde bulundurulmasının etkinlik açısından önem taşıdığını anlatan Akdur, gençler ve özellikle kız çocuklarının öncelikli veya önemli risk gruplarının başında geldiğini söyledi.

Akdur, sözlerini şöyle tamamladı:

"Zamanın ilerlemesiyle tarihtekinin aksine erkeklere göre kadınlar, daha önemli risk grubu haline gelmektedir. Bunların bulunduğu sosyal ortamlar olan okullar, ulusal tütün kontrol programları açısından önemli mekanlardır. Ulusal Tütün Kontrol Programı'nda hedef gruplar belirlenirken, ekonomik düzeyi ve mesleki statüsü düşük, bekar ya da eşinden ayrılmış, parçalanmış ya da huzursuz aile ortamında yaşayanlar, sosyal yaşamından memnuniyeti düşük olanlar, kültür veya dinlerinde yasaklama/ayıplama olmayanlar öncelikle ele alınmalı.

Bu gruplara daha büyük özen gösterilmelidir. Aynı şekilde hapishanedekiler ya da suç eğilimi olanlar gibi özel risk grupları da unutulmamalıdır."

(AA)