Özgecan cinayeti son olsun demiştik, ama son olmadı. Maalesef genç kızlara ve kadınlara yönelik cinayetler, tecavüzlere her gün bir yenisi ekleniyor. Özgecan olayından sonra kadın cinayetlerinin sayısı çoktan 100’ü geçti…

 

Haziran ayının başında yaptığımız istatistiklerden hazırladığımız raporla ilk 5 ayda yaşanan kadın cinayetlerini kamuoyuna duyurmuştuk: 179 kadın ve aile bireyi erkek şiddetinin kurbanı olmuş, 43 kadın da yaralanmıştı…

 

Haziran ayında da bu cinayetler sürüyor… Türkiye’yi derinden sarsan vahşi cinayetlerden birinin adresi de, kadın cinayetlerinin en çok yaşandığı illerden biri olan Muğla’ydı…

 

Hem okuyup, hem de çalışan 18 yaşındaki  Cansu Kaya, 14 Haziran 2015 Pazar günü Muğla’nın Ortaca ilçesinde, çalıştığı restorandan iş çıkışı evine giderken kaybolmuş ve Salı günü cesedi Dalyan’ın Çandır Geçişi Mevkii’nde su kenarında bulunmuştu.  Üzerinde sadece iç çamaşırı bulunan genç kızın yapılan ilk otopsisinde, tecavüze edildikten sonra boğulduğu ve cesedinin suya atıldığı belirtilmişti… Yapılan soruşturma sonucu yakalanan katilleri Necati Demir ile Poyraz Çalhan tutuklanmıştı…

 

Ve Cansu Kaya cinayetiyle ilgili asıl otopsi raporu çıktı… Çıkan sonuç mide bulandıracak kadar kan dondurucu… Türkiye’ye Özgecan travmasını yaşatan katiller, genç kıza “öldürdükten sonra da tecavüz” etmişler…

 

Adlı Tıp’ta yapılan otopside, Kaya’nın vücudundan Demir ile Çalhan’a ait meni ve tırnak izleri saptandı. Detaylı incelemede de kan donduran gerçek ortaya çıktı… Kaya’nın boynundaki yaraların oluşum saati ile tecavüz izlerinin saati arasında farklılık tespit edildi. Genç kızın öldürüldükten sonra tecavüze uğradığı ortaya çıktı…

 

Yapılan soruşturmada Cansu’yu boğup, tecavüz edenlerden Çalhan’ın sosyal paylaşım sitesi üzerinden pornografik pek çok sitenin takipçisi olduğu belirlenmiş. Bu şahıs şüpheleri üzerine çekmemek için Jandarma’yla birlikte Cansu’yu arama çalışmalarına da katılmış…

 

İnanılmaz, ama 11 Şubat’ta Tarsus’ta hunharca öldürülen Özgecan Aslan için 18 Şubat’ta yapılan protesto gösterisine de katılmış…

 

Gerçekten inanılmaz!

 

Hem bir genç kızın vahşice öldürülmesini protesto ediyor, hem de 4 ay sonra benzeri vahşice bir cinayeti kendisi işliyor…

 

 

Cansu’nun babası Osman Kaya, Babalar Günü’nde kızının mezarının başındaydı. “Sen gelemedin ben geldim canım kızım” diye gözyaşı döktü. Sakinleştirici haplarla ayakta durabildiğini belirten baba Kaya, acılarının çok büyük olduğunu söyledi.

 

Tüm Türkiye gibi elbette ki, Muğlalılar da yaşanılan bu olay nedeniyle çok üzgünler. Ve bu Cumartesi Dalyan’da yürüyüş düzenleyerek kadın cinayetlerini protesto edecekler…

 



Protestolar yeter mi?

 

Hayır, yetmez…

 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa’da seçim çalışmaları sırasında çok kritik bir uyarıda bulunmuştu. 3 Haziran günü yaptığı açıklamada, “Hakaret, yönlendirme, tahrik olursa bu sadece liderler arasında kalmaz, sokağa da yansır” demiş ve Türkiye’nin böyle bir cinnetin içinde olduğunu söylemişti. “Nerede kavga varsa o kavga orayla sınırlı kalmıyor. Toplumda insanlar etkileniyor” yorumunu yapan Arınç, “Artık tartışma yok. Eline levyeyi alan kafaya indiriyor. Eline bıçağı alan saldırıyor. Eline tabancayı, pompalıyı geçiren birinin üzerine boşaltıyor. Bu bir cinnet halidir. Hiçbir tartışma yok mu?  Münakaşa yok mu? Yani sinirli olmak, bu siniri de cinayete kadar götürmek son zamanlarda Türkiye’nin en büyük kabusu oldu…”

 

Doğru söze ne denir…

 

İktidarda olduklarına göre toplumun huzur içinde yaşamasını sağlamak onların görevi değil miydi?

 

Arınç, Özgecan olayından sonra Ankara Genç İşadamları Derneği Yönetim Kurulu üyelerini kabulünde de, kadın cinayetlerinde sorumluluğun hükümette olduğunu ifade ederek “Cinayetlerden sonra ‘ağır ceza verilmeli’ tartışması yerine önemli olan toplumu cinayetlerden korumak” diyerek şunları söylemişti:

 



“Bugüne kadar aldığımız tedbirler yeterli olmuyor da hala bu cinayetler işlenmeye, cinayet olmasa bile aşırı şiddet uygulaması devam ettiğine göre ya yaptığımız işte eksiklik var veya ilave tedbirler almamız gerekiyor. Nasıl uyuşturucuyla mücadelede benim koordinasyon başkanlığımda yeni bir bilinç oluşturmaya çalıştıysak bence kadına yönelen bu şiddeti de mutlaka bir başlık altında mutlaka bir koordinasyon içerisinde çalışmamıza ve bu tedbirleri almamıza ihtiyaç var.”

 

Sayın Arınç’ın yaptığı bu saptamalar ve özeleştiriler çok doğru. Şiddette, sevgi de, huzur da tepeden tırnağa yayılır…

 

Kadın cinayetlerinin de, topluma yayılan yan baktın, tarlama geçtin vs. gibi eften püften nedenlerle işlenen cinayetlerin de son bulmasını istiyorsak yönetim anlayışının ona göre olması gerekir, eğitim sisteminin modern bir anlayışla, ona göre düzenlenmesi gerekir…

 

Gördüğünüz gibi koalisyon tartışmalarının sürdüğü bugünlerde “kadın cinayetleri” konusu yeni hükümeti bekleyen ilk sorunlardan birisi olarak karşımızda duruyor. Hükümeti kuracak partilerin, bu konuyu özellikle hükümet programlarına almaları ve çözümü için çaba harcamalarını öneriyoruz…

 

İyi haftalar

 

Umut Vakfı