CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdiği soru önergesinin Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını istedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aile içi şiddet konusunda Ankara’ya karşı açılmış ilk davayı sonuçlandırdığını, Türkiye'nin şiddet gören bir kadının, savcılığa başvurduğu halde, kocasından koruyamayarak ayrımcılık yaptığına hükmettiğini bu yüzden Türkiye’nin ceza ödediğine dikkati çeken Köktürk önümüzdeki süreçte bu tür davaların artabileceğini vurgulayarak ne gibi önlemler alınabileceğini ve Kadın Sığınma Evleri konusundaki uygulamalarını sordu.

Köktürk, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve taraf olunan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin (CEDAW) 24. maddesi ile kadınlara karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılması yönünde taraf devletlere ulusal seviyede gerekli bütün önlemleri alma zorunluluğu getirdiğini, Uluslararası hukukun gereği olarak ülkemizde, “Kadınlar ve çocuklarının bakımı ve korunması, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması” gerekçesiyle 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Yasası ve ilgili yönetmelikleri uygulamaya konulduğunu ayrıca Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50 bini geçen belediyelerin, “kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açmasını” görev ve sorumlulukları arasında saydığını belirttiği soru önergesinde şu sorulara yer verdi.  AHİM’de sonuçlanan bu davayı dikkate alarak,  kadına yönelik şiddeti önlemeye ve şiddete maruz kalan kadınları ve varsa çocukları ile birlikte destekleyecek kuruluşların sayısının artırılmasına yönelik çalışmaları gözden geçirip, ek önlemler almayı düşünüyor musunuz? Sosyal Hizmet Uzmanları, uluslararası standartlar açısından değerlendirildiğinde, Türkiye’de 9 bini aşkın sığınağın bulunması gerektiğini, ancak Türkiye’de sadece 44 tane kadın sığınma evinin bulunduğu ifade etmektedirler. Size göre ülkemizde bulunan sığınma evi sayısı yeterli midir? Değilse, bu sayı ne olmalıdır? Kadın sığınma evlerinin en önemli işlevi kadınlara can güvenliği sağlamaktır. Şiddete uğrayan ve özellikle sığınma evlerine ihtiyacı olan kadın ve çocuklarının, sığınma evinden atıldığı haberleri basına yansımaktadır, şiddete maruz kalan kadınların sokağa bırakılmaları sizce kabul edilebilir bir durum mudur? Bakanlığınızın kadın istihdamı konusunda ve kadınların sığınma evlerinde uygun işlere yerleştirilmesi konusunda bugüne kadar ne tür bir çalışması olmuştur, siz ne gibi çalışmalar yapmayı düşünüyorsunuz? Bakanlığınızca sığınma evlerinde kaç kadın iş sahibi yapılmıştır? Yasal zorunluluk olmasına rağmen sığınma evi açmayan belediyeleri şikâyet etmeyi düşünüyor musunuz? Yaşanan olaylardan ülkemizde “Namus ve Töre Cinayetlerinin” önlenmesine yönelik çalışmaların yetersiz olduğu ve ivedilikle yeni önlemler alınması gerektiği sonucunu çıkarmaktadır. Bu konuda ne gibi çalışmalar yapılacaktır? Bakanlığınızca yürütülen “sosyal hizmet” çalışmalarının T.C Anayasasında yer alan “Sosyal Devlet” ilkesi ile örtüştüğünü düşünüyor musunuz?”