Ne yetkililer gelip gördü ya da görmeden “yaparız ederiz” de dedi ama… İşte o kadar! Sözler uçup gidiyor. Ya icraat? Ayinesi iştir kişinin söze bakılmaz diye niye demişler. Lafazanlıkla iş bitirdiğini iddia edip kamuoyunu yanıltanların sonrasında izi de kalmıyor kendileri de. O gider adı kalır, bu gider adı kalmaz! Bu sözleri durduk yerde niye yazdım. Tribünlere oynama alışkanlığı ile insanların toplumsal beklentileri ile lastik gibi oynayıp gidenleri çok gördüm de. İşte ondan!

Örneğin Kandilli’deki varagel. O geldi bu geldi şu geldi. Konuştular. O iş tamam da dediler. Ama ya sonuç? Hepsi “hikaye” desem saygısızlık etmiş mi olurum şimdi?

Saygısızlık konuyu fikri takibe almak değil. Saygısızlık doğru konuşmamak ve görev ve sorumluluklarını gaz ve saz verip yerine getirmemek değil mi?

İşte bir örnek de Kdz. Ereğli’nin Balı Mahallesi’ndeki Roma döneminden kalma su kemerleri. Bu su kemerleri “Ben yıkılıyorum. Ereğli’nin tarihine sahip çıkmayanlara selamım var” der gibi çığlıklar atıyor. Ha yıkıldı ha yıkılacak durumdaki bu tarihe sahip çıkması gerekenler kim ve nerede? Balı Mahallesi Muhtarı Hüseyin Yılmaz’ın önceki kaymakam zamanında sitemlerini dile getiren haberimizden sonra yediği fırçayı bize anlatırken sesi titriyordu. Kaymakam bey öyle bir fırça sallamış ki, muhtarın feleğini şaşırmış. Yazılanların eksiği var ve fazlası yok iken bile fırça yiyen bir muhtarın şimdi tek umudu Belediye Başkanı Halil Posbıyık. 29 Kasım Pazar günü bir grup arkadaş ile birlikte gittiğimiz su kemerleri yolunda tekrar sordum muhtar Hüseyin Yılmaz’a “ne oldu bi işler?” diye. “Aman aman” dedi. “Biliyorsun önceki kaymakamdan yediğim fırçayı. Yeni bir fırça daha yemeyeyim. İnşallah Belediye Başkanı söz verdi. Sahip çıkacak su kemerlerine” dedi.

İşte bu sevgili okurlar. Kdz. Ereğli’nin tarihine sahip çıkma konusunda, muhtarların haklı talepleri bile ses getireceği anda atılan fırçalar ile sessizliğe itiliyorsa, artık gerisini siz düşünün. Orada, Balı Mahallesi’nde, Roma döneminden kalma su kemerleri yıkılacak. Belki de (Allah korusun) o anda orayı gezmeyle gelenlerin birine veya birilerine… Peki bu durumda suçlu kim olacak?

Haber: Eyüp Bektaş