Bizler, eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, bağımsızlıktan, laiklikten, barıştan yanayız. Bizler, 24 Haziran seçimlerinde ülkemizin, halkımızın ve mesleğimizin geleceği için OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
TMMOB inşaat mühendisleri odası Ankara Şube Kdz.Ereğli temsilcisi İsmail Hüseyin Kocatürk “Ülkemizin, Halkımızın Ve Mesleğimizin Geleceği İçin Oy Kullanacağız, Oyumuza Sahip Çıkacağız!” dedi.
Kocatürk’ün gönderdiği açıklama şöyle:
Türkiye tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşıyoruz... Anayasa tümüyle askıya alındı. Parlamento işlevsizleştirildi. Devlet kurumları çalışamaz hale geldi. Başta mahkemeler olmak üzere halkın hiçbir resmi kuruma güveni kalmadı. Siyasal mekanizmalar tıkanmış durumda. Hayat pahalılığı, işsizlik, yoksulluk ve borçluluk sürdürülemez boyutlara ulaştı. Enflasyondan döviz kurlarına, cari açıktan dış borçlara kadar her şey kontrolden çıktı. Yolsuzluk, kayırmacılık ve dolandırıcılık tüm ekonomik ve sosyal ilişkilere egemen oldu. Dış politikadaki istikrarsızlık ve güvensizlik, ülkemizi yalnızlaşmaya sürüklüyor. Ülke içinde de huzur ve istikrar kalmadı. Toplum büyük bir parçalanma ve kutuplaşma yaşıyor. Kimsenin kimseye güvenmediği, herkesin birbirine şüpheyle yaklaştığı korkuyla dolu bir toplum haline geldik.
Türkiye bu tabloyu hak etmiyor!
Toplumumuzu içten içe çürüten bu karanlık tablonun sorumlusu, yıllardır ülkemizi dinci, gerici ve piyasacı bir anlayışla yönetenlerdir. Bu tablonun sorumlusu, iktidarlarını sürekli kılabilmek için, tek adam rejimini inşa edebilmek için anayasal demokrasiyi ortadan kaldıranlardır. Bu tablonun sorumlusu, kendi dünya görüşlerini topluma dayatabilmek için, cumhuriyet değerlerini, hukukun üstünlüğünü, laikliği ayaklar altına alanlardır! Bu tablonun sorumlusu, ülkenin doğal zenginliklerini, halkın ortak varlıklarını özelleştirenler, yağmalayanlar, yandaş sermaye kesimlerine dağıtanlardır! Bu tablonun sorumlusu, ülkeyi OHAL hukuksuzluğuyla yönetip, toplumsal muhalefeti baskıyla kontrol altına almak isteyenlerdir!
Tek adam, tek parti rejiminin, bu topluma verebileceği hiçbir şey kalmamıştır. 24 Haziran seçimleri ile kurumsallaştırılmak istenen “Cumhurbaşkanlığı Sistemi”, yaşadığımız bu derin krizin daha da büyümesi ve içinden çıkılamaz hale gelmesi demektir.
Bütün dertlerin çözümü diye sundukları 16 Nisan Anayasa Değişikliği Referandumu sonrasında ülkeyi bir yıl bile yönetemediler! Seçimlere bir buçuk yıl kala ilan edilen bu baskın seçim, siyasal iktidarın ülkeyi yönetmedeki başarısızlığının itirafı olduğu kadar, 16 Nisan Referandumu ile inşa edilen Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin sürdürülemezliğinin de göstergesidir.
TMMOB olarak 16 Nisan Referandumu öncesinde “Hayır” kararımızı açıklarken “Üzerinde asgari mutabakat dahi bulunmayan bu anayasa değişikliği dayatmasının, demokrasiyi ve istikrarı sağlamayacağı şimdiden görülmektedir” demiştik. Tarih bir kez daha bizleri haklı çıkardı. Anayasa değişikliği ne demokrasi getirdi, ne de istikrar. Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden birisini yaşayacağız! 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri, Anayasa Değişikliği Referandumunun ikinci ve son ayağı niteliğindedir. Tek adam rejimini durduramadığımız takdirde ülkedeki siyasal, ekonomik ve toplumsal kriz derinleşecek, ülkemizi geri dönüşü mümkün olmayan bir kâbusun içine sürükleyecektir. Bu nedenle 24 Haziran’da gerçekleştirilecek seçimler bildiğimiz anlamıyla adaylar arasında bir tercih değil, ülkemizin geleceğinin tayin edileceği bir yol ayrımıdır. TMMOB olarak bu yol ayrımında tarafımızın, cumhuriyet değerlerine ve hukukun üstünlüğüne dayalı anayasal demokrasi olduğunun bilinmesini isteriz. Ülkemizin geleceğine ve toplumun ortak değerlerine karşı sorumluluğumuz gereği tüm üyelerimizi ve halkımızı 24 Haziran seçimlerinde ülkemizin, halkımızın ve mesleğimizin geleceği için
OY KULLANMAYA, OYUMUZA SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ!
HALK EGEMENLİĞİ İÇİN OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
Çağdaş demokrasilerin temel ilkesi, egemenliğin halka ait olmasıdır. Halkın bütününe ait olan egemenlik, hiçbir kuruma ve kişiye devredilemez. Halkın kendi yaşamı ve geleceği üzerine karar verme yetkisi bizzat halk tarafından veya demokratik seçimlerle belirlenen temsilcileri aracılığıyla kullanılır. 16 Nisan 2016 tarihinde gerçekleştirilen şaibeli referandum sonucunda ülkemizde parlamenter sistem kaldırılmış, halk egemenliği anlayışı ve halkın iradesi tümüyle yok edilmiştir. 24 Haziran seçimlerinde Tek Adamın iradesine karşı halk iradesi, Tek Adam egemenliğine karşı halk egemenliği oylanacaktır. Halk egemenliği için oy kullanacağız, oyumuza sahip çıkacağız!
DEMOKRASİ İÇİN OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
Ülkemizde demokrasi, özellikle son 16 yılda, meclis çoğunluğunu elinde bulunduran partinin ülkeyi istediği şekilde yönetmesi biçiminde uygulandı. Toplumun genel çıkarını ve farklı toplum kesimlerinin taleplerini görmezden gelen bu anlayış, tek tipçi, otoriter ve baskıcı bir yönetim biçimine dönüşmüştür. İki yıldır devam eden Olağanüstü Hal (OHAL) ve on binlerce kişinin yaşamını alt üst eden Kanun Hükmünde Kararnameler bu faşizan yönetim biçiminin yansımalarıdır. Ülkemizde normalleşmenin sağlanmasının, toplumsal huzur ve barışın yeniden tesis edilmesinin yegâne yolu, insan hak ve özgürlüklerine saygılı, farklılıkları ve çeşitlilikleri yok saymayan, çoğulcu ve katılımcı bir demokrasi anlayışının inşa edilmesidir. 24 Haziran seçimlerinde baskı ve zorbalığa karşı demokrasi oylanacaktır. Demokrasi için oy kullanacağız, oyumuza sahip çıkacağız!
GÜÇLER AYRILIĞI İÇİN OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
16 Nisan Referandumu ile gerçekleştirilen Anayasa değişikliğinin en önemli sonucu, demokrasinin olmazsa olmaz unsuru olan güçler ayrılığı ilkesinin ortadan kaldırılması olmuştur. Birbirini denetleyebilmesi ve sınırlandırabilmesi için her biri bağımsız olması gereken yasama-yürütme ve yargı güçlerinin Tek Adamın kontrolüne geçmesi, bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felakettir. Anayasal bir denge-fren mekanizmasının ortadan kaldırılması, siyasal iktidarın otoriterleşmesine neden olduğu gibi, devlet kurumlarının yozlaşmasına, toplumsal bağların çözülmesine de neden olmaktadır. 24 Haziran seçimlerinde yasama-yürütme ve yargının Tek Adamın kontrolüne girmesine karşı, güçler ayrılığı oylanacaktır. Güçler ayrılığı için oy kullanacağız, oyumuza sahip çıkacağız!
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İÇİN OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
2010 yılında gerçekleştirilen Anayasa Değişikliği Referandumunda “Evet Cephesi”nin en önemli sloganlarından birisi, “üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü” biçimindeydi. Referandum sonrasında yargıda yaşanan büyük çaplı tasfiyelerin ardından, başta yüksek mahkemeler olmak üzere yargının tüm kademeleri, Gülen Cemaati ve hükümet arasında paylaşıldı. 10 11 Yargının siyasal iktidarın kontrolü altına girmesi, mahkemelerin siyasal hesaplaşma alanına dönüşmesine ve nihayetinde adaletin tamamıyla ortadan kalkmasına neden oldu. “Hak, hukuk ve adalet” talebi, günümüzün en yaygın ve ciddi toplumsal taleplerinden birisi haline gelmiştir. Siyasal iktidarın güdümündeki yargı organlarına güven kalmamıştır. Bu güveni tesis etmenin yolu, yargı bağımsızlığının sağlanması ve hukukun üstünlüğü ilkesinin koşulsuz biçimde hayata geçirilmesidir. 24 Haziran seçimlerinde siyasallaşmış ve yozlaşmış adalet anlayışına karşı hukukun üstünlüğü oylanacaktır. Hukukun üstünlüğü için oy kullanacağız, oyumuza sahip çıkacağız!
