TÜRÇEP, Ankara'da yaptığı toplantıda geçtiğimiz günlerde Zonguldak'ta yaşanan sel felaketini gündeme getirerek, "Kamuoyuna aktarıldığının aksine 'doğal olmayan' sel felaketleriyle, Karadeniz sahiline ve doğasına onarılmaz zarar veren sahil yolu bir kez daha Karadeniz insanının felaketi olmuştur. Nisan 2007'de başbakan Tayyip Erdoğan tarafından açılan sahil yolu konusunda birçok uzman gelecekte  yaşanacakları dile getirmişlerdi" denildi.

Kısa adı TÜRÇEP olan Türkiye Çevre Platformu Ankara toplantısı sonuç bildirgesi açıklandı.
TÜRÇEP, Zonguldak, Sinop, Amasra, Bartın, Kocaeli, Kastamonu il temsilcilerinin oluşturduğu BAKÇEP adı altında Batı Karadeniz Çevre Platformunun oluşturulmasından sonra tüm Türkiye'deki temsilciliklerin birleşiminden oluşmuştu.
Her platformdan üyelerin katıldığı toplantılarda öncelikle bölgesel çevre sorunları ve ülke sorunları gündemi oluştururken, toplantılar Ankara'da gerçekleşiyor.
25-26 Temmuz 2009 tarihinde gerçekleştirilen TÜRÇEP toplantısına katılan Kdz. Ereğli TÜRÇEP Temsilciler Meclis Üyesi Nilgün Durak, görüşülen ilk gündem maddesinin doğal olmayan sel felaketi olduğunu belirtti.
Kdz. Ereğli TÜRÇEP Temsilciler Meclis Üyesi Nilgün Durak, yapılan toplantıyı değerlendiren açıklamasında gündem maddelerini şu şekilde sıraladı:"Batı Karadeniz, Marmara, İç Anadolu ve Doğu Akdeniz Çevre Platformu temsilcilerinin katıldığı toplantıda çevre sorunlarına ilişkin olarak gündemde olan konular görüşüldü ve aşağıdaki konularla ilgili olarak TÜRÇEP görüşlerinin kamuoyunun bilgisine iletilmesi kararlaştırıldı:
1.Geçtiğimiz günlerde önce Artvin, Ordu, Zonguldak ve daha sonra da Giresun'da yaşanan, kamuoyuna aktarıldığının aksine 'doğal olmayan' sel felaketleriyle, Karadeniz sahiline ve doğasına onarılmaz zarar veren sahil yolu bir kez daha Karadeniz insanının felaketi olmuştur. Nisan 2007'de başbakan Tayyip Erdoğan tarafından açılan sahil yolu konusunda birçok uzman gelecekte  yaşanacakları dile getirmişlerdi.  Yaklaşık 4.2 milyar dolara mal olan 542 kilometrelik Karadeniz sahil yolu inşaatındaki yanlışlara karşı 1998'den beri direnen ve hukuk savaşı veren Avukat Cihan Eren, 18 Nisan 2005'te konuyla ilgili açtığı davalar için yapılacak keşiften iki gün önce bir silahlı saldırıda ağır yaralanmış ve 22 Temmuz 2005'te yaşamını kaybetmişti. Haklılığı acı bir şekilde kanıtlanmış olan doğa savaşçısı Av. Cihan Eren'i yaşanan felaketler nedeniyle bir kez daha saygıyla anıyoruz.
2.TBMM 'ne sunularak yasalaştırılması planlanan Gıda Güvenliği Yasa Taslağı'nda Genetiği Değiştirilmiş ürünlerin ve tohumların ithalinin, üretiminin, tüketiminin serbest bırakılması öngörülmektedir. Tüketilmesi durumunda insan ve çevre sağlığını olumsuz etkileyeceği bilim insanlarınca kabul edilmiş olan GDO' lu ürünlerin ülkemize serbestçe ve kontrolsüz girişinin gelecekte ne tür sağlık ve çevre sorunlarına yol açacağı bilinmemektedir. Bu nedenle yasa tasarısına karşı çıkmanın ve konuya ilişkin halkımızı bilgilendirmenin çevre korumacılar olarak sorumluluğumuz olduğunun bilincindeyiz. Bu bilinçle Türkiye Çevre Platformu olarak bu alanda yıllardır mücadele eden 'GDO' ya Hayır Platformu' nun desteklenmesi kararı alınmıştır. Bu bağlamda TÜRÇEP GDO' ya Hayır Platformu'nun düzenlemiş olduğu imza kampanyasına katkı koymayı ve 19 Eylül 2009 tarihinde Ankara'da yapılacak GDO karşıtı mitinge katılma kararı almıştır.
