Eğitim-Sen Zonguldak Şube Başkanı Orhan Yılmaz  5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü ile ilgili yaptığı açıklamasında “Hukuksuz İhraçlar ve Açığa Almalarla Karşılıyoruz!” dedi.

 

Dünya Öğretmenler Günü’ nün  “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı”, öğretmenlerin konumlarını güçlendirmeyi, haklarını geliştirmeyi ve korumayı amaçladığına vurgu yapan Yılmaz, ”Burada öğretmenlik mesleğinde işe alınma, işe alınmada seçme ve formasyon, mesleğe hazırlık, değişik düzeydeki öğretmenlerin mesleki sorunları, iş güvencesi, öğretmenin hak ve sorumlulukları, disiplin işleri ve mesleksel bağımsızlık gibi konuları kapsamaktadır. Ayrıca ücret, çalışma süreleri ve koşulları, özel izinler, araştırma izinleri, tatil, eğitim-öğretim yardımcı personelleri, sınıf mevcutları, öğretmen değişimi, uzak bölgelerde ve kırsal kesimde çalışan öğretmenler ile ilgili özel düzenlemeler, aile yükümlülükleri olan öğretmenlerle ilgili düzenlemeler, sağlık, sosyal güvenlik ve emeklilik gibi konular da bu belge kapsamındadır.” Sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tavsiye Kararı”, Türkiye tarafından da kabul edilen ve altına imza atılan bir belge olmasına karşın, Türkiye’nin yıllardır yukarıda belirtilen konulardaki yükümlülüklerini yerine getirdiğini söylemek mümkün olmadığı gibi, bugüne kadar geçen zaman dilimi içinde öğretmenlerin ve diğer eğitim ve bilim emekçilerinin sorunları çözülmek bir yana daha da artmıştır.

Yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakarca görev yapan öğretmenlerin önemli bir bölümü Dünya Öğretmenler Günü’nü darbe girişimi sonrası yaşanan ihraçlar, açığa almalar, gözaltı, tutuklama, soruşturma ve sürgün gibi anti demokratik uygulamalar ile karşılamaktadır. Türkiye’de on binlerce öğretmen sadece sendikalı olduğu, sendikalarının aldığı eylem kararlarına katılarak demokratik haklarını kullandığı için cezalandırılmak ve sindirilmek istenmektedir. Sendikal faaliyetleri yasa dışı bir şekilde şuç kapsamına almaya çalışan MEB’in zorlaması ile 20 bine yakın Eğitim Sen üyesi cezai yaptırımlar üzerinden yıldırılmaya çalışılmaktadır.

12 Eylül darbesi sonrasındaki süreç dahil, geçmişte yaşanmış darbe dönemlerinde bu kadar yoğun ve kapsamlı öğretmen kıyımı yaşanmamıştır. 12 Eylül darbecileri 3700 öğretmeni ihraç ederken, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ihraç edilen öğretmen sayıyı 28 bin 163’tür.

Yıllardır genelde kamu istihdamında, özelde ise eğitimde güvencesiz, esnek ve performansa dayalı istihdam politikalarını hayata geçirmek isteyen hükümet, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL kapsamında çıkardığı 668 sayılı KHK ile mülakat uygulaması üzerinden “sözleşmeli öğretmenlik” uygulamasını başlatmıştır. Yapılan mülakat sınavlarında sorulan sorular tam bir kara mizah örneği olarak karşımıza çıkmıştır. Mülakata alınanlar öğretmenlik mesleği ile uzaktan ve yakından ilgisi olmayan sorulara muhatap olmuştur. Sorulan sorular arasında “Reis denilince aklınıza kim geliyor?”, “Oruç tutuyor musunuz?”, “Yılbaşı kutlaması yapıyor musunuz?, “Gezi’ye katıldınız mı?” vb gibi öğretmenlik mesleği ile hiç ilgisi olmayan, tamamen siyasi içerikli sorular bulunması, iktidarın mülakat uygulamasını daha önce yaptığı gibi “siyasi torpil” olarak işlettiğini göstermektedir.

Yapılan mülakat sınavlarının öğretmen yeterliliklerini ölçmekten çok siyasal beklentileri karşılama amacına hizmet ettiğini yaşayarak bir defa daha görmüş olduk. Bu nedenle torpile ve önceden hazırlanmış listelere dayandırılma endişesi yaratan mülakat sınavları iptal edilmeli öğretmenler en azından KPSS puan üstünlüğü sıralamasına göre kadrolu olarak atanmalıdır.

5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’ nü hukuksuz ihraçlar ve açığa almalar nedeniyle okullarından ve öğrencilerinden fiilen koparılan on binlerce eğitim emekçisi büyük bir burukluk, endişe ve gelecek kaygısı içinde karşılarken bir taraftan ihraçlar ve açığa almaların yarattığı mağduriyetler artmakta sözleşmeli öğretmen atamalarında yapılan mülakat sınavlarında sorulan siyasi içerikli sorular üzerinden yapılan adaletsiz değerlendirmeler, darbe soruşturmalarında yandaşlar kollanıp korunurken, yandaş olmayanların ötekileştirilip dışlandığı tehlikeli bir süreç yaşanmaktadır.

Ömürleri darbelere karşı mücadele ile geçmiş, her darbenin ardından en ağır bedelleri ödeyen eğitim ve bilim emekçileri yeniden büyük bedeller ödemeye mahkum edilmek isteniyor. Yanlış eğitim politikalarına karşı muhalefet eden eğitim emekçilerine, darbecilerin başarılı olması halinde yapılacakların bizzat sivil iktidar eliyle hayata geçirilmesini onaylamamız mümkün değildir.

Emek, demokrasi, hak, özgürlük ve barış talebini örgütlü mücadelesinin olmazsa olmazı olarak gören Eğitim Sen’li eğitim emekçileri, darbe girişimine karşı dik duruşlarını her dönem ortaya koymuştur. Örgütlü mücadelesi boyunca laik, bilimsel ve demokratik  eğitimi savunan, her fırsatta demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere sahip çıkan eğitim ve bilim emekçilerinin darbeci zihniyetle hareket edenlerin hedefi olması kabul edilemez.

Baştan sona hukuksuz, somut hiç bir belgeye ve yargı kararına dayanmayan, manipülasyon, iftira ve yalan haberlere dayanarak örgütlü mücadelemize saldıranlar, darbe girişimini gerçekleştirenlere karşı yürütülen mücadeleyi sulandırmaya son vermeli, hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ya da açığa alınan herkes görevine iade edilmelidir.

5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü, bizler için sadece “kutlanan” bir gün değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin uluslararası alanda birlik, dayanışma ve örgütlü mücadelenin simgesi olan evrensel bir gündür. İçinde bulunduğumuz bütün olumsuz koşullara, sendikal faaliyetlerimizi baskı alıntına alma girişimlerine, darbeci zihniyetin eğitime yönelik dayatmacı politikalarına karşı örgütlü mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir.

Eğitim Sen olarak, dayatılan her türlü haksız ve hukuksuz uygulamanın eğitim ve bilim emekçilerinin birleşik, örgütlü mücadelesiyle kırılabileceğine inanıyor, yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen öğretmenlerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz.