Dünyanın yenilenebilir enerji kaynaklarını tartıştığı ve özellikle de güneş ile rüzgar enerjisine yoğunlaştığı yüzyılımızda, Zonguldak ve bölgesini ithal kömürü yakarak kanser bacaları dikmek isteyenler, toplum ve çevre sağlığına tehdit etmeyi sürdürüyorlar.  Türkiye Elektrik İletim A.Ş (TEİAŞ)  tarafından organize edilen Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Santrallerinin Şebekeye Bağlanması Çalıştayında  “Fotovoltaik ve Rüzgar Enerjisi santrallerinin şebekeye bağlanması ile ilgili süreçlerin ve santrallerin şebekelere entegrayon çalışmalarının ele alındı. 

 

Badenova Elektrik Dağıtım Şirketi yetkilisi Klaus Preiser, “Dünyada tüm insanların bir yılda tükettiği enerjinin tamamını,  güneş dünyaya bir saatte bırakıyor. Bu gerçeklikten yola çıkarak Fotovoltaik ve Rüzgar Enerjisi santrallerinin kurulum ve entegrayonları konusunda dikkat edilmesi gereken hususlardan bahsedeceğim. Öncelikle; Fotovoltaik tesisleri kurarak dağıtım şebekelerine entegrasyonu konusunda farklı firmalardan ve teknolojilerden öneriler almak gerekiyor. Alınan teklifler ile ilgili olarak inceleme aşamasına gelindiğinde ise işletmelerin çalıştırdığı personelin kalitesi dikkat edilmesi gereken en önemli hususlar olarak karşımıza çıkıyor. Fotovoltaik sistemlerde kurulum sonrası dağıtım şebekelerine entegrasyon aşamasında kalite kontrol işlemlerinin tamamlanması, özellikle solar testlerin yaptırılması ve tesisin işletmeye alınmadan önce gerekli ölçüm işlemlerinin tamamlanması gerekiyor.  Fotovoltaik sistemlerde karşımıza çıkan en büyük sorunlardan birisi bakım onarım çalışmaları. Bu konuda ortaya çıkabilecek sorunları tespit edebilmek amacı ile işletmelere izleme sistemlerinin temin edilmesi gerekiyor. Yenilenebilir Enerjinin dağıtık şebekelere aktarılması ve ortaya çıkan fazla enerjinin depolanması ile ilgili olarak ortaya çıkan sorunlar konusunda çalışmaları başlatmış durumdayız.” dedi.
Rüzgar Enerjisi santrallerinin şebekeye bağlanması ile ilgili olarak gerçekleştirilen oturumda konuşan Eclareon yöneticisi Robert Brückmann ise, “Rüzgar Enerjisi Santralleri Entegrasyonu projesinin amacı; siyasi ve hukuki açıdan yenilenebilir enerjilerin şebekelere entegrasyonu konusunda ortaya çıkan sorunlara çözüm önerileri getirebilmekti. Bu çalışmalar kapsamında her ülkede en az dört uzman ile görüşmeler gerçekleştirildi. Yapılan görüşmeler sonucu ise Brüksel’de düzenlediğimiz ve 130 uzmanın katıldığı çalıştay ile duyuruldu.” dedi.

 

Robert Brückmann, Rüzgar Enerjisi Santralleri Entegrasyonu projesinin sonuçlarını ise şöyle sıraladı:
Yenilenebilir Enerji Santrallerinin Şebekeye Bağlantısı bütün Avrupa ülkelerinde en önemli sorunlardan biri olarak görünüyor.
Avrupa ülkelerinde şebeke entegrasyonu sorunu, şebekelerin genişletilmesi çerçevesinde şekilleniyor.
Şebeke kullanımı konusunda herhangi bir sorun yaşanmıyor.

 

Şebeke geliştirilmesi süreci, regülasyon çalışmalarının yetersizliğinden kaynaklı olarak olumsuz etkileniyor.
Şebeke işletmecileri kuruldukları zaman dilimine göre finansal açıdan daha zayıf durumdalar.
Robert Brückmann, Rüzgar Enerjisi Santralleri Entegrasyonu konusunda işletmecilerin önüne çıkan engeller ve bu engellere çözüm önerileri konusunda ise yapılan çalışmaları ise şöyle sıraladı.
Rüzgar Enerjisi Santralleri Entegrasyonu konusunda engeller:
İşletmelerin kullanacağı şebekelerinin kapasite yetersizliği,
Mevcut şebeke altyapısının yetersizliği,
Yenilenebilir enerjilerin şebekelere entegrasyon hızının düşük olması,
Sanal satürasyon ve spekülasyonlar,
Rezervasyona sahip olan firmaların şebekelerde sanal doygunluğa sebep olmaları,
Şebeke ve tesis işletmecileri arasında iletişim eksiklikleri,
Tesis ve şebeke işletmelerine uygulanan teşviklerin yetersiz olması,
Bürokratik işlemlerde bekleme süresinin uzun olması, 
Rüzgar Enerjisi Santralleri Entegrasyonu konusunda çözüm önerileri:
Elektrik kapasitelerinin geliştirilmesi daha koordineli olarak yürütülmeli,
Planlama için gerekli verilerin ve politik çalışmaların dikkate alınması gerekmekte,
Yapılan çalışmalar ile ilgili master planların oluşturulması gerekiyor (Estonya’da yapılan kademeli planlama),
Aktörler arası işbirliğinin özellikle bölgesel anlamda işbirliği ve koordinasyonun sağlanması gerekiyor (Avusturya bölgede enerji depolama üssü olarak kullanılmakta), 
Spekülatif davranışların önüne geçebilmek amacıyla uluslararası standartlara uyum sağlanması,

Proje geliştiricilerinden ücret talep edilmesi, İletişim eksikliği konusunda paydaşlar arasında iletişimi arttıracak sistem hayata geçirilmeli ve İletişim konusunda platformlar oluşturulmalı (Electricity Networks Strategy Groups)  Merkezi bir hakem heyetinin hayata geçirilmesi için düzenleme yapılması gerekiyor,

 

Yenilenebilir enerjilerin şebekelere entegrasyonu konusunda regülasyon çalışmalarının bir an önce tamamlanması gerekmekte. Yatırımların kolaylaştırılması açısından finansal desteklerin sağlanması ve bürokratik işlemlerin basitleştirilmesi gerekmektedir.

 

Robert Brückmann, Türkiye açısından yaptığı değerlendirmede ise, “Türkiye hala yolun başında. Bu nedenle gerekli stratejik ve politik çalışmaları bir an önce tamamlaması gerekiyor. Türkiye’nin muazzam bir enerji kapasitesi bulunuyor. Bu sebep ile bölgesinde stratejik bir rol üstlenebilir ve bu alanda öncü gücünü ortaya çıkararak bölgede enerji kaynaklarına yön verebilir.” dedi.                                                 

 

(Haber Merkezi)