Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nın Ankara’da gerçekleştirilen Olağan Genel Kurulu’nda konuşan GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş, “Ülkemizde özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarından derhal vazgeçilmesi gerektiğini bizler acılar yaşayarak öğrendik.  Omuz omuza vererek, kader birliği yaparak sorunlarımızı herkese anlatmalı, mücadele etmeliyiz” dedi.

Alabaş yaptığı konuşmada şöyle konuştu:

“Maden ocaklarında çalışırken hayatını kaybeden tüm maden şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Genel Kurulun, başta maden işçileri olmak üzere ülkemize, Türk-İş’e, emek ve demokrasi mücadelesine ışık tutmasını diliyor, geleceğimizi aydınlatacağına yürekten inanıyorum.

ÖNEMLİ SORUNLAR VAR

Türkiye, 1980 ve özellikle 1990 sonrasında hız kazanan küreselleşme hareketlerinin hedef ülkelerinden biri haline gelmiştir. Özelleştirmeler, kamusal küçültmeler, uluslararası sermayenin taleplerine yönelik düzenlemeler çalışma hayatımızda önemli sorunlara yol açmıştır.

Bugün çalışanların örgütlenmesinin önündeki engellerden, düşük ücretli çalıştırmadan, taşeronlaşmadan söz ediyoruz.

Ülkemizde ucuz ve güvencesiz çalışma hayatını dayatan politikaların yanısıra ulusal madencilik politikamızın olmayışı da geleceğe dönük yeni sorunlarla karşı karşıya kalacağımızı gösteriyor.

Bugün, iş güvencesizliğine, örgütsüzlüğe, iş sağlığı ve güvenliğine kadar bir çok sorunun ortadan kaldırılması için mücadele veriyoruz.

İŞ CİNAYETLERİ

Özellikle son yıllarda özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamalarının acısını hep birlikte yaşadık, yaşıyoruz.

Mustafa Kemal Paşa’da, Dursun Bey’de, tersanelerde, Karadon’da ve Afşin Elbistan’da yaşanan kazalar, özelleştirmenin, taşeronlaştırmanın birer sonucudur.

Afşin Elbistan’da bir kömür ocağında meydana gelen kazada göçük altında kalan çalışanların cenazelerine bile aradan 3 ay gibi bir süre geçmesine rağmen ulaşılamamıştır.

Tüm uyarılara rağmen bu maden ocağında çalışmanın sürdürülmesi, gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması, sadace daha fazla kar elde edebilmek için madencilik tekniğine aykırı üretim yapılması nedeniyle meydana gelen bu kaza, bir iş cinayetidir.

Biz, Zonguldak maden işçileri olarak 17 Mayıs 2010 tarihinde Türkiye Taşkömürü Kurumu Karadon Müessesesi’nde hazırlık işlerini yapan  taşeron şirkette meydana gelen grizu faciasında 30 arkadaşımızı yitirdik. Taşeron şirketin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almadığını, güvencesiz ve hatta sigortasız işçi çalıştırdığı net olarak ortaya çıktı.

Biz, taşeronlaşmaya karşı 2004 ve 2005 yılından itibaren uyarılarımızı yaptık. O tarihlerde taşeron şirketi ocağa sokmayarak eylemler yaptık. Taşeronlaşmanın yol açabileceği ciddi sakıncaları açıkça ortaya koyduk. Ama taşeronlaşma politikaları ısrarla uygulamaya sokuldu.

Sonuçta 17 Mayıs 2010’da büyük bir acı yaşadık. Şehit olan 30 madenci arkadaşımızdan 2’sinin cenazeleri ocaktan ancak 8 ay sonra çıkarılabilmiştir.

ÖZELLEŞTİRMEDEN VAZGEÇİLMELİ

Örgütlenmenin önünde ciddi engeller bulunuyor. Biz Genel Maden İşçileri Sendikası olarak TTK bünyesindeki taşeron şirketlerde örgütlenme çalışması başlattık.

Yaklaşık 600 taşeron işçisini sendikamıza üye yaptık. Ancak taşeron şirket yetkimize itiraz etti. Şirket, “Biz inşaat şirketiyiz, siz madencilik iş kolunda örgütlüsünüz” diyerek dava açtı.

Yerin 400-500-600 metre altında çalışanlar inşaat işçisi değildir. Hazırlık işi kömür üretiminin asli işlerinden biridir. Buna rağmen sadece zaman kazanmak adına bu yola başvurdular ve örgütlenme çalışmalarını kırmaya çalıştılar.

İşte ülkemiz, çalışma hayatında böylesine çarpıklıklarının yaşandığı bir dönemden geçiyor.

Gelecek yılları çalışanların lehine çevirebilmek için birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Tüm demokratik kitle örgütleri olarak bu gidişe dur demeliyiz.

Dünyanın en zor ve ağır işkolunda örgütlü Türkiye Maden İşçileri Sendikası ile Genel Maden İşçileri Sendikası kardeş örgütlerdir. Bizi en iyi yine biz anlarız. Ülkemizde özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarından derhal vazgeçilmesi gerektiğini bizler acılar yaşayarak öğrendik.  Omuz omuza vererek, kader birliği yaparak sorunlarımızı herkese anlatmalı, mücadele etmeliyiz.

Bu düşüncelerle genel kurulun ülkemize, madencilik sektörümüze ve Türk-İş’e ışık tutacağına yürekten inanıyor, saygılarımı sunuyorum.”