BİLDİRGEDEN:

TTK’nın kömür üretiminden kaynaklanan zararı Japonya örneğine benzer şekilde elektrik ve çelik satışı üzerinden subvanse edilmeli, ithal kömüre getirilecek kota ile yerli kömürler teşvik edilmelidir.

 

Doğal gaz ve ithal kömürde giderek artan dışa bağımlılığı önlemenin tek yolu, enerjide yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanımının artırılmasıdır.

 

 

 

 

TMMOB Maden Mühendisleri Odası  Zonguldak Şubesi Yönetim Kurulu 11-13 Nisan 2018 tarihinde Zonguldak’ta yapılan “Türkiye 21. Uluslararası Kömür Kongresi Sonuç Bildirgesini” açıkladı.

 

340 delegenin katıldığı kongreyi değerlendiren Maden Mühendisleri Odası  Zonguldak Şubesi,  Kongre süresince Kongre Sergi Salonunda açık tutulan “Maden Makinaları ve Donanımı Sergisine” kamu ve özel sektörden 15 madencilik kuruluşunun katıldığını ve  serginin  çok sayıda ziyaretçi tarafından ilgiyle izlendiğine de vurgu yaptı. .

 

Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi’nin 1978 yılında, ulusal ölçekte başlattığı Türkiye 1. Kömür Kongresinın ilerleyen yıllarda uluslararası organizasyona dönüştüğünü ve  40 yıl öncesinden bu güne kadar 21 kömür kongresinin kesintisiz olarak, iki yılda bir, olağanüstü dönemlerde bile bilim ve tekniğin ışığında yapılmış olmasının haklı gururunu yaşadığına dikkat çekilen kongrenin sonuç bildirgesinde, “Kongrenin temel amacı; kömür sektöründe ulaşılan güncel teknolojik ve bilimsel gelişmeleri yakından tanımak, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla sektörün dar boğazlarına değinmek ve bunlara ilişkin çözüm önerilerini masaya yatırmaktır. Ayrıca ülkemiz kömür madenciliğinin bilimsel yöntemlerle gelişmesine ve uygulanmasına katkı koymak, işçi sağlığı-iş güvenliği ve üretim dengesinin sağlıklı işleyişinin yanı sıra öz kaynaklardan ülke ekonomisine katkı sağlanmasının yollarını aramaktır.” Denildi.

Bildiriler ile görüş ve önerilerin de yer aldığı açıklama şöyle:


ÖNE ÇIKAN KONULAR

Kongrede; “Kömür Madenciliğinin Bilim ve Teknolojisi” ile “Kömür Madenciliğinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” ve “Kömür Madenciliğinde Ekonomi Politikaları ve Sosyal Sorunlar” ana konuları işlenmiştir. Ülkemiz enerji gereksinimi ve özellikle arz güvenliğine ilişkin mevcut sorunlar ile başta kömür olmak üzere, enerji gereksiniminin ulusal kaynaklarımızdan karşılanması önceliğine yapılan vurgular 21. Kömür Kongresi’nde öne çıkan konular olmuştur.

Bu amaçla kongrede, akademisyenlerimiz ve meslektaşlarımız tarafından üretilen çalışmaların en geniş kesimlerce paylaşılmasını ve tartışılmasını amaçlayan önemli bir platform oluşturulmaya çalışılmıştır.

Kongre; sektörde çalışanları, malzeme ve hizmet üretenleri, ar-ge çalışanlarını, denetim sürecinde yer alanlar ile mevzuat yapıcıları bir araya getirerek tarafların deneyimlerini, bilgi birikimlerini, yeni düzenlemeleri, ürünleri, sorunları ve çözümleri paylaşmalarını hedeflemiştir.


MADENCİ ANITI ÖNÜNDE EYLEM

Kongrenin ikinci günü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın “bu yıl içinde en az beş kömür sahasının ruhsat devri yöntemiyle özelleştirileceği”ne ilişkin basına yansıyan haber üzerine saat 18.00’de katılımcılarla birlikte kongre salonundan Zonguldak Madenci Anıtı’na gelinmiş ve kitlesel basın açıklaması yapılmıştır. Açıklamada; Bakanlığın uzun süredir, madenciliğin gerektirdiği bilimsellikten, teknikten ve uzmanlıktan uzak, kamu işleyişine aykırı siyasi ve ekonomik ilişkiler içerisinde olduğu vurgulanmış ve telafisi imkânsız ekonomik ve sosyal sorunlar doğuracak özelleştirme uygulamalarından vazgeçmesi talep edilmiştir.

7 Teknik oturumda; kongrenin ana temalarının ayrıntılı olarak işlenebilmesi amaçlanarak “Maden Mevzuatındaki Son Değişiklikler” ile “Zonguldak Havzası Kömür Madenciliği Potansiyeli” adlı çağrılı bildiriler olmak üzere, bilimsel kurul tarafından seçilen ve bildiriler kitabında yayımlanan 46 bildiri sunulmuştur.

21. Uluslararası Kömür Kongresi, Teknik oturumların yanı sıra Gökgöl Mağarası, Zonguldak Maden Müzesi ve “Emeğin Mirası” adlı karma sergiden oluşan kent gezileri ile de zenginleştirilmiştir.

