Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım 1938'de vefatının ardından naaşını İstanbul'dan İzmit'e taşıyan Yavuz Zırhlısı'nda askerlik yapan 96 yaşındaki Şaban Kalmaz, o günleri hüzün ve gururla anlattı.

Kdz.Ereğli'de yaşayan 96 yaşındaki Kalmaz, Atatürk'ün naaşının başında nöbet tuttuğunu belirterek, Nöbet tutan 10 askerden sanırım hayatta olan tek ben kaldım. Naaşının başında ağladık hem de çok ağladık. İçimizden bir şeyler koptu gitti dedi.

19 Kasım günü 12 generalin omzunda Dolmabahçe Sarayı'nın dış kapısına çıkarılarak, Gülhane Parkı'na götürülen, buradan da bir torpido ile Yavuz Zırhlısı'na nakledilen Atatürk'ün naaşına İzmit'e kadar eşlik eden askerler arasında yer alan Şaban Kalmaz, üzerinden geçen uzun yıllara rağmen bu önemli anısını heyecanla hatırlıyor. Kdz.Ereğli'ye bağlı Ormanlı Beldesi Ortacı Köyünde yaşamını sürdüren Kalmaz, gazeteniz Önder'e yaşadığı süreci anlattı.

BABASINI HİÇ GÖRMEDİ

Babasını hiç tanımadığını ve görmediğini söyleyen Kalmaz, Çünkü seferberlik döneminde yaşamış, savaşa götürmüşler. Çanakkale'ye mi gitti nereye gitti bilmiyorum dedi. Askere gitmeden önce madenleri işleten İtalyanların emrinde çalıştığını, 15 Nisan 1938 tarihinde de askere gittiğini belirten Kalmaz, Kasımpaşa'da 3 ay acemilik yaptım ve sonra Gölcük'te bulunan Yavuz Gemisinde toplam 48 ay askerlik yaptım, askerlik görevimizi 1942 yılında tamamlayarak memleketime döndüm dedi.

SABAH ERKENDEN ÇIKTIK

Askerlik dönemimde yüzbaşı Fuat Bey, Başçavuş İsmet Başgedikli ve Ereğlili olduğunu öğrendiği Sadettin isimli komutanları hatırladığını vurgulayan Kalmaz'ın açıklamaları şu şekildle: Yavuz'da görev yaparken bir gün komutanlarımız geldi, Atamız vefat etti dediler.
Biz Dolmabahçe'ye gidip, naaşı alacağız İzmit'e getireceğiz ve Ankara'ya göndereceğiz dediler. Bir sabah erkenden çıktık ve Dolmabahçe'ye gittik. Halk sokaklara yığılmıştı. Biz naaşı aldık ve gemiye naklettik.

TABUT BAŞINDA NÖBET TUTTUK

Geminin arka tarafında yolculuk boyunca, tabut başında nöbet tuttuk. O gün olağanüstü bir gündü. Tüm dünya devletlerinden uçaklar ve gemiler vardı. Yavuz'un üstünde-çevresinde seyir halindeydiler. Yavuz'da 10 Bölük asker vardı. 4 Bölük güvertedeydi. Diğerleri, makine-bando gibi askeri gruplardı. Ben gemide topçu askeri idim. O gün gemide sivil yoktu, kadın da yoktu. Ailesinden kimse var mıydı bilmiyorum. Naaşı; Dolmabahçe'den Hamidiye-Kadıköyü kanalıyla Yavuz gemisine naklettik. Bu süre içerisinde naşının başında duran askerler olarak çok ağladım. İçimize bir şeyler oldu. Yolculuk esnasında Bando marşı çalıyordu. Asker selam duruyordu.  İzmit'e gelindiğinde Naaşı Ankara'ya gönderilmek üzere trene verdik. Sonrasında hiçbir şey bilmiyorum ama daha sonra 3 defa Çankaya'ya ziyarete gittim. Onun yaptıklarını-yaşadıklarını görmek için gittim.

SON TANIK BEN OLABİLİRİM

Atatürk'ün cenaze töreninde bulunup da günümüzde yaşayan son tanık ben olabilirim. Zaten beni ziyarete gelen üst düzey komutanlar oldu. Hatta bana o günkü fotoğrafları gösterdiler ama kendimi çıkaramadım.

NEDEN O GEMİ İLE TAŞINDI

Duyduğumuz bir söylenti veya vasiyet olduğu iddiası var… Atatürk sağlığında o gemiye binmemiş ya da gemiye yönelik bir tepkisi varmış. Neler yaşandı daha önce bilmiyoruz. Ama Atatürk bir gün o gemiye ancak benim ölüm basar demiş. Cenazesi de bu nedenle o gemiyle taşınmış olabilir. Zaten Atatürk bu gemiye çok kafa yormuş. 1.Dünya Savaşında ne yaptığını bilmek lazım geminin. Çanakkale'de batırılan birçok Türk gemileri var.

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK
PAŞA İLE ANISI

Mareşal Fevzi Çakmak Paşa, Atatürk döneminde Genel Kurmay Başkanlığı yapmış büyük komutan ve halkın sevgisini kazanmış bir insan. Birgün Mareşal gemiye-teftişe gelecek dediler. 2-3 gün bekledik ama gelmedi. Başka bir gün Büyükçekmece'de idik, orada bekler dururken, baktım ki ileride sivil giyimli, cüsseli-yakışıklı biri göründü, gemimize bindi. Rütbesini-terfisini görememiştim. Fakat; Mareşal olduğunu anladım. Beni fark etmeden yanımdan geçti. Ben: Mareşalım, komutanlarıma haber vereyim dedim. Hayır dedi. Mareşalım amiral motoruna haber vereyim dedim, olmaz dedi. Amiral motoru da, komutan motoru da var, benimki yük motoru dedim. Çalıştır oğlum motoru dedi.. Yanıma oturdu ama terliyorum. Ben gemimiz giderken çevredeki diğer gemilere çaktırmadan haber vermek için işaretler yapıyordum. Uyarıyordum. Çaktırmadan Mareşal bizim gemide diyordum. Ama gemiye fors takılmadığı için-aniden bindiği için, diğer asker ve komutanlar anlayamıyorlardı. Elle işaret yapmamı da istemedi. Neyse askerleri yemekte ziyarete geçti. Yüzbaşı bir gördü anacuum dedi. Neden haber vermedin dedi. Yemekte, bazı arkadaşların yemeğinden aldı ve şikayetlerimizi sordu.