Gazetemizin önceki yazı işleri müdürlerinden ağabeyim Yaşar Uysal'dan aldığım ileti de Ruhi Göktekin'in çok yakın dostu Neşet Karaçaltı'nın gönderdiği bir mektubun paylaşımı vardı. 

'Sevgili Eyüp,

Hani senin helal olsun dediğin dostluk tarifin vardır ya...

Sanırım ona en güzel örnektir Neşet Abi.

Üç yıl önce sonsuzluğa uğurladığımız bilge dostumuzun candan sevenidir, Neşet Abi.

Anılarını kaleme aldığı özgün kitabıyla yaşatmaya azmettiği dostuna anma gününde de seslenmiş.

Ben de seninle paylaşayım dedim.

Selamlar' diye yazmış Yaşar Uysal.

Neşet Karaçaltı'nın mektubunu paylaşıyorum sizlerle dostluk adına.

Selam olsun böyle dostluklara, arkadaşlıklara, gönüldaşlıklara…

 

      RUHİ GÖKTEKİN'E GİDEMEYEN MEKTUPLAR  (6)

      Sevgili Ruhi

      25 Aralık geliyor ya, günlerdir dilimden düşmüyorsun.

      İlk kez bu mektubu yazmakta zorlanıyorum. San ki bir çıkmazdayım. Sen bizi bırakıp gideli üç sene oldu. Bir dostun bitmeyecek yokluğuna alışmak ne kadar zor. Üstelik artık bu şehirde o güzel gençliğimizin güzel arkadaşlarından  kimse kalmamışken… Erdoğan İstanbul'da şu an hasta. Turhan Ağabey Ankara'da. Söylediğine göre o da rahatsızmış. Ben de, şöyle, böyle… Zaman kendi bildiğince akıp gidiyor bizi peşine takmış.

       Şiirler yazıyorum (!) Yazılar yazıyorum (!)… Sana okumadıktan sonra !...

       Ah iki gözüm hiçbir şeyin tadı yok. Dostluklar artık çıkarlara göre oluşmuş: günübirlik. Desem ki "vefa" sizlerle birlikte bırakıp gitmiş bizleri. Yani dalların ucunda kuşlar ki bir yel esse uçup gidecekler. Ağaçlar  yine yalnız kalacaklar.

       Ben senin yaşamöykünü kitaplaştırdığımda hüznün ve mutluluğun zıt kardeşliğini yaşamıştım. Bu gün o kitaba baktıkça kapaktaki fotoğrafın san ki bana gülümsüyor gibi geliyor.   

                                      ***

       Sevgili Ruhi, söz verdiğim halde Alaplı ve Ereğli'ye gidemedim. Yaşar Uysal kardeşimiz de sabırla bekliyor. Gidebilsem senin oralarda ayak izlerini arayacağım. Senin gemici şapkan başında, baston olarak da kullandığın şemsiyen elinde, boynun hafif çökük, önüne gelene merhaba diyen seni arayacağım. Sende seni bulmak için.

       Bir gidebilsem ve sahilde "Ben geldim!.." diye bağıra bağıra seslensem…

       Ruhi be, sen o SOBE şiirini bizi sobelemek için mi yazdın, niye ki… 

       Dedenin, babanın ve diğer akrabaların yanında; çamların gölgelediği o sonsuz yerinde huzur için olmanı diliyorum…

                                      Neşet KARAÇALTI

                                      Samsun 23 Aralık 2011