LAİKLİK İÇİN OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
Demokrasi ve özgürlüklerin korunmasının birinci şartı ve en önemli güvencesi “laikliktir”. Yıllardır izlenen gerici politika ve uygulamalarla, laiklik adım adım ortadan kaldırılmış ve içi boşaltılmıştır. Bu dönem içerisinde cemaat ve tarikat ilişkileri devlet kurumlarının her kademesinde kadrolaşmış, toplumun her kesiminde etkin hale getirilmişlerdir. Aklın, bilimin ve eleştirel düşüncenin yerini hurafeler almış, eğitim sistemi okul öncesinden yükseköğretime kadar gerici bir nitelik kazanmıştır. Devlet idaresi ve toplumsal yaşam, belirli bir dinsel inanç doğrultusunda şekillendirilmiştir. Farklı inanç kesimleri, farklı yaşam tarzları baskı altına alınarak sindirilmek istenmiştir. 24 Haziran seçimlerinde gerici-muhafazakâr politikalara karşı laiklik oylanacaktır. Laiklik için oy kullanacağız, oyumuza sahip çıkacağız!
BİR ARADA YAŞAM İÇİN OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
Türkiye toplumumun en önemli ve en uzun dönemli sorunlarından birisi Kürt Sorunu’dur. Aynı coğrafyada yaşayan iki halkın eşit ve özgür biçimde bir arada yaşama koşullarının oluşturulamamış olması, toplumsal barışın ve huzurun sağlanmasını engellemektedir. Bu ülkenin ihtiyacı, daha fazla inkâr, daha fazla şiddet, daha fazla gözyaşı değildir. Bu ülkenin ihtiyacı, silahların susturulması ve barışın sağlanmasıdır. Toplumsal barışın öncelikli koşulu, halkın yaşam tarzı, etnik kimliği, dinsel inancı ve kültürü üzerindeki baskıların kaldırılarak, herkesin eşit yurttaşlık haklarından ayrımsız biçimde faydalanmasının önünün açılmasıdır. 24 Haziran seçimlerinde ayrımcı-inkârcı düşmanlık politikalarına karşı kardeşçe bir arada yaşam oylanacaktır. Bir arada yaşam için oy kullanacağız, oyumuza sahip çıkacağız!
KAMUCULUK İÇİN OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
Siyasal iktidarların en önemli görevlerinden birisi, devlet olanaklarının ve ülkenin ortak varlıklarının nasıl ve hangi amaçlarla kullanılacağına karar vermektir. Yıllardır ülkemizi yöneten siyasi iktidar bu tercihini yerli-yabancı sermaye grupları ve hükümet yandaşı kesimlerin çıkarları doğrultusunda kullanmaktadır. Reform adı altında yapılan yasal değişikliklerle halkın temel 12 13 leri ticarileştirilmiştir. Yıllardır uygulanan neoliberal politikalar sonucunda, ülke varlıkları halkın öncelikli ihtiyaçlarını karşılamayan yatırımlarla çarçur edilirken, insani ve toplumsal değerlerin aşındırıldığı, bireysel çıkarların kamu çıkarlarının üzerinde tutulduğu bir ekonomik-sosyal yapı yaratılmıştır. 24 Haziran seçimlerinde, toplumsal yaşamı piyasa ilişkilerine göre şekillendiren politikalara karşı, paylaşımcı, dayanışmacı, eşitlikçi, toplumcu, kamucu politikalar oylanacaktır. Kamuculuk için oy kullanacağız, oyumuza sahip çıkacağız!
