*TTK Genel Müdür Yardımcılığına atanan şahsın Karadon'da başarısız olduğunu ve 30 maden işçisinin ölümüyle ilgili grizu patlaması olayında yargılandığını belirten ve TKP'li Sami Baykut, cezalandırılması gerekirken ödüllendiriliyor dedi.

 

*Üretenin sözlerine kulaklarını tıkayanlar, gerçeklere gözlerini kapayarak ülkeyi zarara sokanlar 1990'lı yıllarda aynı hatalı çıkışı yapanlar başına gelenleri ve ''Büyük Madenci Yürüyüşü''nü anımsasınlar.

 

 

Türkiye Komünist Partisi Zonguldak İl Komitesi adına yazılı bir açıklama yapan Sami Baykut İşçi Bürosu ortak olarak yaptıkları haftalık olağan değerlendirme toplantısında alınan kararları açıkladı.

Baykut, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdür Yardımcılığına, TTK Karadon Müessese Müdürü İsmail Güner'in atanmasını eleştirirken 'AKP'nin performanstan ne anladığının kesin kanıtlarından biri daha işte. Başında bulunduğum kamu kurumunun zarara uğrat, kötü yönet, üretimi düşür ki satışı-pazarlaması, para babalarına peşkeş çekilmesi kolaylaşsın; sen de payına düşeni al' dedi.

 

'17 Mayıs 2010'daki grizu faciasında can veren 30 maden işçisinin ölümünde kusurlu ve sorumlu bulundukları bilirkişi raporlarıyla sabit olan ve bilinçli taksirle ölüme neden olma suçlamasıyla yargılanan ekibin başı bu zat' olarak eleştirdiği İsmail Güner'in davasının da sürkdüğünü belirten Sami Baykut açıklamasına şöyle devam etti:

 

KÖMÜR ALAMAYAN MADENCİ

'Sadece AKP iktidarında olabilecek, görmeye alıştığımız (!) bir uygulama ile cezalandırılması gerekirken ödüllendiriliyor. Üretim yapamaz duruma zorlanan maden işçisi için performansa dayalı ücret uygulamaya çalışanların iş huzurunu bozmaya, iş güvenliğini düşürmeye neden çalıştıkları da bir anlamda ortaya çıkmış oldu böylece. Kömürü üretenin evinde yakacak kömürünün olmadığı, toplu sözleşme hakkı olan kömürü alamayan işçi yaratabilecek kadar becerikli (!) bir yönetimden bahsediyoruz. En çok işçi sayısına sahip olan bir bölgenin üretimde alt sıralara düşürülmesini sağlamayı başaran bir yönetimden ve yönetimin başının nasıl ödüllendirildiğinden.

 

PAZARLAMA-PEŞKEŞ

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ''TTK'yı kapatmayı düşünüyor musunuz?'' şeklindeki, gazeteci İlknur Çıtlık'ın sorusuna ''Şu an kapatmayı düşünmüyoruz.'' Yanıtını veriyor. Demek ki TTK'yı istedikleri seviyeye çekememişler (küçültememişler diye de okuyabilirsiniz), para babalarına peşkeş çekilebilecek- yem edilebilecek seviyeye gelmesi için biraz daha zamana ihtiyaçları var anlaşılan. Kapatma sözcüğünün AKP sözlüğünde satış-pazarlama-peşkeş çekme anlamına geldiğini bugüne değin yaptığı uygulamalardan biliyor bu halk. TTK'nın uzmanlık konusu ve de asli işleri olan hazırlık ve kömür yıkama işlerini hizmet alımı yoluyla özel sektöre yaptırmalarının altında yatan gerçek de bu zaten. Karadon'da 30 cana mal olan iş cinayetinin gerisindeki gerçek de. Nasıl olsa, işine gelmeyen her şeyi, sebep oldukları her türlü olumsuzluğu ''kader''e bağlayabilen bir Başbakan'ı var bu ülkenin ve de Türkiye halklarının unutkanlığına hesap sormayacağına inancı sarsılmaz bir hükümetimiz. Bakan Yıldız oldukça önemli (!) incelemelerde ve görüşmelerde bulunmuş ki , aylarca atama yapılmayan TTK Genel Müdür Yardımcılığı koltuğu, ziyaretinden çok kısa bir süre sonra İsmail Güner'le dolduruluyor. Eh, başkası da bu iktidardan beklenemezdi doğrusu. 2010 grizu faciasından aylar sonra yeraltında çıkarılmayı bekleyen 2 maden işçisinin cenazesi varken utanmadan yılbaşı kutlamasına gelebilen bir bakan. Madencilerin yatmadığını Gelik İşletmesine ait 75. Yıl Cumhuriyet Kuyusu'nda maden işçileriyle yılbaşını geçirdiğinde anlayan bir bakan. Ölümlerinden sorumlu oldukları maden işçilerinin örgütü GMİS yönetimince (eski) sendika kapısında çiçeklerle karşılanmasıyla şişinen bir bakan. Bu kadar deneyimden sonra İsmail Güner'in atanmasına da ses çıkarılmayacağını etkili ve yetkili makamlara iletmiştir mutlaka.

