ADD Kdz. Ereğli Şube Başkanı E. Semih özkök basında sansürün kaldırılışı ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, baskıcı anlayış silinmediği sürece sansürsüz basından söz edilemeyeceğine dikkat çekti.

 

GERÇEK ÖZGÜRLÜK: Asıl olan ;yaşam ve ekmek kaygısı duymayan , sosyal güvenlikleri tam ve yasa karşısında güvencede olan basın emekçiliği ve patron özgürlüğü ile sağlanan bir gerçek sansürsüz basındır.

Bunların sağlanmadığı ortamda yaşayan basın, dördüncü kuvvet olma görevini sadece namlusu istenen yöne çevrilen bir ateşli silah olarak yürütebilecektir. Ve tetiğin üzerinde duran parmağın kölesi durumunda kalacaktır.

 

 

Türk basınında sansürün bundan 102 yıl önce 1908 yılında 24 Temmuz’da yani ikinci  meşrutiyetin ilanı ile birlikte kaldırıldığını, ve o yıllardan bu yana kutlama mesajları ile konuyu hatırladığımıza dikkat çeken ADD Kdz. Ereğli Şube Başkanı E. Semih özkök “Cumhuriyet döneminde son yıllarda yaşadıklarımız ise tam içler acısı” dedi.

 

Özkök,  Devlet eliyle kaldırılan sansür,  bu kez bireyler eliyle yönlendirilmiş sansür haline gelmiş , patron gazeteciliği aracılığı ile 102 yıl öncesinden daha sert ve daha yakıcı bir  kılığa bürünmüştür” ifadesiyle Türk basınının içinde bulunduğu durumu kaydederken,  “Ülkemizde son 10 yılda  ulusal basında gözlemlediğimiz, patronların siyasi egemenler tarafından tehdit edilerek yönlendirilmesi ile, çalışanlarına ve köşe yazarlarına kadar ekmek kavgası noktasına taşınan bu baskıcı anlayış sadece Türkiyemizde değil dünya üzerinden silinemedikçe sansürsüz basından söz etmek mümkün olamayacaktır” sözleriyle açıklamasını sürdürdü.

 

Emin Semih Özkök, gerçekleri vurgulayan açıklamasında şöyle dedi:

 

“Örneklemek gerekirse, susturulamadığı için işinden olan Emin Çölaşan’dan, susturulamayıp işinden de attırılamayan Mustafa Balbay’ın başına gelenlere bakmak yeterli olacaktır.

Sansür hem bilgi eksikliğine, hem de bilgi kirliliğine yol açan büyük ve sinsi bir düşmandır.

 

Dördüncü kuvvet olarak anılan basında sansürün varolması , Magnacarta’dan , Fransız İhtilalinden ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden güç alan bireysel ve giderek ulusal özgürlüklerinde önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır.

Asıl olan ;yaşam ve ekmek kaygısı duymayan , sosyal güvenlikleri tam ve yasa karşısında güvencede olan basın emekçiliği ve patron özgürlüğü ile sağlanan bir gerçek sansürsüz basındır.

Bunların sağlanmadığı ortamda yaşayan basın, dördüncü kuvvet olma görevini sadece namlusu istenen yöne çevrilen bir ateşli silah olarak yürütebilecektir. Ve tetiğin üzerinde duran parmağın kölesi durumunda kalacaktır.

 

Devlet eliyle kaldırılmış gibi görünen sansürün , basın emekçilerinin çelik iradeleri ile direnerek , tümden yok edileceği güzel günler görmek dileğiyle , tüm basın emekçilerinin bu özel gününü kutluyorum.”