Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, gümrük vergisinin yüzde 130’dan buğdayda yüzde 45’e, arpada yüzde 35’e düşürülmesinin psikolojik etkisiyle, çiftçi-tüccar-sanayici zincirinin koptuğunu, hububat piyasasının bozulduğunu bildirerek, “sanayici düşük gümrükle buğday ithal edeceğim diye tüccardan mal almıyor, tüccar mal elinde kalacağını düşündüğü için çiftçiden buğday almıyor. Dışardan giren buğday olmamasına rağmen, söylemi bile yetti; bazı bölgelerde alım satım durdu” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, bu şartlarda Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) acil olarak, hiç beklemeden devreye girmesi, makul bir müdahale alım fiyatı açıklaması, piyasada istikrarı sağlaması zorunluluğu bulunduğunu belirtti. “TMO’nun, piyasaya geç girerek, çiftçimize ölümü gösterip, sıtmaya razı etmemelidir” diyen Bayraktar, Ofis’in, çiftçinin dostu olduğunu göstermesi, alın terinin karşılığını verecek bir fiyattan alım yapması gerektiğini vurguladı. Şemsi Bayraktar, buğday ve arpa ekili alanların üçte ikisini oluşturduğunu, bunlarda yaşanacak bir olumsuzluğun Türk tarımını etkileyeceğini, acilen tedbir alınması gerektiğini bildirdi.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, TZOB’u arayıp tonunu 1050-1100 liradan satın aldığı buğdayı fabrikaya 1000 liraya satamadığını söyleyip ne yapacağını soran tüccarların olduğunu açıkladı.

Düşük gümrükle dışarıdan buğday ithal edilmemesi rağmen, gümrük vergisi indiriminin Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından 2-3 gün içinde buğday ve arpa piyasasının işlemez hale geldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“Buğday ve arpada bazı bölgelerde piyasa durdu. Söylem dahi yetti. O kadar zamansız bir söylem oldu ki; üretici de tüccar da tedirgin bir şekilde bekliyor. Tüccar mal almıyor, elindeki malı fabrikalara satamıyor. TMO, acil olarak, hiç beklemeden devreye girmesi, makul bir müdahale alım fiyatı açıklaması, piyasada istikrarı sağlamalıdır. Piyasanın sağlıklı bir şekilde işlemesi için geç kalmamalı, müdahale alım fiyatlarını açıklayarak piyasaya etkin olarak yer almalıdır.

Hasat devam ederken, hiç ihtiyaç yokken hiç zamanı değilken böyle bir karar alınması piyasayı olağanüstü bozdu. Tüccarlar da daha birkaç hafta önce çiftçiden tonu 1050-1100 liradan satın aldıkları buğdayı gümrük indirimi kararı açıklandıktan sonra fabrikalara satamamaya başladıklarını, fabrikalara zarar ederek 1000 liradan buğday vermek istemelerine karşın yine de buğdayın ellerinde kaldığını söylüyorlar.

Görünen o ki karar alınırken psikolojik etki atlanmış. Kararda ekonominin en önemli unsurlarından psikolojik etkinin ıskalanması bu sonucu doğurdu.”

 

-Ekili alanların üçte ikisinden fazlası buğday ve arpa-

 

Türkiye’deki 23,8 milyon hektarlık tarım alanının 4,1 milyon hektarının nadasa bırakıldığını, sebze alanlarının 0,8, meyve alanlarının 3,3 milyon hektar olduğunu, ekilen alanların 15,6 milyon hektarı bulduğunu belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“15,6 milyon hektar alanın 7,7 milyon hektarında buğday, 2,7 milyon hektarında arpa ekiliyor. Buğday ve arpa ekilen alanların toplamı 10,4 milyon hektarı buluyor. Bu demektir ki ülkemizde ekili alanların üçte ikisinden fazlasına buğday ve arpa ekiliyor. Buğday ve arpa ekilen alanların büyüklüğü Hollanda’nın 3 katına yaklaşırken, İsrail’in 5 katını, İngiltere’nin yüzde 80’ini buluyor. İsrail’in tüm topraklarının alanı 2,06 milyon, Hollanda’nınki 3,7 milyon, Birleşik Krallığın İngiltere bölümü 13 milyon hektar.

Yine de 1994 yılında buğday ekili alanların 9,8 milyon, arpa ekili alanların 3,5 milyon hektar olduğunu unutmayalım. Buna göre buğday ve arpa ekili alanlar beşte birden fazla, yüzde 21,6 oranında azaldı. 1994 yılında buğday ve arpa ekili alanlar 13,3 milyon hektarla İngiltere’den daha büyük bir alanı bulurken, bugün 10,4 milyon hektara indi. Buğday ve arpa ekim alanları Belçika’ya yakın bir büyüklükte, 2,9 milyon hektar daraldı. Üretimin gerilememesinin sebebi verimdeki artıştır. 1994’den bu yana buğday verimimiz yüzde 50, arpa verimimiz yüzde 20’den fazla yükseldi. Bizim, daha fazla alanda daha yüksek verimle buğday ve arpa üretmemiz, buğdayda 30 milyon ton, arpada 10 milyon ton üretim hedefine ulaşmamız gerekirken gümrük vergilerini düşürmek hedeflerden uzaklaşmamıza yol açar. Ülkemiz rahatlıkla üretim alanlarını artırarak, verimi yükselterek 30 milyon ton buğday ve 10 milyon ton arpa üretim ve kaliteyi de yakalar.

