Kdz. Ereğli Özgür-Der Temsilciliği, “Halep direnişi de Rusya ve İran’ın gerçek terörist olduğunu açığa çıkartmıştır” vurgusunda bulunarak, “Bizler Müslümanlar olarak, Suriye halkıyla omuz omuza olduğumuzu, zalimlere ve zulümlere asla rıza göstermeyeceğimizi beyan ederek Rabbimize sığınıyoruz.” Görüşünde olduklarını açıkladı.
Emperyal sömürü güçlerin İslam ümmetini ulusal sınırlara hapsettiğini belirten Kdz. Ereğli Özgür-Der Temsilciliği “yapay devletlerdeki diktatörlerin zulmüne başkaldıran onurlu halklar, açlıkla bombalarla, en alçakça tecavüzlerle sindirilmeye çalışılıyor. Bugün Suriye’de İslam’ın izzeti ile yaşamak isteyen, “Rabbimiz yalnızca Allah’tır” dedikleri için katledilen şerefli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu belirtmek, katil Esed, mezhebini din edinmiş münafık İran, Hizbulesed, Sömürü ve terörizmin kaynakları ABD, Rusya gibi onurdan, izzetten, şereften nasibini almamış, kadın ve çocuk katillerini lanetlemek için bulunmaktayız. Çünkü bizler için şahitlik; Kelime-i şehadet gibi, namaz gibi, oruç gibi kulluğumuzun gereğidir.” Dedi.
Özgür-Der’in açıklaması şu sözlerle devam etti:
“SAFLARIN NETLEŞTİĞİ”
Ellerindeki kısıtlı imkanlarla zalimlere karşı 6 yıldır amansız bir mücadele gösteren Suriye halkının onurlu cihadı, bir yandan küresel oyun kurucu zalim sahtekârların kirli yüzlerindeki maskeyi düşürürken; diğer yandan coğrafyamızda boy veren işbirlikçi hainleri, satılık kalemleri, mezhepçi fanatikleri, kokuşmuş pasif teşkilatları da ifşa ediyor. Kısaca Suriye cihadı; hakla batılın, iman ile küfrün, mümin ile münafığın, Musalarla Firavunların, ümmeti aldatanlar ile sabır ve zorlukta yardımlaşanların birbirinden ayrıştığı, safların netleştiği adeta Furkan Savaşına dönmüş duruyor.
“PYD/PKK ÇETESİ”
Bugün zalimlerin elinde her kapıyı açan maymuncuk anahtarı durumundaki IŞİD, onu bahane gösterip ABD’nin kucağında yeni bir ulus devlete dönüşme gayretindeki PYD/PKK çetesi gibi yapıların da pençesiyle boğuşan Suriye halkı, Çeçenistan’daki vahşetinden tanıdığımız Rusya zalimliğinde yaşam mücadelesi verirken, dünya kulakları sağır eden bir sessizlik içinde. Ne yazık ki İslam âlemi de bu sessizliğin bir parçası olmuş durumda. Bir vücudun azaları gibi olması emredilen müminlerin, kardeşleri ateş altındayken sessiz kalmasını kabul etmiyoruz. Dört koldan kuşatılmış, nefessizliğe mahkûm edilmiş Halep’te, öz be öz kardeşlerimiz katlediliyor. Zulüm karşısında susmanın suça iştirak olduğunu haykıran bir Peygamberin ümmeti olarak, kardeşlerimizin katledilmesine sessiz kalmayı vicdanımız ve inancımız asla kabul edemez.
“BARBARLIKLARINI “TERÖRİZMLE MÜCADELE” DİYE PAZARLIYORLAR.”
Halep’teki soykırım karşısında siyasi dengeler bahanesi kabul edilemez bir vicdani çürümedir. Ahlak ve inanç, bütün siyasi dengelerden önce gelir. Dengeler, Halep yok olduktan sonra ne ifade edecektir, merak ediyoruz? Pervasızca Halep üzerine bomba yağdıran, ölüm kusan güçler İslam dünyasının ve insanlığın sessizliğinden güç alarak arsızca barbarlıklarını “terörizmle mücadele” diye pazarlıyorlar. Zalim, tüm gücüyle katliamını sürdürürken, hatta arttırırken, mazlumun yanında durmak haysiyetimizin gereğidir.
“HALEP ÖLÜYOR İKEN”
Halep’te, direnişin öncüsü kardeşlerimiz imtihanlarını vermeye devam ediyor. Kimi kolunu, kimi bacağını, kimi de canını vererek Rablerine gittiler. Geride kalanlara destek olmak ise, bizim imtihanımız olarak önümüzde duruyor. Halep Ölüyor iken duyarsızca yaşamak günden güne büyüyen bir vebale dönüşüyor. Bu gidişata dur demeliyiz. Ayağa kalkmalı ve şerefimizi haykırmalıyız. Halep’in çığlığına ses vermek, ihtiyaçlarını karşılamak en asli vazifemizdir. Bu manada Halep direnişi sadece Haleplilerin, Suriye’nin değil; tüm İslam ümmetinin onur savaşıdır. Türkiyeli Müslümanlar bu durumda Halep direnişine sadece insani yardımlar yapılmasını değil; Halep’te direnen Müslümanların her türlü modern silahla açıktan ve güçlü bir şekilde desteklenmesini talep etmelidir. Çünkü bugün Halep düşerse Yarın İstanbul düşer. Halep kazanırsa özgür Kudüs’ün yolu açılır. Bu yüzden Halep’i, Musul’u, Gazze’yi savunmak, Zonguldak’ı, Ereğli’yi savunmaktır. Asıl terörist olan ABD, Rusya, İran ve tüm işbirlikçi şer odaklarının planlarını boşa çıkartmaktır.
“ABD’NİN MASKESİ DÜŞMÜŞTÜR”
Nitekim 15 Temmuz akşamı girişilen alçakça darbe girişiminin, Türkiye’deki onurlu kardeşlerimiz tarafından bastırılması ve hemen ardından gelen “Fırat Kalkanı” operasyonu ile ABD’nin maskesi düşmüş, zalimlerin hevesleri kursaklarında kalmıştır. Allah’ın izniyle Halep direnişi de Rusya ve İran’ın gerçek terörist olduğunu açığa çıkartmıştır. İşte bu hamle Halep’in ve tüm Suriye’nin, zalimlerin elinden kurtulmasına dek uzanmalıdır. Tüm zulümlere rağmen direniş devam ediyor ve Allah’ın izniyle, Suriye Cihadı şu hali ile zaten zafere ulaşmış durumdadır. Şüphesiz ki Allah’a baş kaldıran Amerika, Rusya, İran ve tüm küresel tağutlar ve onların kirli işbirlikçileri bir gün gelecek, ataları Firavun gibi, Nemrut gibi tarihin karanlık çöplüğüne gömüleceklerdir.
Bizler Müslümanlar olarak, Suriye halkıyla omuz omuza olduğumuzu, zalimlere ve zulümlere asla rıza göstermeyeceğimizi beyan ederek Rabbimize sığınıyoruz. Rabbimizden bizleri suskunlardan değil, sorumlu mümin kullardan saymasını ve tüm İslam ümmetine Tevhid, adalet, özgürlük ekseninde onurlu bir kurtuluşu nasip etmesini diliyoruz.
Etkinliği AK Parti Kdz. Ereğli İlçe Başkanı Fatih Çakır da katıldı.