Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nden (ÖDP) istifa eden yöneticiler ve üyeler, dün bir basın açıklaması yaparak sol kesime seslendi.
Aralarında ÖDP eski il başkanları Mustafa Akgün ve Ali Topaloğlu'nun da bulunduğu 9 kişi, Avukat Süleyman Aktaş'ın bürosunda toplanarak partilerinden ayrılış nedenlerini ve geleceğe yönelik siyasi düşüncelerini açıkladı.
"Özgürlükçü Sol Hareket" adına Süleyman Aktaş'ın okuduğu bildiride, özetle şu görüşlere yer verildi;

"KAPİTALİZMİN KRİZİ
ÜLKEMİZİ DE ETKİLİYOR"
"Kapitalizm, bir yandan tarihinin en derin krizlerinden birini yaşarken, diğer yandan krizden çıkış olanaklarım, bunu aşmanın ve uzun bir istikrar dönemini yakalamanın arayışlarını sürdürüyor. Dünyayı yeni koşullarda yönetilir kılabilmek için planlarını gözden geçiriyor, kimilerinin rollerine son verirken, kimilerine yeni roller biçiyor. Türkiye de bu süreçte rolü yenilenen ülkelerden birisi olmaya aday. Yeni ABD yönetimi, küresel hakimiyetini sürdürürken, bölgesel 'ortaklar'la işbirliği yapmayı tercih ettiğini daha ilk günden ortaya koydu. Türkiye'nin sivil ve/veya asker güç odakları, Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya bölgeleri için biçilen bu rolü benimseyerek, bölgenin muharip bir gücü olmayı kabullendiklerini her vesileyle ortaya koyuyor. Zaman zaman yaşanan gerilimlere rağmen, askeri çevrelerle hükümet arasında tesis edilmiş olan mutabakat esas olarak bu kabullenişten kaynaklanıyor. Bu gelişmeler Türkiye'nin önüne yeni bir yol haritası koyuyor. Biçilen rolü oynamak kendi iç sorunlarını 'çözmek'ten ve bölge ülkelerine 'rol model' oluşturacak bir konuma sahip olmaktan geçiyor. Yani, Kıbrıs ve Ermenistan ilişkileri gibi önemli dış sorunların ve başta Kürt sorunu olmak üzere, Alevilerin talepleri gibi artık bu halleriyle sürdürülemez duruma gelen iç sorunların 'çözümü' gerekiyor. Diğer yandan kapitalizmin krizini 'aşma amacıyla' geliştirdiği politikalar bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de geniş halk kesimleri açısından işsizlik, çalışma koşullarının ağırlaştırılması, yoksulluğun yaygınlaşması, kamu hizmetlerinin daha da niteliksizleştirilmesi gibi ciddi sorunları gündeme getirerek, insanların hayatlarını derinden etkiliyor. Veriler, rekor boyutlara ulaşan işsizliğin, özellikle genç nüfus için krizden çıkıldıktan sonra da en önemli sorun olma özelliğini koruyacağını, kriz sonucunda işsiz kalan milyonların yeni iş bulma olanaklarının azalacağını gösteriyor."

"HEPİMİZİ ÖZGÜRLEŞTİRECEK
TARİHSEL BULUŞMA…"
Ortak bildiride, oluşturulmak istenen yeni siyasal odak konusunda şu noktalar vurgulandı; "Bugün, kapitalizmin küresel krizinin ezdiği işsizlerin, emekçilerin, çiftçilerin ve bütün düzen mağdurlarının mücadelesinin ortak politik hattını örgütleyecek;
Egemenlerin çözümlerine teslim olmak yerine her türlü ayrımcılığa karşı Kürt sorununda, Alevi sorununda ve diğer tüm mağduriyet üreten alanlarda mağdurlarla, seslerini duyurmaları ve haklarını savunmaları için, yani özgürlük, eşitlik ve demokrasi için yan yana mücadele edecek, işçi ve emekçilerin, çiftçilerin, emeklilerin, sosyal güvencesi olmayan yaşlıların, kentsel dönüşümden etkilenen yoksulların, çocukların ve gençlerin, engellilerin ekonomik ve sosyal haklarını ve demokratik taleplerini, özgürce savunacakları örgütlenmelerini ve mücadele zeminlerini onlarla omuz omuza yaratacak ve güçlendirecek;
Toplumun geniş bir kesimini oluşturan ve oluşturmaya devam edecek olan işsizlerin örgütlenmesi ve onurlu bir yaşam sürme hakları için mücadele edecek;
Kişilerin özgürlük alanlarının genişletilmesini merkeze alan bir perspektifle, devletçi laikliğe, dinsel ve/veya din dışı her türlü baskıya karşı özgürlükçü bir laikliğin yaşamsallığını savunacak;Kapitalizmin dünyanın doğal ve kültürel varlıklarını sömürmesine, doğayı talan etmesine ve canlı yaşamını tehlikeye atmasına karşı ekolojist bir anlayışla direnecek; enerji ve gıda üretiminin doğayı ve insanı gözetmeyen kapitalist tekellerin insafına terk edilmesine karşı çıkarak, ekosistemin tahrip edilmesini durduracak; Erkek egemenliğinin sona ermesi için toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı her koşul ve zeminde mücadele edecek; yaşamın her alanındaki hiyerarşi ve iktidar ilişkileri ile her türlü ayrımcılık, sömürü ve tahakküme karşı çıkacak;Kişilerin yaratıcı potansiyellerini ortaya çıkarabilecekleri koşulların sağlandığı çoğulcu, özgürlükçü, eşitlikçi ve dayanışmacı bir toplumsal yaşamı amaçlayacak; Yaşadığı hayatı ve geleceği salt 'iktisadın dar penceresinden tanımlayan', insanı 'sermaye' ve 'kaynak', insan emeğini ve doğayı 'meta' olarak gören yaklaşımı kabullenmeyen; piyasaların hayatımızdaki tahribatına son vermek isteyen; 'kalkınma', 'gelişme', 'ilerleme' vb. kavram ve olguların itirazsız kabullenişlerini 'ne için?', 'kimin için?' diye sorgulayacak;

Küresel sorunlar karşısında küresel dayanışmanın ve mücadelenin, enternasyonalizmin önemine inanan;
 Kapitalizmin bir yazgı değil, kitlelerin gücü, isteği ve mücadelesiyle aşılabilir bir düzen olduğunu gösterecek bir sola, kısacası bugünün mağdurları ve ezilenleriyle yan yana gelebileceğimiz ve böylelikle hepimizin özgürle-şeceği bir 'Tarihsel Buluşma'ya ihtiyacımız olduğunu ve ancak böylesi bir solun topluma umut vereceğini görüyoruz." Ortak bildiri; "Başarmak Zorundayız.. Birlikte  Baş-arabilir-iz..."çağrısıyla sonlandı.