Kongrede; “21. yüzyılın ilk on yılık bölümünde enerji yarışını kazanan kömür” gerçeğinden yola çıkarak, kömür ve enerji ilişkisinin dünyada ve yurdumuzdaki durumu ayrıntılı olarak irdelenmiştir. Küresel ve bölgesel gelişmelerin enerji politikalarına etkileri, konusunda uzman katılımcılarla tartışılmıştır.

 


SUNULAN BİLDİRİLER VE YAPILAN TARTIŞMALARDAKİ KONULAR

·         Madenciliğin uzun erimli bir sektör olduğu, günü birlik karar ve uygulamalarla, yönetilemeyeceği belirtilmiştir. Ülkemizde birileri tarafından “yerli ve milli madencilik politikası”, “yerli ve milli enerji politikası” olduğu iddia edilse de, dünden bugüne bakıldığında “yerli ve milli” özelliğe sahip köklü bir madencilik politikası olmadığının görüldüğü vurgulanmıştır.

·         Özelleştirmelerin çare olmadığı bir kez daha dile getirilmiştir.

·         Uygulanan 15 yıllık politikaların sonucunda 2017 yılı sonu itibariyle TTK’nın yıllık tüvenan kömür üretiminin, üretimin artırılacağı vaatlerine rağmen, %50’den fazla azalarak 1,2 milyon ton’a gerilediği, aynı süreçte işçi sayısının da yarı yarıya azaldığı vurgulanmıştır. TTK büyüyeceği yerde bilinçli bir politikayla küçültülmüştür.

·         TTK’da mekanizasyona yönelik çalışmaların sürdürülmesi ile birlikte üretime yönelik istihdamın önündeki engellerin kaldırılması dile getirilmiştir.

·         Diğer taraftan kendi sahasını özel sektöre rödevansa veren, buradan çıkarılan kömürü satın alan ve bu kömürleri santrale satan TKİ’nin ise bu işten zarar ediyor olmasının nedenleri sorgulanmıştır.

TTK ve TKİ’nin ülkemiz kömür madenciliğinin eski günlerindeki gibi iki güzide kuruluş haline getirilmesi, bölünüp, parçalanıp özelleştirilmemesi, bu kurumların siyasilerin değil bilim insanlarının ve çalışanlarının himayesinde, liyakate uygun şekilde yönetilmesi gerektiği bir kez daha hatırlatılmıştır.

Enerjide dışa bağımlılığımızın giderek arttığı bir dönemde yapılan “Türkiye 21. Uluslararası Kömür Kongresinin ülke gündeminin önemli konusunu oluşturan "Enerji ve Kömür" üzerindeki

 


GÖRÜŞ VE ÖNERİLER:

·         Ülkemizin enerjide, artan dışa bağımlılığı azaltılmalıdır.

·         Karbondioksit salınımını azaltan, temiz kömür teknolojilerine dayalı ve çevreye duyarlı santraller arz güvenliği açısından hayata geçirilmeli, yerli linyit kaynaklarımız da bu şekilde değerlendirilmelidir.

·         Özellikle taş kömürü bir ham madde kaynağı olarak görülmeli, kömür kimyası ve gazlaştırma konularına daha fazla önem verilmelidir.

·         Kömür arama ve rezerv çalışmalarının uluslararası raporlama sistemleriyle raporlanması konusunda atılan adımlara ivme kazandırılmalıdır.

·         Ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak için yerli kaynağımız olan kömürün ve özellikle linyitin payı uzun vadeli planlamayla artırılmalıdır.

·         Doğal gaz ve ithal kömürde giderek artan dışa bağımlılığı önlemenin tek yolu, enerjide yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanımının artırılmasıdır.

·         Ulusal madencilik politikaları merkezi ve kamusal bir planlamayla belirlenmeli, ülkenin enerji potansiyeli net bir biçimde ortaya konmalı ve bu potansiyelin kullanılmasına yönelik yol haritaları çıkarılarak gerekli hukuki, teknolojik ve finansal düzenlemeler kamu eliyle yapılmalıdır.

·         Kömür–çelik ilişkisi ithal kömür ve ithal hurdaya dayalı olmaktan kurtarılmalıdır. Demir–çelikte gelişme entegre fabrikalarla sağlanmalıdır. Metalürjik kömür ithalatı ve teminde giderek artacak olan güçlükler dikkate alındığında, taşkömüründe üretim politikası, termik santral yakıtı olarak değil, demir–çelik sektörüne yönelik planlanmalıdır.

·         TTK işletmelerinin taşkömürü havzasında “lider” ve “önder” işletmeler olarak faaliyetini sürdürmesi, ekonomik ve sosyal açıdan olduğu kadar işçi sağlığı ve güvenliği açısından da yaşamsaldır. Bu nedenle TTK hedefini, ciddi bir havza planlamasıyla belirlemelidir. Buna bağlı olarak, Maden Makinaları Fabrikasına gerekli özeni göstererek yatırım yapılmasının sadece Havza’ya değil genel olarak ülke madenciliğine büyük yararı olacaktır.

·         TTK’nın kömür üretiminden kaynaklanan zararı Japonya örneğine benzer şekilde elektrik ve çelik satışı üzerinden subvanse edilmeli, ithal kömüre getirilecek kota ile yerli kömürler teşvik edilmelidir.

·         Hepsinden önemlisi Zonguldak Kömür Havzasının, varlığını borçlu olduğu maden şehitleri asla unutulmamalı, maden şehitlerimizin ardında bıraktığı çocuklarının eğitim ve istihdamı sağlanmalıdır.