Kamuran Ayıldız'a  'Kent Plancısı Gözüyle Olası Depremde Kdz. Ereğli'nin Fotoğrafı Nasıl Olur?' sorusunu yönelttik.

 **Sanayileşme ile başlayan göçün ardından yoğun bir gecekondulaşma yaşanıyor. Sonuçta kalitesiz binaların oluşmasına neden oluyor bütün bunlar.  Ve depremde öncelikle yıkılan binalar da bu alanlarda meydana geliyor. Bütün bunlar plansız kentleşmenin sonuçlarıdır.

**Kdz. Ereğli'de hükümet konağı da tehlike altında. Hem bina eski, hem dolgu alanı,  hem de yanından Pençes deresi geçiyor. İyi ki adliye binası başka alana taşınacak.

**Öğretmenevi binasının da denize yakınlığı ile zemin konusunda sıkıntılı olduğunu tahmin ediyorum. Endüstri Meslek Lisesi'nin önü de  dolgu alanı.

**İlçede, jeolojik etütlere göre sağlam zeminlerde uydu kentler kurulmalıdır. Kentsel dönüşüm projeleri bugünden düşünülmeli ve uygulanması konusunda çalışmalar yapılmalıdır.

**Gölcük ve Düzce depremlerini yaşadı bu bölge. Bundan sonra Kdz. Ereğli'de kamu, eğitim ve sağlık kurumları binaları çok sağlam zeminlerde inşa edilmelidir. İmar planında belirtilen yüksekliklerin ranta dayalı ilişkilerle arttırılmaması gerekir.

Kdz. Ereğli'deki kent plancılarından biri olan Kamuran Ayyıldız depremlerden korunmak için planlı bir yapılaşmanın önemine dikkat çekti. Ayyıldız'a yönelttiğimiz Kent Plancısı Gözüyle Olası Depremde Kdz. Ereğli'nin Fotoğrafı Nasıl Olur? sorusuna farklı ve çarpıcı yanıtlar aldık.

Ayyıldız '17 Ağustos 1999 yaşanan deprem felaketinin üzerinden 12 yıl geçti. 17 ağustos depreminden uzaklaştıkça Büyük Marmara Depremine daha çok yaklaşmaktayız. 17 Ağustos tarihindeki deprem, Zonguldak ili ve ilçelerinde de önemli ölçüde hissedilmiştir. Özellikle, Karadeniz Ereğli ve Alaplı ilçeleri diğerlerine nazaran daha fazla etkilenmiştir. Bu ilçelerimizin depremde zarar gören diğer bölgelerle aynı kategoride değerlendirilmesinde yarar vardır. Depremi afet haline dönüştüren, can ve mal kayıplarına yol açan ise insanların yapmış olduğu yanlış uygulamalar ve tedbirsizliklerdir. Bölgedeki temel Jeolojik ve Jeofizik verilerin uzun yıllardır biliniyor olmasına rağmen alınmayan tedbirler felaketin nedenidir hatırlatmasını' yaptı ve görüşlerini şöyle özetledi:

PLANSIZ KENTLEŞME

-Sanayileşme ile başlayan göçün ardından yoğun bir gecekondulaşma yaşanıyor. Sonuçta kalitesiz binaların oluşmasına neden oluyor bütün bunlar.  Ve depremde öncelikle yıkılan binalar da bu alanlarda meydana geliyor. Bütün bunlar plansız kentleşmenin sonuçlarıdır.

Kentlerimizin tarihleri, doğal özellikleri ve farklılık gösteren tüm karakterleri göz ardı edilerek, bütün kentlerin geliştirilmesi adı altında (sınırsız büyümesi ve genişlemesi) hedeflenmiş, her yerleşim için sanayi alanlarının plansız ve programsız biçimde oluşturulması yolu seçilmiştir. Kentler ve onların tarihi, doğal, turistik ve kültürel bütün özellikleri, varlıkları bu kontrolsüz büyüme ve rant baskısı altında yok edilmiştir.

