Saadet Partisi Alaplı İlçe Başkanlığının Mayıs ayı divan toplantısında konuşan İlçe Başkanı Sarıkaya, “Türkiye'nin önü siyaseten, ahlaken, ekonomik olarak tıkanmıştır. Türkiye kısır kavgaların, içi boş polemiklerin, seviyesiz tartışmaların esiri edilmiştir. Dış politikada ise tam bir facia yaşanmaktadır” dedi.

 

Saadet Partisi Alaplı İlçe Başkanlığının Mayıs ayı divan toplantısı yapıldı. Parti binasında düzenlenen toplantıda konuşan İlçe Başkanı Ramazan Sarıkaya, 21 Mayıs milli görüşçüler için önemli bir tarih olduğunu söyledi. Bu tarihte ilk partimiz olan Milli Nizam Partisi (MNP) kapatılmasının yıl dönümü olduğunu hatırlatan Sarıkaya, şöyle konuştu:

 

“AYRI BİR ANIYI İÇİNDE BARINDIRIYOR”

“Herşeyden evvel ülkemize derin üzüntüye gark eden soma maden kazasında vefat eden kardeşlerimize Allah tan rahmet kederli ailesine ve ülkemize sabırlar niyaz ediyorum. Mayıs ayı içerisindeyiz ve bu ay bereketli olduğu kadar biz milli görüşçüler olarak ayrı bir anıyı içinde barındıran bir aydır, öncelikle miraç kandilinizi tebrik ediyorum, 19 Mayıs bayramınızı tebrik ediyorum, 29 mayıs İstanbul’un fethinin yıl dönümündeyiz, Miraç kandilinin manevi havasını yüreklerimizde yaşayarak, 19 mayısın gerçek manasını anlayarak 29 mayıs İstanbul’un fethinin şuurunu idrak ederek saadet asrının özlemini çeken insanlık alemine Adil bir düzen kurmak için yola cıkmış Milli Görüşçüleri rabbim hidayetten ferasetten ve dirayetten ayırmasın 21 mayıs biz milli görüşçüler için önemlidir çünkü ilk partimiz olan MNP kapatılmasının da yıl dönümüdür, ta o zamanlar boynumuza ilk şeref madalyamızı takmış idik ne idi o, Laikliğe aykırı eylemler, İslami söylem ve İslam birliğinin kurulması, köle düzeninin suç kabul ettiği bu üçlü, sırası ile MSP.RP.FP,partilerinin de aynı suç ile kapatılmasının gerekçesi oldu.

 

TÜRKİYE’NİN ÖNÜ TIKANMIŞTIR,

Türkiye'nin önü tıkanmıştır. Siyaseten tıkanmıştır. Ahlaken tıkanmıştır. Ekonomide tıkanmıştır. Türkiye kısır kavgaların, içi boş polemiklerin, seviyesiz tartışmaların esiri edilmiştir. Dış Politikada ise tam bir facia yaşanmaktadır. Gerçekten Türkiye tarihinin hiçbir döneminde bu kadar yalnız ve bu kadar etkisiz duruma düşmemiştir. Bu yüzden Türkiye'nin yeni bir sese, yeni bir söze, eskimez pörsümez yeni bir siyasete ihtiyacı vardır. Bu siyasetin adresi Saadet Partisidir. Saadet Partisi, kökünü maziden alan bir atidir. Kadim gelenekleriyle, kerim geleceğe yürüyen partidir. Karanlıktan aydınlığa, zulümden adalete çıkıştır.Makamın ve servetin değil, hakkın ve hakikatin peşinden gitmenin adıdır.Hangi renkten, hangi ırktan, hangi inançtan olursa olsun her insanın hak ve hukukunu korumanın adıdır.Saadet Partisi, sömürü değil adalet, zillet değil izzet için çalışmanın adıdır. Malumunuz olduğu üzere, 30 Mart seçimleri kutuplaştırma siyaseti nedeniyle bir genel seçim havasında geçmiştir. Projelerin değil, kasetlerin etkin olduğu bir seçim olmuştur.

 

“SANKİ SEÇİMDEN DEĞİL SAVAŞTAN ÇIKTIK”

Sanki seçimden değil savaştan çıktık. il genel meclisi üyelikleri dikkate alındığında Partimiz bu seçimlerden yüzde 2.8 oy ile çıkmıştır. Bu oran, son yapılan 2011 genel seçimleri dikkate alındığında önemli bir yükselişin habercisidir. Elbette bu, yeterli gördüğümüz bir sonuç değildir ama Milli Görüşe tavır koyanların arzuladığı gibi bir hezimet de değildir. Çünkü her olay kendi şartları içerisinde değerlendirilmelidir.Milli Görüş hareketinin tek temsilcisi olan Saadet Partisi son birkaç yıl içinde çok ciddi badireler atlatmıştır. Büyük bir bölünme yaşamış, Kurucu liderini kaybetmiştir.

