Eğitim-Sen Zonguldak Şube Örgütlenme Sekreteri Şafak Zurnacı, Şube Başkanı Orhan Yılmaz’ın  arka arkaya kazanılan davalar sonucunda 5 yıl sonra yeniden okul müdürü olarak atandığına vurgu yaptığı yazılı açıklamasında,  “Bizler , müdürlüğü  gasp edilenlerle birlikte    beş yıl önce    yaptığımız açıklamalarla BİAT ETMEDİK , ETMEYECEĞİZ ve GERİ DÖNECEĞİZ   demiştik.” Sözünü hatırlattı.

Zurnacı görüşlerini şöyle yazdı:

14 Mart 2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren torba kanunla ,  şube müdürlüğü dışındaki tüm idari kadrolar görevden alınmıştı. Bu torba kanuna dayalı olarak yeniden düzenlenen   okul ve kurumlara yönetici atanması   ile ilgili yönetmelik gereği   yapılan değerlendirmelerle ,  ülke genelinde cumhuriyet tarihinin en büyük yönetici kıyımını  yaşamıştık.  Bir yandan “ bizim sendikamıza geçerseniz yöneticilik işiniz yeniden değerlendirilir “ vaatleri ile yandaşlığın pervasızlığını görmüş ,  diğer yandan değerlendirme yapan okul paydaşları  dışındaki ilçe Milli Eğitim Müdürü,  Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ve Şube Müdürlerinin kendilerine verilen talimat üzerinden yaptıkları değerlendirmelerdeki hukuksuzluklarına tanık olmuştuk.

Çalıştıkları okulların öğretmen ve  velilerinden   tam  puan alan okul müdürlerimiz  , görev yaptıkları okulun  kapısından  bir kez  içeri girmeyen  zamanın Milli Eğitim Müdürü Turgut Özbek  ve  göreve yeni atanmış şube müdürleri ,  yaptıkları değerlendirmelerle   ,  dillerine pelesenk ettikleri kul hakkını hiçe sayarak onlarca insanı mağdur etmiş , haksız ve hukuksuzca verilen  düşük puanlar ile birçok okul müdürümüzün  hakları  gasp edilmişti. Bizler , müdürlüğü  gasp edilenlerle birlikte    beş yıl önce    yaptığımız açıklamalarla BİAT ETMEDİK , ETMEYECEĞİZ ve GERİ DÖNECEĞİZ   demiştik.

Haksızlığı  bizlere  yaşatan itibar cellatlarına, haksızlıklardan beslenenlere,  kamusal görevini yaparken,  yetkisini kişisel ikbal için kullananlara  karşı olduk, karşı durduk. Haksızlığa, adaletsizliğe karşı savaşırken verdiğimiz  mücadele; Kimilerince “ akıntıya karşı boşa kürek” ya da “ bundan bir şey çıkmaz “ eyyamcılığı ile nitelendirilse de , görevlerinden ayrılanlarla birlikte   onurla  ve başlarımız  dimdik söylediğimiz    gibi   “bizler Hasan Ali YÜCEL’ in , Fakir BAYKURT’ un , Gültekin GAZİOĞLU ve ülkemizin aydınlanması için  bedel ödemiş ve ödeyenlerin  onurla yaşadığı mücadelenin bugünkü neferleriyiz. Unutmayın ki  bizden sonra da bu mücadeleyi onurla sürdürenler olacaktır. İnsan olmanın, insan kalmanın onuru burada yatmaktadır” diye seslenerek , vereceğimiz mücadele ile görevlerimize döneceğimizi haykırmıştık.  

Bugün kamusal işleyiş , adam kayırmacılık , yandaşların dilediği koltuğa yerleştirilmesi   ,  tayin , terfi ve atamaların  isteyenin  dilediği  yere alındığı  bir menfaat  düzenine dönmüştür.  Dün cemaat evlerinde aynı tasa kaşık sallayanlar ,  bugün çıkarlarının  yol ayrımında birbirlerine bel altı saldırılarda  söylemediklerini bırakmıyorlar. Liyakatsiz ve kişiliği gelişmemiş zavallıların ,  kamusal yetkilerini insanları mağdur etme adına  kullandıklarını görüyoruz. Yetkililerin , kamusal alanda kendileri gibi olanları  sonuna kadar koruyup kolladıklarına tanık olurken  , deşifre olan kadroların bir tuvalet kağıdı gibi buruşturulup atıldığına da şahitlik ediyoruz.  Kamu maliyesinin  , yandaşlığın kayırıldığı haksız  ihalelerle  , çevrenin maden arama , HES’ler ve termik santrallerle  talan edildiği ,  bunu dile getirenlerin ise vatan haini ilan edildiği bir garip ülkeye döndük. Bir yanda talan dünyası ,  diğer yanda bu talandan küçük koltuklarda nasiplenmeye çalışan ve talanın devamının en büyük destekçileri .Bir yanda bu talana dur demenin bedelini ödeyenler , diğer yanda insanlık onurundan yoksun yandaşların  talan düzeninde  yer kapma adına gösterdikleri omurgasızlıklar…  

Böylesi bir dünyada bizler; Demokratik bir ülkede asla olmaması gereken “nitelikli yandaşlığa” karşı ,  karanlıktan çıkışın  “bir yolu mutlaka vardır” diyerek   başlattığımız hukuk mücadelemizde yeni bir zafer elde ettik.  Her yaptıkları  hukuksuz işlemi “yargı yolu açıktır “  diyerek eyyamcılık yapanlar ,  son olarak Zonguldak İdare Mahkemesinin vermiş olduğu karar ile EĞİTİM SEN şube başkanımız Orhan YILMAZ’ ın  okul müdürlüğü hakkını  teslim etmek zorunda kalmışlardır. Beş yıl boyunca kazanılan beş dava sonunda şube başkanımız Orhan Yılmaz’ ın Fatih İlkokuluna müdür olarak atanması bir zaferdir. Bu zafer EĞİTİM SEN’ in hukuk mücadelesinin sonucudur.

