CHP Kdz. Ereğli ilçe Başkanı Sertan Ocakçı 16 Nisan günü gerçekleştirilecek Anayasa Değişikliği Referandumu öncesi halkı bilgilendirme çalışmalarına devam ettiklerini bildirdi. Ocakçı,  Cumhuriyet Kışla ve Köseler Mahalleleri'nde yaptıkları çalışmaları şöyle bildirdi:


İlk olarak Kışla Mahallesi'nde bir kıraathanede vatandaşlarla bir araya gelen ve bu anayasa değişikliği paketinin sandıktan onay alması ihtimalinden sonra ülkeyi bekleyen tehlikeleri anlatan İlçe Başkanı Şerif Sertan Ocakcı, bu değişiklik paketini muhalefet partilerinin yöneticileriyle karşı karşıya gelip tartışmaktan imtina ettiği gibi halka da yeterli bilgiyi vermeyen AKP yöneticilerini eleştirirken, bilgiden yoksun biçimde sandığa gidecek olan yurttaşlarının hala bu değişiklikle ilgili tereddütlerinin olduğunu gördüklerini söyledi. Kışla sakinlerine ülkenin öncelikli meselelerinin çözülmesi gerekirken tek bir kişinin beklentilerinin karşılanmak istenmesine hayır denmesi gerektiğini anlatan Ocakcı, toplantının ikinci bölümünde de kendisine yöneltilen sorulara yanıt verdi.

Partinin bazı eski yöneticileri ile  Köseler Mahallesi'ne geçen Ocakcı, Köseler Kalkındırma Derneği ve mahalle sakinlerinin misafiri oldu. Ziyarette partinin ilçe yöneticileri Hikmet Yılmaz, Sevdekar Aras ve Yıldıray Arslan'ın yanı sıra Eski İl Genel Meclis Üyesi Kenan Gündoğdu’nun da katıldığı programda Sertan Ocakçı şunları söyledi:




"Türkiye, son yıllarda işsizlikten teröre birçok sorunla karşı karşıya. Üreticinin ürettiğini satamadığı, esnafın siftah yapmadan kepenk kapattığı işçi ve memurlarımızın borç batağı içinde olduğu günümüz Türkiyesi'nde öncelikli sorunlarımız başkayken, tek bir kişinin saltanatının sağlanması için böyle bir referandum getirildi karşımıza. AK Parti, CHP, MHP mücadelesi değil bu sandık. 16 Nisan Referandumu'nun neden yapılmak istendiğini iyi anlamalıyız. Görünürde 18 madde var görünüyor ama asıl tehlike, bu 18 maddenin bazılarının içine yerleştirilen ayrıntılar.  Bugün ülkede yaklaşık dört milyon Suriyeli var ve bu Suriyeliler her ay yaklaşık bin iki yüz lira maaş alıyorlar devletten. Devlet bu maaşın yanında konut ve gıda yardımında da bulunuyor. Ancak ülkemizde bir de altı milyon işsizimiz olduğu gerçeği var. Evindeki çoluk çocuğuna ekmek götürmek zorunda olan vatandaşımın cebinde ise para yok. İşsiz vatandaşımın yolu hastaneye düştüğünde, sigortası olmadığı için sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamıyor ama aynı hastanelerde herhangi bir Suriyeli ile ilgilenilmemesi suç sayılıyor. Bununla birlikte, bizim gençlerimiz üniversite sınavlarına hazırlanıp bir kısmı bu sınavlarda balarılı olamadıkları için herhangi bir üniversiteye giremezken, Suriyeliler sınavsız üniversiteye girebiliyor. Ülkemiz zaten ekonomik olarak batmış vaziyette, yetmediği gibi Suriyeliler yüzünden ekonomimize ayrı bir külfet getirdik. Artık şöyle düşünmeye başladık Onlar mı Türkiye vatandaşı yoksa biz mi Suriyeliyiz? Altı milyon işsizine bakamayan bu ülke, dört milyon Suriyeliye bakıyor. Bu Suriyeliler yarın bir gün kendi belediye başkanlarını da kendi milletvekillerini de çıkaracak duruma gelecektir.

Bütün bunların yanı sıra bu ülkede bir de terör belası var. Eskiden şehit haberleri geldiğinde televizyon ekranları kararırdı ama bugün şehit haberleri altyazı olarak paylaşılıyor. Ekonomide dolar almış başını gidiyor. Köylerimizde göç devam ediyor. AK Parti döneminde hiçbir yeni işletme açıldı mı, bir bakın geçmişe.  Yol var, köprü var, o var-bu var ama istihdama yönelik hiçbir yatırım yok. Birçok köyde mezar kazdıracak genç bulamıyoruz ama anayasa değişikliği adı altında bir kişiyi tek adam ilan etmeyi düşünüyoruz."