Kentlerin yer seçimi kararlarının tamamen üst plan kararları ve ülkesel politikalar ile belirlenmesi gerekirken, kararlar rantın ve karın maksimize edilmesi amacına yönelik olarak rantı yönlendirenler tarafından verilmektedir. Kentsel ranttan en çok oranda yararlanma amaçlı kentsel yerleşme kararları ile sadece yatırımcının karını temel ölçüt alan sanayi yer seçim kararları, ne fay hattı ne deprem riski ne sel baskını ne de tarım toprağı dinlememektedir. Doğu Marmara Bölgesi bu ilişkinin en yoğun yaşandığı, en bariz örneği oluşturmaktadır. 

Deprem günümüzdeki bilgi birikimi ve teknolojik gelişmelerle, olacağı belirlenen, ancak ne zaman yaşanacağı bilinemeyen doğa olayıdır. Ancak kendi başına afet değildir. Kent planlaması ise; bir bölgenin iktisadi, toplumsal ve fiziksel yönden geleceğinin kurgulanmasına bağlı olarak o bölgede yer alan yerleşmelerin biçimlendirilmesine yönelik kestirim, öngörü ve tasarımları içeren çalışmalar bütünüdür. Bu çalışmalardaki yanlışlıklar veya eksiklikler olası depremleri kentlerimizde afete dönüştüren en önemli etmenlerdir.

YEREL YÖNETİMLERİN RANT ALANI

-Kdz. Ereğli'de hükümet konağı da tehlike altında. Hem bina eski, hem dolgu alanı,  hem de yanından Pençes deresi geçiyor. İyi ki adliye binası başka alana taşınacak. Öğretmenevi binasının da denize yakınlığı ile zemin konusunda sıkıntılı olduğunu tahmin ediyorum. Endüstri Meslek Lisesi'nin önü de  dolgu alanı. 

Zonguldak-Karabük-Bartın bölgeleri 1/100.000 Çevre Düzeni Planı 02.10.2009 yılında onaylanmış ve yürürlüğe girmiştir.Bu bağlamda alt ölçekli planlar çevre düzeni plan kararlarına uygun olarak hazırlanmaktadır.Çevre düzeni plan kararları ile kentsel yerleşim alanları,olabilecek sanayi alanları belirlenmiş,tarım alanları,su havzaları,kıyılar koruma altına alınmıştır.Yerel yönetimlerin rant kaygısından uzak durması ve denetimleri artırılması ile oluşabilecek afet olaylarının zararları en aza indirgenebilir.

Kamunun ve özel sektörün bütün yer seçim kararları (üniversiteler, fabrikalar vb. büyük arazi gerektiren yatırımları) kullanımı ve toprak kabiliyeti ne olursa olsun kamu mülkiyetindeki (hazine arazileri, meralar, ormanlar ve tarım alanları gibi) araziler seçilerek  verilmekte, hiç bir bilimsel ölçüt kullanılmamakta ve kentleşme sorunları, doğal çevrenin korunması gibi kavramlar gözardı edilmektedir.

Bu yaklaşım, depremden hiçbir ders çıkarılmadığının bir göstergesi olarak şu anda bütün geçici yerleşim yerleri ve kalıcı yerleşim alanlarının yer seçiminde de etkindir. Neredeyse tüm yer seçimleri aynı mantıkla yapılmaktadır. Doğru ve yerinde tek bir yer seçim kararı görmek neredeyse mümkün değildir.

Bölgedeki yapılaşmalar, yoğunlaşmalar ve nüfus yığılmaları ile deprem sonrası ortaya çıkan felaket, bir suç zincirinin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. 

UYDU KENTLER KONUŞULMALI

-İlçede, jeolojik etütlere göre sağlam zeminlerde uydu kentler kurulmalıdır. Kentsel dönüşüm projeleri bugünden düşünülmeli ve uygulanması konusunda çalışmalar yapılmalıdır. Bölgemizde ekonomik ömrünü tamamlamak üzere olan Kadı Tarlası Erdem Yuvalar, Gülüç Erdem Yuvalar, Kavaklık Yeşiltepe yönündeki binalar olduğu bölgede kentsel dönüşüm projeleriyle deprem riskini en aza indirebiliriz.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 14. maddesinde planların hazırlanması sürecinde planlanacak alanın ve yakın çevresinin jeolojik durumu, taşkın alanları, yer altı kaynakları, toprak yapısı gibi analiz çalışmalarının yapılması öngörülmektedir.