Türkiye, 2016 yılında 20,6 milyon ton buğday, 6,7 milyon ton arpa üretti. Bu yıl buğday üretiminde yüzde 5,8, arpa üretiminde çift haneli yüzde 11,9 artış bekleniyor. Üretimin, 2017’de buğdayda 21,8 milyon tona, arpada 7,5 milyon tona çıkacağı tahmin ediliyor. Herkesin bunları göz önünde bulundurarak hareket etmesinde büyük fayda vardır.”

 

-“Gümrük vergilerinin indirilmesi çiftçimizin rekabet imkanını

tamamen ortadan kaldırdı”-

 

Girdi fiyatları yüksek, verim düşükken gümrük vergilerinin indirilmesinin çiftçinin rekabet imkanını tamamen ortadan kaldırdığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

“Maliyetlerimiz yüksek verim rakamlarımız düşük. Çiftçimizi buğday ve arpada koruyacak tek unsur vardı gümrükler onlar da yüzde 130’lardan buğdayda yüzde 45’e, arpada yüzde 35’e çekildi. Bu maliyetlerle, bu verimle, bu gümrüklerle buğday ve arpa üreticimiz ayakta kalamaz. Buğdayda biz dekar başına 270 kilogram verim alırken, Fransa 735, Almanya 862 kilogram verime ulaşmış durumda. ABD’de litresi 2 lira 38 kuruş, Rusya’da 2 lira 22 kuruş olan mazotun Türkiye fiyatı 4 lira 37 kuruşu buluyor.

ABD’de toptan fiyatlarla DAP gübresinin tonu 1100 lira, Avrupa’da 1270 lirayken, Türkiye’de 1665 liraya çıkıyor.

Maliyetler ve verimdeki fark yüzde 35-45 değil ki bu gümrükler çiftçimizi korumaya yeterli olsun. Kesinlikle karardan vazgeçilmelidir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız da ithalat kontrol belgesi vermeyerek ithalatı önlemelidir. Gümrük vergisinin düşürülmesinin psikolojik etkisiyle çiftçi-tüccar-sanayici zinciri koptu, hububat piyasası bozuldu. Sanayici düşük gümrükle buğday ithal edeceğim diye tüccardan mal almıyor, tüccar mal elinde kalacağını düşündüğü için çiftçiden buğday almıyor. Bu şartlarda TMO acil olarak, hiç beklemeden devreye girmeli piyasada istikrarı sağlamalıdır. TMO, piyasaya geç girerek, çiftçimize ölümü gösterip, sıtmaya razı etmemelidir. Ofis, çiftçimizin dostu olduğunu göstermeli, alın terinin karşılığını verecek bir fiyattan alım yapmalıdır. Çiftçimiz TMO’dan bunu talep ediyor.”

 

-Bayraktar’ın 14 Mayıs konuşması-

 

Bayraktar, daha ülkenin hiçbir yöresinde hasat başlamadan, 14 Mayıs 2017 tarihinde Dünya Çiftçiler Günü vesilesiyle Ankara Anadolu (Tandoğan) Meydanı’nı dolduran çiftçilere hitabında, buğday ve arpa konusunu da gündeme getirmiş ve gerekli uyarıları yapmıştı.

Şemsi Bayraktar, 14 Mayıs konuşmasında, şunları kaydetmişti:

“Bu toprakların en önemli ürünü buğday ve arpadır. Buğday ve arpa milyonlarca çiftçimizin geçim kaynağıdır. Üreticimiz yaptığı masrafın, verdiği emeğin, döktüğü alın terinin karşılığını alıyor mu? Kaliteli buğday üreteceğiz. Hedefimiz kaliteli buğday üretmek ve üretimi 30 milyon tona çıkarmaktır. Artık buğday ithal etmek istemiyoruz. Bunun için kaliteli ve sertifikalı tohuma ucuz fiyattan ulaşmalı, ucuz gübre ve ucuz mazot kullanmalıyız. Ürün fiyatları da alın terinin karşılığını alacak düzeyde olmalıdır. Bunun için de üreticimiz tüccarın insafına bırakılmamalı, TMO hasat zamanı, fiyatlar üreticiyi memnun etmeyecek şekilde görünüyorsa hızlı bir şekilde üreticiyi tatmin edecek bir fiyattan piyasa girmeli, ödemelerini peşin yapmalı, alanı tüccara bırakmamalıdır. Bunları yaparsak buğdaydaki üretim hedeflerimize ulaşırız. Biz üreticimizin üretme hevesini kırmazsak üreticimiz tarlasında kalacak ve ülkemizin ihtiyacı olan hububat üretimini karşılayacaktır. Buğday ve arpa hasatları önümüzdeki günlerde başlayacak. Üreticimiz arpa ve buğday fiyatlarının alın terini karşılayacak şekilde gerçek maliyetleri dikkate alarak açıklanmasını istiyor. Hazine de TMO’nun finansman ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılamalı, Ofisin elini güçlendirmelidir. Üreticimiz, desteklenirse, ithal ucuz ürüne karşı korunursa, ürünü de para ederse üretiyor.”