3.Son aylarda bazı Yerel Yönetimlerin 'Çöp Fabrikası' adı altında katı atık ve tehlikeli atık yakma tesisleri ihale ettikleri duyumlarımız arasındadır. Katı atıkların geri kazanılması ve yok edilmesi için yaygın olarak kullanılan yöntemler; Kompostlaştırma, Yakma, Düzenli Depolama ve Geri Kazanma şeklindedir. Bunlardan yakma işlemi katı atıkların özel fırınlarda yakılması işlemidir. Yakma işlemi sonucu oluşan Dioxin, Furan vb. gazlar insan sağlığı açısından zehirli gazlar olup havayı kirletirler ve halk sağlığına zarar verirler.. Bu nedenle yakarak yok etme işlemi sakıncalıdır ve kullanılmamalıdır. Yerel Yönetim Başkanlarımızın bu tür teknolojileri tercih etmemeleri gerekmektedir. 
4.TÜRÇEP kent yönetiminin ana unsuru yerel yönetim yapılanmaları ile ilişkilerini KENT KONSEYLERİ düzleminde  sürdürmeyi öncelikli olarak benimser. TÜRÇEP'in yerel bileşenlerine çalışma alanlarındaki yerel yönetimlerle ilişkilerini, kentsel dinamiklerin, kamusal alan ile sivil alanın ortaklık ilişkisi düzey ve niteliğinde tanımlanmış ve uygulanan  KENT KONSEYLERİ düzeyinde oluşturma ve geliştirmelerini önerir. Bu anlamda TÜRÇEP bileşenlerinin yerel ölçekteki diğer sivil toplum örgütleri ve yerel toplumsal,sivil oluşumlarla ilişkilenerek organize olmalarını, kamusal alanla buluşmak üzere KENT KONSEYLERİ'nin oluşturulmasına katkı yapılmasını benimser. Güç ve olanaklarının bu çerçevede kullanılmasını önemser.  KENT KONSEYLERİ'nin  oluşum ve uygulanması süreçlerinde kentin tüm diğer kamusal ve sivil dinamikleri ile ilişkilerini, doğal çevrenin korunması ve geleceğe taşınması temelinde doğayla barışık nitelikte sürdürülmesini temel alır. Kısa vadeli güncel çıkarcı yaklaşımlar TÜRÇEP ve bileşenleri açısından reddedilen ilişkilerdir.
5.TÜRÇEP ulusal ölçekte sahip olduğumuz yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı temelinde enerji politikalarının geliştirilerek uygulanmasını benimser. Bu çerçevede politikalar geliştirmek üzere TÜRÇEP' inde katkıları ve öncülüğünde oluşturulan TEMİZ ENERJİ PLATFORMU(TEP)' nun  çalışmalarını destekler. Hükümet çevrelerinin TEP' in ürettiği enerji odaklı çözümler ve geliştirdiği politikalar ile projeleri önemseyerek, dikkate almaya ve bu nitelikte somut politikaları ve projeleri uygulamaya, var olan tüm siyasi yapıları doğal çevreyi koruma temelinde geliştirilecek yenilenebilir enerji kaynaklarını temel alan enerji politikalarına sahip çıkmaya ve uygulanması için gerekli siyasal güç ve olanaklarını kullanmaya çağırır. Aksi, taktirde iktidar ya da muhalefet konumundaki tüm siyasi yapıların doğal, ekolojik yapının bozulmasından, doğaya insanlığın geleceğine dair suç işlemekle sorumlu tutulacaklarını beyan eder.
TURÇEP  su kaynaklarını, korunması ve insanlığın ortak kullanımına sunulması gereken bir doğal kaynak olarak kabul eder ve ticari bir meta haline dönüştürülmesine karşı çıkar.
Sahip olduğumuz su kaynaklarının korunması ve toplumun kolektif kullanımına sunulabilmesi için, suyun yönetimine ve su kaynaklarının korunması için somut projeler geliştirilmesine katkı yapmayı görev bilir, bunun için gereğini yapmak üzere yapılanmayı yakın zamanın işi olarak öngörür."