LYS sınav sonuçlarını "YÖK'ün eğitim sistemine yönelik sayısız hatalı manevralarıyla  yeniden yüzleşmek zorunda kaldık bugün" sözleriyle değerlendiren  Eğitim-İş Zonguldak Şube Başkanı Metin Kahveci, "Üniversite-lerin özerkliğinin neredeyse iktidar eline teslim edildiği, özelleştirilmiş ve dinselleştirilmiş bir yapının kabul gördüğü eğitim sistemimiz, sıfır çekenlerin sayısını bile olağan karşılamamızı sağlıyor artık" dedi.
Kahveci, ilginin  imam hatip  liselerine kaydırılmak düşüncesinden doğan katsayı kararıyla başlayan süreçin  bugün ilk meyvelerini (!) vermeye başladığını öne sürdüğü açıklamasında şu görüşleri savundu:

"Meslek liselerini özendirecekleri söyleminin yanı sıra, imam hatip lisesi mezunlarından da doktor, avukat çıkarabilecekleri iddiasıyla yola çıkan YÖK'ün bu girişimlerinden ortaya çıkan tablo; meslek lisesi öğrencilerinin çok azının sınava girmeleri ve sıfır çeken 10 bin aday olarak açıklanıyor bugün. Ve ÖSYM Başkanı, bir itirafta bulunuyor: LYS liselere yöneliktir; meslek liselerine uygun bir sınav değildir!
Yeni sınav sistemlerinin denenmesiyle ortaya çıkan dershanelere ve belli bir toplumsal kesimin ekonomik gücüne odaklı, satın alınabildiğinde sistemin işe yararlılığına, satın alınamadığında ülkenin ekonomik ve toplumsal yetersizliğine indirgenen eğitim sistemi, YÖK yoluyla iflas bayrağını çekmiştir. Ama yine de türlü türlü başarısızlıklardan teğet geçse de; kayan eksenleri son anda dolgu malzemeleriyle yerine oturtulmuş ve nihayetinde otomatik pilotlara bağlanmıştır. Yani bugün ülkemizde üniversiteye giriş sınavında sıfır çekmek de olsa olsa KADER'dir!!!

LYS'ye başvurmaya hak kazanan 1 milyon 233 bin 580 kişiden sadece 850 bininin LYS başvurusunu yapması, yalnızca ÖSYM başkanının açıkladığı şekilde 180 puanı çok az farkla geçen adayların LYS'ye girmekten vazgeçmiş olabilecekleri ya da YGS puanıyla açık öğretim veya meslek yüksekokullarını tercih etmeyi uygun bulmaları mı yatıyor? Yoksa öğrencinin sırtına kambur olan sınavlara ve bu sınavların öngördüğü koşullara ilişkin bilinçli olarak yeterince bilgilendirilmemeleri ve 5 aşamalı sınav sisteminin yarattığı maliyetleri karşılayamayacakları kaygısı daha mı gerçekçi bir yaklaşım olur? Görünen o ki, uygulamada ilk yıl olmasının getirdiği 'sağlıksız tahminlerin bedelini yine öğrenci ödedi, yine veli ödedi. 180 barajını geçen 784 bin öğrencinin seçebileceği lisans programlarının kontenjanı 300 bin olduğuna göre sorun sadece sınavda barajı geçmekle ilgili değil. Tercihlerin ardından ortaya çıkacak tablo, gitgide büyüyen bir işsizler ordusu olacak gibi görünüyor. Öğrenciyi yönlendirmeye değil, elemeye ve idealsiz bırakmaya endeksli bu yapılar ortadan kaldırılmadıkça, kopyasız, sıfırsız ve sorunsuz bir eğitim sistemimizin oluşması mümkün görünmüyor. Her sınavla yaratılan belirsizlik, birilerinin kesesini, sandığını doldurmaya, tek tip bir nesil yaratma idealini pekiştirmeye devam ediyor. Eğitim-İş olarak, bakanlığı ve YÖK'ü ülke gerçeklerine uygun hareket etmeye, karar süreçlerine dahil edilmeyen sendikaları, eğitimle ilgili diğer kurum ve uzmanları, artık görmezden gelmekten vazgeçmeye çağırıyoruz."