ADD Gençlik Kolları MYK Üyesi Batı Karadeniz Bölge Sorumlusu Sevcan Özelli yaptığı yazılı açıklama ile ulusal egemenliğe davet etti.
Özelli, Ulusal bayramlarımız bir milletin küllerin yeniden doğmasıdır! İşte bu yüzden bayramların her yerde coşkulu bir şekilde kutlanmasını engelleyerek bütün bunları hafızalardan silmek istiyorlar. Ancak Atatürk'ün ülkeyi emanet ettiği kuşaklar buna asla izin vermeyecekler dedi.
Haydi sizleri Ulusal Egemenliğe, Tam Bağımsız bir ülke için daha çok çalışmaya, azme davet ediyoruz diyen ADD Gençlik Kolları MYK Üyesi Batı Karadeniz Bölge Sorumlusu Sevcan Özelli açıklamasında şunları belirtti:
Osmanlı Devleti, "hasta adanı" olarak anıldığı zamanlarda, üzerinde kötü emeller güdülen ve bu emellerin gün be gün daha katı şartlarda gerçekleştirilen yapısı sayesinde, artık tamamen Batılı emperyalist güçlerin isteklerine boyun eğen bir ülkeydi. Ümmetçi yapısı nedeniyle halk birlikte hareket edemiyordu. Yani ulusal bir direnç mekanizması, bir karşı koyuş, bir direniş birlikteliği olmadan: bütün boğazlar tutulmuş, vatana çoktan girilmişti.
Padişah ve meclis,  çoktan her şeye razı olmuştu ancak bu işgale halk ve halen Osmanlı'ya bağlı birkaç vatansever asker karşı koyacaktı. Mustafa Kemal önderliğinde başlayan Anadolu hareketleri, bütün zor ve aşılması güç şartlara rağmen, bütün ekonomik imkansızlıklara rağmen, bütün içten ve dıştan kuşatmalara rağmen bir ulusal hareket başlattılar. Bu hareketi yöneltme ve yönlendirmek elbette kolay değildi; çünkü Osmanlı'da bu harekete karşıydı. Bu zorluklar İçinde dahi; Mustafa Kemal ile Samsun da doğan güneş, Erzurum'da, Amasya'da,Sivas'ta. Daha ulusal Egemenliğin ne demek olduğunu bilmeyen insanlar, "Gavurun onları kılıçtan geçirmesiyle, aç bırakmasıyla, ırzına-namusuna göz koymasıyla..."bu bilinci kendileri uyandırdılar. Ulusal bir hareket, insanların köylerde ve şehirlerde toparlanıp, yurttaşlarına yardım etmeye,ölmeye gitmeleriyle adım yeni koydukları bu birliktelik kendiliğinden doğuyordu. Bu bilincin adında "vatan" geçiyordu/'uğruna ölmek" deniyordu ve en önemlisi "teslim olmayacağız" yazıyordu. Ölümü hiçe sayıp kilometreleri tepen., genç evlatlarını,atalarını, kocalarını,çocuklarını feda eden milletim, ulusal egemenliğe kendi alın teriyle kendi emeğiyle canı pahasına sahip olmuştur. Günümüzde kimsenin yurt sevgisinin yukarıdaki bahsedilen fedakarlıklar olması beklenemez elbette... ancak bir durum var ki; bu zorluklara sahip olmadığımız halde artık kolay olanı seçiyoruz. Kendi kendine yeten yurdumun torakları her seferinde nadasa bırakılıyor,madenlerine dokunulmuyor,yatırımı yaptırılmıyor. Oysa Atatürk' ün 23 Nisan 1920' de TBMM' yi kurarken kurulan bu meclisin halk iradesi olacağından buna Ulusal egemenlik bayramı denilmiştir.  İlerici deha olan Mustafa Kemal, bir şeyi daha ifade etmiştir bu bayramda, o da şudur; çocuk bayramı demiştir adına, bunun nedeni; egemenliği de geleceği de bizlere emanet etmesiydi. Kaç tane 23 Nisan yaşamamız gerekiyor daha Dünün Çocuklar yarının büyükleri… Ulusal bayramlarımız İzmir'de Ayşe Hanım, Erzurum'da Kara Fatma'dır! Ulusal bayramlarımız karanlığa doğan güneştir! Ulusal bayramlarımız Bağımsızlığa yakılan meşaledir! Ulusal bayramlarımız Özgürlüğe atılan ilk adımdır! Ulusal bayramlarımız bir milletin küllerin yeniden doğmasıdır! İşte bu yüzden bayramların her yerde coşkulu bir şekilde kutlanmasını engelleyerek bütün bunları hafızalardan silmek istiyorlar. Ancak Atatürk'ün ülkeyi emanet ettiği kuşaklar buna asla izin vermeyecekler.
Haydi sizleri Ulusal Egemenliğe, Tam Bağımsız bir ülke için daha çok çalışmaya, azme davet ediyoruz.