ÜRETEN, SANAYİLEŞEN, HAKÇA BÖLÜŞEN BİR EKONOMİ İÇİN OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
Bugün ülkemizin yaşadığı derin ekonomik krizin nedeni, AKP iktidarının on altı yıldır uyguladığı yanlış ekonomi politikalarıdır. Üretim yerine ranta, mühendislik ve teknoloji alt yapısını geliştirme yerine inşaata, istihdam yerine sıcak paraya dayalı ekonomi politikaları sonucunda halk işsizleşmiş, yoksullaşmış ve borçlanmıştır. Kamu-Özel İşbirliği adı altında yürütülen inşaat projeleriyle halkın geleceği ipotek altına alınmıştır. 16 yıl boyunca müflis tüccar mantığıyla yapılan özelleştirmeler yoluyla ülkenin en büyük ve en üretken sanayi kurum ve kuruluşları adeta yağmalanmıştır. Uluslararası sermayenin sağladığı sıcak para ve ülke ekonomimizin temel dinamiklerini oluşturan devasa sanayi kuruluşlarımızın satılmasıyla elde edilen gelirlerle döndürülen ekonomi çarkı artık durmuştur. Halkın yaşamına yansımayan ve hiçbir istihdam yaratmayan büyüme masalının inandırıcılığı kalmamıştır. Bu çarpık ekonomik yapı, iktidar yandaşlarının ve sermaye kesimlerinin kasalarını doldururken, halka emek sömürüsü, iş cinayetleri, gelir adaletsizliği ve insafsız vergi politikaları olarak yansımıştır. 24 Haziran seçimlerinde rant ekonomisine karşı üreten, sanayileşen, hakça bölüşen ekonomi oylanacaktır. Üreten, sanayileşen, hakça bölüşen bir ekonomi için oy kullanacağız, oyumuza sahip çıkacağız!
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ İÇİN OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
AKP iktidarının gerici, baskıcı, otoriter yönetim anlayışından en fazla zarar gören toplum kesimlerinin başında kadınlar gelmektedir. Bu dönemde yapılan yasal düzenlemeler, hayata geçirilen uygulamalar ve topluma dayatılan yaşam tarzı, kadınların hayatını kâbusa çevirmiştir. Türkiye tarihinde kadına yönelik şiddetin bu kadar yaygınlaştığı, bu kadar alenileştiği ve bu kadar cezasız kaldığı başka bir dönem olmamıştır. Devlet kurumlarına ve gündelik yaşama empoze edilmek istenen muhafazakâr ve gerici anlayış, kadınların toplumsal hayata katılımını sınırlandırarak eve ve erkeğe mahkûm etmektedir. Bu dönem boyunca çıkarılan her yasa, hazırlanan her yönetmelik, uygulanan her politika, kadınların toplumsal yaşamdan, iş hayatından, ekonomiden, üretimden dışlanmasını hedeflemiştir. 24 Haziran seçimlerinde şiddet, yok sayma ve değersizleştirme uygulamalarına karşı kadınların eşitliği ve özgürlüğü oylanacaktır. Kadınların eşitliği ve özgürlüğü için oy kullanacağız, oyumuza sahip çıkacağız!
BAĞIMSIZLIK VE BARIŞ İÇİN OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
Tüm konularda olduğu gibi dış politika konusunda da siyasi iktidarın vaat ettikleri ile yaşadıklarımız arasında derin bir uçurum bulunmaktadır. “Komşularla sıfır sorun” vaadiyle çıkılan yolun sonunda, kavgalı olunmayan tek bir komşu ülke dahi kalmamıştır. Bölgesel güç olma hevesiyle emperyalist odaklarla yapılan işbirlikleri, Türkiye’yi istikrarsız, güvenilmez ve dostanelikten uzak bir ülke haline getirmiştir. Gencecik çocuklarımızın hayatları pahasına gerçekleştirilen sınır ötesi operasyonlar, iç ve dış politika malzemesi haline getirilmiştir. “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sloganına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır ve bunun tek yolu, emperyalistlerin küresel ve bölgesel güç savaşlarının parçası olmaktan çıkarak bağımsız ve barışçıl bir dış politika izlemektir. 24 Haziran seçimlerinde emperyalist bağımlılık ilişkilerinin savaş cephelerine karşı dış politikada bağımsızlık ve barış oylanacaktır. Emperyalizme karşı bağımsızlığımız ve komşularımızla barış içinde yaşamak için oy kullanacağız, oyumuza sahip çıkacağız!