RANTA DAYALI İLİŞKİLER

Gölcük ve Düzce depremlerini yaşadı bu bölge. Bundan sonra Kdz. Ereğli'de kamu, eğitim ve sağlık kurumları binaları çok sağlam zeminlerde inşa edilmelidir. İmar planında belirtilen yüksekliklerin ranta dayalı ilişkilerle arttırılmaması gerekir.

Her yerleşmenin konumlandığı alanın yapısı gereği, hangi büyüklükte deprem riskiyle karşı karşıya olduğu belirlenebilmektedir. Yerleşmeler için depremin en büyük etkisi sarsıntı sırasında açığa çıkan enerjinin büyüklüğüdür. Bu etkiye karşı alınacak önlemler, depremin doğa olayı olmasının ötesine geçerek afete yol açıp açmayacağını belirleyecektir.

Kentleşme konusunda politikasızlık politikası da diyebileceğimiz bir yaklaşım egemendir. Kentler aşırı nüfus yığılması sorunu ile karşı karşıyadırlar. Sınırsız bir büyümeyi, yığılmayı önleyecek hiçbir ulusal politika ve plan geliştirilmemiştir. Aksine bunu kolaylaştırıcı ve teşvik edici yatırım ve politikalar sürdürülmüştür. Bu nüfus baskısı altındaki kentlerin büyümesi ve planlanması konusunda da hiçbir ulusal yöntem, yaklaşım ve plan geliştirilmemiş, sınırsız bir şekilde her yere ve her yöne yayılmaya seyirci kalınmış, hatta teşvik edilmiştir.

Depremle oluşan can ve mal kaybının, hasarın bu denli büyük olmasında bu temel sorun, bu politika yatmaktadır. Aslında suçlu yani, deprem denen doğa hareketini felakete dönüştüren suçlu ve suçlular bellidir. Bu politikalarda bir değişiklik olduğuna, olacağına ilişkin herhangi bir işaret olmadığına göre; yeni felaketlerin kapıda beklediğini, hiç bir ders çıkarılmadığını söylemek yanlış olmaz.

YAPILMASI GEREKENLER:

-5 yıllık kalkınma planları kağıt üzerinde kalan kararlar olmaktan çıkarılmalı fiziki planlarla desteklenmelidir.

-Sayıları her geçen gün artan, teknik ve ekonomik açıdan güçsüz, dışsal her türlü baskıya açık ama yetkisi sonsuz, yeni belediyeler kurulmasına son verilmelidir.

-Planlamaya yön gösterecek nitelikte ve içerikte Jeolojik etüd çalışmaları ve zemin etüdleri  yapılmalı ve yer seçim kararlarında bu etüdlere mutlak uyum sağlanmalıdır.

-Kent planlama bilimine aykırı ve tamamen rant amaçlı, talan politikalarının aracı haline getirilen 'imarcılık' zihniyetinden vazgeçilmelidir. Gerçek ve çağdaş anlamıyla planlama kararlarını plancıların verdiği kamu yararına, özerk çalışma yapacak planlama yapısının  kurgulanması gereklidir. Karar verme konumundaki tüm teknik kadrolar politik ve ekonomik baskılardan kurtarılmalıdır. 

-Kentlerin yer seçimine ilişkin kararlarını, bilimsel veriler ve etüdlere dayalı olarak yalnızca konunun eğitimini almış 'Şehir Plancıları'nın vermesi sağlanmalıdır.

-Yerel yönetimlerin; yetkileri artırılmalı, teknik eleman eksiklikleri kısa sürede giderilmeli, planlamaların ve yapılaşmaların denetimleri kamu adına, kamu eliyle yapılmalıdır. Planlama ve uygulamada 'Kamu Yararı' ve 'Meslek Etiği' ilkeleri esas alınmalıdır.

-Deprem bölgesinde evi yıkılan halka yapılması düşünülen konutlar için yer seçimi yapılan alanlar salt konut alanları olarak değil, 'Kentsel Yaşam Alanları', 'Kent Parçaları' olarak düzenlenmelidir. Bu tür alanlarda nüfusun tüm kentsel aktiviteler ile birlikte yeniden iskanında, zemin kriterinin yanısıra, ulaşım, altyapı, çevre ve diğer planlama eşikleri de hesaba katılmalıdır. Yıkıma uğrayan kentlerin yeniden imarı ile kentlerin yeniden yaşanılır hale getirilmesine yönelik alternatif proje çalışmalarına öncelik verilmelidir.