AKP iktidarının ‘Ben kamuda açıkça kadrolaşmak istiyorum. Ben kimi istersem, kamuda o çalışır’ dediğini belirten Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Büro-Sen Şube Başkanı Bacıoğlu, “Bu girişim kamudaki kadrolaşma noktasında iktidarın geldiği can alıcı aşamayı göstermektedir” dedi.

 

 

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Büro-Sen Şube Başkanı Kadir Bacıoğlu, insanların iktidar partisi yandaşı olmaya zorlayan, ‘bi-taraf olan bertaraf olur’ anlayışının memur alım işlemlerinde de hakim kılınmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, “Bu tarz yaklaşımlar ülkemizin bir parti devletine doğru gittiğinin, vatandaşlarımızın en temel insan haklarından olan çalışma hakkının, iktidara yakınlık paralelinde, ellerinden alınmak istendiğinin göstergesidir. Bu bakımdan siyasi iradeyi insani, sosyal ve hukuki hiçbir dayanağı olmayan bu yanlıştan yol yakınken dönmeye, adalet ve eşitlik ilkesini gerçek anlamda hayata geçirmeye davet ediyoruz” dedi.

 

BACIOĞLU’NDAN TEPKİ

57’nci hükümet döneminde kamuda kadrolaşmanın önüne geçmek amacıyla kamuya personel alımlarının merkezi sınavla yapılmasına karar verilmiş ve bu uygulama sayesinde kamuda çalışmak isteyen herkesin, eşit şartlarda KPSS’ye girip, aynı sorulara cevap verip memur olma hakkına kavuştuğunu hatırlatan Bacıoğlu konuya ilişkin yaptığı açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

 

“TORPİL DÖNEMİ KAPANMIŞTI”

“Böylelikle kamuda torpil arama dönemi de kapanmıştı. O  günden bu yana gençlerimiz, kimseye minnet etmeksizin, siyasi yandaş olmak zorunda kalmaksızın KPSS sınavına girerek, memur olmuş; kamuya personel alımlarına ilişkin şaibeler en aza indirgenmiştir. Ancak AKP iktidarıyla birlikte ortaya çıkan kopya skandalları ve bazı kurumlarda personel çalıştırılmasına ilişkin yönetmeliklerde yapılan değişikliklerle iktidarın bu eşitliği bozmaya, hakkaniyete adalete ve liyakate uygun olmayan atamalar yapmaya çalıştığı  görülmüştür. Son olarak ise basın yayın organlarında, iktidarın KPSS’yi tamamen kaldırarak kurumların personel ihtiyaçlarını kendi belirleyecekleri yöntemlerle karşılamalarına yönelik bir düzenleme yapma amacında olduğuna ilişkin bilgiler verilmektedir.  Buna göre; ilgili kurumlar artık personel alımını kendisi yapacaktır, kendisi ilana çıkacak, isterse sözlü sınav da yapacaktır.

 

“İNSANLIK DIŞI”

Aylardan beri kamuda paralel yapılanma avında olan iktidar yetkilileri, kendilerine biat etmeyen herkese karşı takındıkları düşmanca tavırlarını, kamu görevlilerini hallaç pamuğu gibi oradan oraya savurarak sürdürmektedir. Başbakan’ın 1915 Ermeni olaylarına ilişkin tarihi ve bilimsel gerçekleri hiçe sayarak yaptığı ve Türk tarihine kara bir leke olarak geçecek olan açıklamasında, tehcirin insanlık dışı bir uygulama olduğuna dair vurgu yapılmıştır. Bir Dünya savaşı esnasında iki toplumun birbirini katletmemesi için gerçekleştirilen zorunlu yer değiştirme uygulamasını insanlık dışı olarak niteleyen Başbakan, tehcirin en büyüğünü 2002 yılından beri yandaş ve yandaş olmayan şeklinde fişlediği kendi kamu görevlilerine uygulamakta; aileleri parçalamakta, siyaseten kendisine yakın bulmadığı memurlarımızı defalarca yer değişikliğine tabi tutarak sindirme peşinde koşmaktadır. Yönetici atamalarından terfilere, tayinlerden geçici görevlendirmelere kadar, 12 yılda tahrip edilen hakkaniyet, adalet ve liyakat ilkesi, şimdi kamu görevlilerinin ilk işe alınışlarındaki merkezi sınavın kaldırılmasıyla tamamen yok edilmek istenmektedir. Bu girişim, AKP iktidarının “Ben kamuda açıkça kadrolaşmak istiyorum. Ben kimi istersem, kamuda o çalışır” demesidir. Bu girişim kamudaki kadrolaşma noktasında iktidarın geldiği can alıcı aşamayı göstermektedir. 

 

“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YERLE BİR”

Devleti, kendisinden ibaret sayan bir anlayışın ürünü olan bu girişimler, facebook’u yasaklayıp, twitter’i kapatıp, youtube’u engelleyip, düşünce ve ifade özgürlüğünü yerle bir etmektedirler. KPSS’nin kaldırılmasının hakkaniyetle, eşitlikle ve adaletle bağdaşır hiçbir tarafı yoktur. Siyaset koridorlarında referans bulmaya yönlendirilen vatandaşlarımızın, kamu hizmetlerini hangi ruh hali içinde yerine getireceklerini tahmin etmek pek de zor değildir. Önümüzde doğru uygulamalar varken, adında adalet olan bir partinin, sistemi kokuşturmaya, her türlü suistimale açık bir şekle getirmeye çalışması; vatandaşlarımızın “bizden olanlar ve olmayanlar” diyerek ayrıştırmaya tabi tutulması son derece tehlikeli bir yaklaşımdır.
 

“KAMUOYUNA İLAN EDİYORUZ”

İnsanlarımızı iktidar partisi yandaşı olmaya zorlayan, “Bi-taraf olan bertaraf olur” anlayışının memur alım işlemlerinde de hâkim kılınmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Bu tarz yaklaşımlar, ülkemizin bir parti devletine doğru gittiğinin, vatandaşlarımızın en temel insan haklarından olan çalışma hakkının, iktidara yakınlık paralelinde, ellerinden alınmak istendiğinin göstergesidir. Bu bakımdan siyasi iradeyi insani, sosyal ve hukuki hiçbir dayanağı olmayan bu yanlıştan yol yakınken dönmeye, adalet ve eşitlik ilkesini gerçek anlamda hayata geçirmeye davet ediyoruz. Aksi takdirde, ülkemizin önü alınamayacak bir ayrışmanın ve kadrolaşmanın pençesinde tehlikeli sulara doğru sürükleneceğini, tarihi bir uyarı olarak tüm kamuoyuna ilan ediyoruz”

 

(Haber Merkezi)