KENTLERİMİZİ, DOĞAMIZ VE TARİHİMİZ İÇİN OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
Kendisini “muhafazakâr” olarak tanımlayan siyasal iktidar odakları, söz konusu kentsel doku, doğal çevre ve tarihi eserler olduğunda korumacılıktan çok uzak, tümüyle yıkıcı bir karaktere bürünmektedir. Bu kesimler ortak kentsel mekanlarımızı, doğal varlıklarımızı, tabiat güzelliklerimizi ve tarihsel mirasımızı korunması gereken varlıklar olarak değil, rant sağlayıcı gayrimenkuller olarak görmektedir. Son 16 yıl boyunca, parklarımız, derelerimiz, yaylalarımız, ormanlarımız, mesire yerlerimiz, yeşil alanlarımız haraç mezat satılmış, coğrafyamıza telafisi imkânsız zararlar verilmiştir. İmar planları, sanayi alanları, kentsel dönüşüm politikaları, insan hayatını ve doğal çevreyi merkezine alarak değil, rant esasına göre tasarlanmıştır. 24 Haziran seçimlerinde kentlerimizin, doğal çevremizin ve tarihsel mirasımızın yok edilmesine karşı doğamızı ve tarihimizi savunmak oylanacaktır. Kentlerimizi, doğamızı ve tarihimizi savunmak için oy kullanacağız, oyumuza sahip çıkacağız! BİLİMSEL, DEMOKRATİK VE LAİK EĞİTİM İÇİN OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ! Eğitim, bir ülkenin geleceğinin şekillendirilmesinde en önemli konulardan birisidir. Son 16 yılda en fazla değişiklik eğitim alanında yapılmıştır. Bu değişikliklerin amacı, düşünen, araştıran, sorgulayan, fikir üreten, hesap soran bir toplum yerine, dinsel dogmatizmi esas alan muhafazakâr bir toplum inşa etme çabalarıdır. Sınav sisteminden eğitim planlamasına, müfredattan kıyafete kadar eğitimin her alanında yapılan değişiklikler sonucunda eğitimde karanlık bir tablo ortaya çıkmıştır. Sosyal devlet anlayışının gerilemesi, eğitimin ticarileşmesi ve cemaatlerin eğitime müdahalesi, ülkemizin geleceğini tehdit etmektedir. Bilim, akıl ve eleştirel düşüncenin eğitim alanından dışlanması, genç nesilleri dinsel dogma ve hurafelerin çağdışı anlayışıyla baş başa bırakmıştır. 24 Haziran seçimlerinde tarikatların kontrolünde, hurafelerle dolu, kindar ve biatçı eğitim anlayışına karşı bilimsel, demokratik ve laik eğitim oylanacaktır. Bilimsel, demokratik ve laik eğitim için oy kullanacağız, oyumuza sahip çıkacağız! 16 17 MESLEKİ HAKLARIMIZ VE MESLEK ONURUMUZ İÇİN OY KULLANACAĞIZ, OYUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ! Bizler, mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları olarak, toplumun gündelik yaşamında ihtiyacı olan her şeyin üretilmesine yaratıcı bilgimizi ve emeğimizi koyan meslek gruplarıyız. Enerjiden haberleşmeye, fabrikalardan barajlara, madenlerden ormanlara kadar bilimin ve tekniğin kullanıldığı her alanda alın terimiz bulunmaktadır. Gündelik hayatı yeniden yaratan ve geleceği inşa eden meslek alanlarımızı savunmak, hayatı ve geleceği savunmak demektir. Piyasacı, dinci, baskıcı, diktacı, özelleştirmeci uygulamalar meslek alanlarımızı, özlük haklarımızı, müelliflik yetilerimizi ve örgütlü yapılarımızı da hedef almaktadır. Yıllardır sistematik olarak uygulanan politikalar ve ekonomik tercihler nedeniyle mesleki faaliyetlerimiz değersizleştirilmekte, yeni mezun olan meslektaşlarımız işsizlik sorunuyla karşı karşıya bırakılmaktadır. TMMOB olarak bizim sorumluluğumuz mesleğimizi, meslektaşlarımızı ve ülkemizin çıkarlarını korumaktır. Bu sorumluluk ve bilinçle yürüttüğümüz faaliyetler nedeniyle Birliğimiz hedef alınmaktadır. 24 Haziran seçimlerinde meslek alanlarımızı ve faaliyetlerimizi değersizleştirmek isteyen anlayışa karşı meslek haklarımız ve onurumuz oylanacaktır. Mesleki haklarımız ve meslek onurumuz için oy kullanacağız, oyumuza sahip çıkacağız!