 

KARADON GERİLEDİ

Geçtiğimiz günlerde Gelik ve Karadon'da GMİS Şube yöneticileri tarafından maden işçilerine okunan bildiri sayın bakanın eline geçti mi; ya da kulağına çalındı mı bilmiyoruz. Gerçekte neler olduğunun anlaşılması bakımından bildiriden birkaç alıntı yapılması kaçınılmaz. ''(…) Karadon Müessese'mizde ciddi sorunlar var. Karadon Müessesinde bir sorun varsa, Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda sorun var demektir. (…) Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun toplam üretiminin yarısını üreten Karadon Müessesesi bugün ikinci, üçüncü sıraya geriledi. (…) Bugünkü ortalama kömür fiyatlarıyla sadece Karadon Müessesesi'nden çıkartılmayan kömürün tutarı yeni parayla 14 milyon, eski parayla 14 trilyon lirayı buluyor. (…) Bazıları Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun üretimini arttırmasını ve zarardan kurtulmasını istemiyor. Biz çalışmak ve üretmek istiyoruz. Çalışmayan arkadaşlarımıza ceza kesiliyor. Ama çalıştırmayan işverenin yan gelip yatmasını herkes seyrediyor. (…) Burada sizin ve basının huzurunda suç duyurusunda bulunuyoruz. Biz, Gelik ve Karadon işçisi olarak kömür üretmek istiyoruz. Ama Karadon Lavuarı'ndaki arıza nedeniyle uzun zamandır düzenli üretim yapamıyoruz. Yeraltında vagonlar, silolar dolu. Lavuar çalışmadığı için bize ürettirmiyorlar. Bu özel sektör lavuarına çalışır iznini kim verdiyse, bu lavuar yeterince denetlenmeden kendi lavuarımızı kim devre dışı bıraktıysa ve kimler uzun zamandır bu sorunu çözmeyip Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun üretiminin düşmesine ve zarar etmesine neden oluyorsa, hemen tespit edilmeli ve bu zarar kendilerinden tahsil edilmelidir.''

 

OLUMSUZLUĞUN TAKİPÇİSİYİZ

Üretenin sözlerine kulaklarını tıkayanlar, gerçeklere gözlerini kapayarak ülkeyi zarara sokanlar 1990'lı yıllarda aynı hatalı çıkışı yapanlar başına gelenleri ve ''Büyük Madenci Yürüyüşü''nü anımsasınlar bir. Unutmasınlar ki Zonguldak maden işçisi hak edenlere, hak ettiklerini verme deneyimine sahiptir ve Zonguldak halkı da maden işçisinin yanında olduğunu bir kez daha gösterecektir. GMİS yönetimi doksanlı yıllarda TTK'nın bazı müesseselerinin kapatılması yönünde kararlar çıkartıldığı zaman TTK'nın yaşamsı için verilen mücadeleleri örnek alarak aynı kararlılık ve aynı güçle mücadele verecekleri sözlerinin arkasında durarak özeleştirmeler dahil havzada yaşanan ve yaşanacak olan her türlü olumsuzluğun takipçisi olmalı, anında müdahale etmelidir. Türkiye Komünist Partisi her zaman emeğin-emekçinin yanında ve destekçisi olacaktır.