 

SAADET PARTİSİ’Nİ BÖLENLER

2010 yılında, "biz daha iyisini yaparız" diyerek Saadet Partisi'ni bölenler, bugün siyasi hayatımızdan silinip gitmişlerdir. Saadet Partisi ise istikrarlı bir yükselişle varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Zerre kadar şüpheniz olmasın ki, önümüzdeki süreçte de siyasal hayatımızın en önemli aktörü Saadet Partisi olacaktır. Bunun en açık delili de, maruz kaldığı ağır darbe, ambargo ve operasyonlara rağmen bu seçimlerde elde ettiği sonuçtur. Elbette bu durum bazı gerçekleri görmeyeceğimiz anlamı da gelmez. Nitekim seçimin hemen ardından, alınan sonuçları kendi iç bünyemizde bütün yönleriyle ele alıp değerlendirdik. Artılarımızı, eksilerimizi, doğrularımızı yanlışlarımızı objektif değerlendirmelere tabi tuttuk. Kendi payımıza en iyi değerlendirmeleri yaparak milletimizle çok daha hızlı ve çok daha geniş bir şekilde kucaklaşmanın yollarını aradık. Aramaya da devam edeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

 

“GAYRET KARŞILIKSIZ KALMAZ”

İnanıyoruz ki, hiçbir çaba, hiçbir gayret karşılıksız kalmaz. 30 Mart seçimlerinde yaptığımız çalışmalar yeni bir "ekim dönemi" olmuştur. Ben eminim ki bu ulvi çabalarınız en kısa zamanda meyvesini verecektir. Unutmayınız ki dünyada iki şeyden daha verimli bir nesne yoktur. Bunlardan biri şehit kanı, diğeri ise alın teridir.Biz, bu milletin tarihiyiz, aslıyız, inancıyız, umuduyuz. Biz rakamlara sığmayacak kadar büyük bir davanın mensuplarıyız. Kırılanı onarmak, döküleni toplamak yine bize düşüyor. Bu yüzden en zor şartlarda bile inancımızı, kararlılığımızı asla yitirmedik. Bundan sonra da, inşallah yitirmeyeceğiz.

 

“KAPI KAPI DOLAŞACAĞIZ”

Bu aziz millete sevgimizden, bu mübarek vatana bağlılığımızdan dolayı, aynı aşk ve aynı heyecanla hizmete devam edeceğiz. Durmak, yorulmak, ümitsizliğe düşmek bize yakışmaz. Ayakta demir çarık, elde çelik asa yine koşuşturacağız. Kapı kapı dolaşıp, gerçekleri aziz Milletimize anlatacağız. Bu inanç ve şuurla yeni bir çalışma dönemine giriyoruz. Bu yeni dönemde de en büyük gücümüz, yine sizin sarsılmaz inanç, azim ve kararlılığınız olacaktır. Hiç şüpheniz olmasın; yarınlar bizimdir. Yarınlar Saadet Partisinindir. Değerli Milli Görüşçüler, küresel emperyalizmin temsilcileri, içerideki bir kısım işbirlikçilere bizim arsamıza gecekondu kurdurmuşlardır. Allah'ın izniyle bu gecekonduları,1970’lerde Milli Selamet ile, 1980 ve 90'larda Refah Partisi ile nasıl söküp attıysak, bugün de Saadet eliyle söküp atacağız. Milletin yolunu açacağız. Önümüzde bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Biz Milli Görüşçüler olarak Basiret, feraset ve dirayet sahibi olacak. Olayların gelişimini önceden görecek, gücün değil hakkın ve haklının yanında yer alacak, beytülmale sahip çıkacak, fakir fukaranın, garip gurebanın hakkını koruyacak. Kendi ikbalini değil, memleketin istikbalini düşünerek inançlı olacak. Başka düşünce ve inançlara da saygılı olacak. Şeffaf ve güvenilir, şaibesiz ve dürüst olacak. Bizim seçeceğimiz Cumhurbaşkanı zalimle işbirliği yapmayacak, şartlar ne olursa olsun mazlumun yanında yer alacak. Bizim seçeceğimiz cumhurbaşkanı her şeyden önce adil olacak, bütün icraatlarında adaleti gözetecek Bir Cumhurbaşkanı istiyoruz.”

 

(Haber: Cem Sürmeneli)