Hep söyledik . Her mücadele bir kazanım ile sonuçlanmayabilir. Ancak her kazanım mutlaka bir mücadele sonucudur. Bizler biliyoruz ki , haklarındaki mahkeme kararına rağmen haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edilen öğretmenlerimiz  İsmet AKYOL , Gökhan Taner GÜNSAN , Bülent KOPAN , Zonguldak ESM şubesinden Tahsin KUMKUMOĞLU ve Ercan ACAR , BES şubesinden açığa alınan Anıl ÇETİN’ de bir gün mutlaka ama mutlaka görevlerine döneceklerdir. Onların uğradığı haksızlığa neden olanlar,  tarihin çöplüğünde en ağır sıfatlarla yerlerini aldıklarında isimleri bile hatırlanmazken, halkına doğruyu ve aydınlığı gösteren dostlarımız öğrencilerine ve  işlerine kavuşacaklardır.

Saçma sapan dosyalarla evlerinden/eşlerinden, öğrencilerinden ayırdığınız Polat ULUS ve Murat DURMUŞ öğretmenlerimiz de  bu kentteki görevlerine döneceklerdir. O günler geldiğinde biz bayram davulları çalarken ,  siz savaş tamtamlarınız , elinizde kalan  tokmaklarınız ve  itibar cellatlığınızla baş başa kalacaksınız.  Tarih , haklıyı  ve  haksızı , karanlık ile aydınlığın savaşımını yazarken sizler için özel bir şeyler yazacağına da eminiz. Tarihin bu yazımına katkıda bulunmak için şube başkanımız Orhan YILMAZ beş yıl öncesinden başlayan  hukuksuzluğu  ortaya koymak adına eski Milli Eğitim Müdürü   Turgut Özbek ’i “görevini yapmadığı” suçlamasıyla     CİMER‘ e şikayet etmiştir.. Çünkü sizler, CİMER’ i  ,  saçma sapan dosyalarınızla  sürgün ve cezalarınızın   ilk durağı yaptınız.  Sizin uyguladığınız sistem bu değil midir ? Bir çok arkadaşımızı CİMER e yapılan şikayetler ile cezalandırmadınız m?

Okullarının önünden bile geçmediği müdürleri düşük puanla değerlendirerek görevden alınmalarına neden olan eski Milli Eğitim Müdürü Turgut Özbek , komisyon görevlisi olmasına rağmen Orhan YILMAZ için yapılan son değerlendirmeye katılmayarak  görevini ihmal etmiş ve bir kez daha  adaletin gecikmesine neden olmuştur.Turgut Özbek  şube başkanımızın değerlendirme komisyonundaki görevine katılmayarak    görevini yerine getirmemiş ve  suç işlemiştir.

Bundan 5 yıl önce verdiği düşük puanlarla ellerine su dökemeyecekleri  bir çok okul müdürünün  yöneticilik görevlerini üzerlerinden alarak itibar cellatlığını yapanlar, Milli Eğitimin neredeyse hafızası olmuş okul müdürlerinin haksız bir şekilde öğretmenliğe dönmelerine sebep  oldukları gibi bir çoğunun yaşadıklarına  küsüp emekli olmalarına neden  olmuşlardı.  O okul müdürlerinden hiçbiri ,  hak etmedikleri puanlarla hormonlanarak  geldikleri okulları arkalarında binlerce lira borç bırakıp  terk etmemiş  , aksine kasalarını  dolu bıraktıkları  okullarını , bugün yine öğrencileri , öğretmenleri ve dahası sevdikleri ülkeleri için yeniden toparlamaya talip olmuşlardır.

Bizim yöneticilik anlayışımız birilerine çıkar sağlamak  ya da gelen telefonlara göre birilerinin işini görmek üzerine değildir. Bizim öğretmenliğimizde de , yöneticiliğimizde de kurum amirinin cuma  namazını kılacağı camide göz önü bir yerde saf tutmakta yoktur. Bizim öğretmenliğimiz üşüyen çocuğun elini ısıtmak , karnı aç okula gelen öğrenciye kendi çocuklarının ekmeğini yedirmektir. Başkasının sofrasındaki ekmekte gözü olan bizimle değildir. Bizimle olanın ,  ne haksızca kazanılmış milyonları ,  ne de deniz kıyılarında dükkanları  var. Bütün varlığımızda “bir başımız diktir , bir de dik başlılığımız “

Bu anlayış içinde  bundan sonra da EĞİTİM SEN olarak , her türlü haksızlığa karşı durmaya , yanlışı teşhir etmeye devam edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmaması bekler , halkımızın yaklaşan kurban  bayramını kutlarız.”