1 Mayıs İşçi Bayramı Zonguldak’ta az sayıda katılımcı ile kutlandı. Kutlama Komitesi adına açıklamada bulunan GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş, 150 yılı aşkın zamandır ülkesine, milletine değer yaratan, kaynak aktaran ve haklı olarak emeğin başkenti sıfatını kazanan Zonguldak’ın, küçüldüğünü ve göç verdiğini hatırlatarak, “Küçücük bir mahalle iken Türkiye’nin dört bir yanından gelerek 3 il olacak kadar büyüttüğümüz Zonguldak, bir kasabaya dönüştürülmek isteniyor. Emeğin Başkenti Zonguldak’ta ilk kez emekli sayısı çalışan sayısını geçti” dedi.

 

“TTK, tarihinin en düşük sayıda işçisiyle, en düşük üretimini yapıyor. TTK küçülüyor, can damarı ÇATES satılıyor. Yeni sektörlere de yatırım yapılmıyor. Bölge müdürlüklerimiz kapatılıyor. Türkiye’yi karayolları, demiryolları, hava yolları ağı ile örmekle övünen Hükümet, Zonguldak’a ulaşımı kolaylaştıracak yatırımları yapmıyor. Karınca hızıyla göstermelik çalışmalar yapılıyor. Ulaşım sorunu olan bölgemize yatırımcı gelmiyor. İnsanlarımız işsiz, gençlerimiz göç ediyor. Zonguldak’ta kalmak isteyen gençlerimiz, taşeron şirketlerde, asgari ücretle köle gibi çalışmaya zorlanıyor. Zonguldak, çöplüklerden yiyecek arayan insanlarla haber olacak duruma geldi”

 

1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü Zonguldak’ta kutlandı. İstasyon Caddesinde toplanan gruplar sloganlar eşliğinde Madenci Anıtına geldi. Mitinge meslek odaları, işçi ve memur sendikaları konfederasyonları, sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler destek verdi.  Mitingde Tertip Komitesi adına GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş bir konuşma yaptı.  Alabaş, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında meydanlarda bulunduklarını hatırlatarak, ülke, ulus, ırk dil, din mezhep, cinsiyet, siyaset, inanç, meslek gibi hiçbir ayrım gözetmeksizin, işçiler, emekçilerin bir arada olduğunu söyledi. İşveren, patron, hükümetlere, yönetenlere, dosta-düşmana, birliği, beraberliği, dayanışma ve mücadele gücünü gösterdiklerini açıklayan Alabaş konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

 

“MÜCADELE TARİHİNE ADINI YAZDIRDI”

124 yıldır, gücümüze güç katıyoruz. Kölelik düzenine kadar uzanan bu emek mücadelesi 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesiyle tüm dünyaya mâl oldu. Amerika’da Şikago’da bu mücadelenin meşalesini yakarken katledilen işçi önderlerimizi, 1 Mayıs 1977 tarihinde Taksim’de yaşanan katliamda hayatlarını kaybeden arkadaşlarımızı, tüm 1 Mayıs Şehitlerimizi, Zonguldak’ta mücadele tarihimize adını yazdıran Genel Başkanımız Şemsi Denizer’i, ülkemizde ve dünyada bu mücadeleye katkı veren tüm önderlerimizi, Saygıyla, şükranla, rahmetle anıyoruz.

 

 

ZONGULDAK TARİHİNİN EN SIKINTILI DÖNEMİNİ YAŞIYOR

Zonguldak, tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyor. 150 yılı aşkın zamandır ülkesine, milletine değer yaratan, kaynak aktaran ve haklı olarak Emeğin Başkenti sıfatını kazanan Zonguldak, yaklaşık 10 yıldır sürekli küçülüyor ve göç veriyor. Küçücük bir mahalle iken Türkiye’nin dört bir yanından gelerek 3 il olacak kadar büyüttüğümüz Zonguldak, bir kasabaya dönüştürülmek isteniyor. Emeğin Başkenti Zonguldak’ta ilk kez emekli sayısı çalışan sayısını geçti.

 

İNSANLARIMIZ GÖÇ EDİYOR

150 bini aşkın emeklimiz, 120 bin civarında işçi, memur, esnaf, İsteğe bağlı sigorta ödeyen aktif sigortalımız var. Bölgemiz ekonomisine yön veren Türkiye Taşkömürü Kurumu, Tarihinin en düşük sayıda işçisiyle, en düşük üretimini yapıyor. TTK küçülüyor. TTK’nın can damarı ÇATES satılıyor. Yeni sektörlere de yatırım yapılmıyor. Bölge müdürlüklerimiz kapatılıyor. Türkiye’yi karayolları, demiryolları, hava yolları ağı ile örmekle övünen Hükümet, Zonguldak’a ulaşımı kolaylaştıracak yatırımları yapmıyor. Karınca hızıyla göstermelik çalışmalar yapılıyor. Ulaşım sorunu olan bölgemize yatırımcı gelmiyor. İnsanlarımız işsiz, gençlerimiz göç ediyor. Zonguldak’ta kalmak isteyen gençlerimiz, taşeron şirketlerde, asgari ücretle köle gibi çalışmaya zorlanıyor. Zonguldak, çöplüklerden yiyecek arayan insanlarla haber olacak duruma geldi.

 

ZONGULDAK GÖZ GÖRE GÖRE ERİTİLİYOR

Biz bunu hak etmiyoruz. Bakınız, bu en kötü halimizle bile Türkiye’ye kaynak aktarıyoruz. İnanılır gibi değil ama gerçek bu. Türkiye’de 81 il arasında, devletin genel bütçesine verdiği katkı kadar yatırım alamayan 12 il var ve bunlardan biri Zonguldak. Evet, Zonguldak verdiği verginin karşılığı kadar yatırım alamıyor. Zonguldak’tan alıyor, başka illere yatırım yapıyorlar. Bizim gençlerimiz oralara göç ederek çalışmak zorunda kalıyor. 2002 yılından bu yana Bakansız bırakılan Zonguldak,  göz göre göre eritiliyor. Zonguldak, şehir olmaktan çıkarılmak isteniyor. Sevgili madenciler, değerli işçi kardeşlerim, emekçi dostlar,  Zonguldak’ta 1 milyar tonun üzerinde kömür var. Zonguldak bugün devlete, millete verdiğinin çok daha fazlasını verebilecek potansiyele sahip. Ama siyasi iktidar, bu gerçeği bile bile sessiz kalıyor. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun 2010 yılında istediği 1500 işçiyi almadılar. 2013 yılında bu sayı 3 bin 200’e yükseldi, yine almadılar. Bugün ihtiyaç 3 bin 500’ü geçti ve ilgili Bakanlıklar, Hükümet sessizliğini koruyor. Her geçen gün kömür ithalatına ödediğimiz para artıyor. Taşkömürü ithalatına ödenen para 5 milyar dolara dayandı. Kömürümüz yeraltında, işsizimiz yer üstünde bekliyor. Nitelikli elemanlarımız, 166 yıllık birikimimiz var. TTK, kapasitesinin üçte biriyle çalıştırılıyor, özel sektöre de destek verilmiyor. Çünkü uluslararası şirketler, bizim kömür üretmemize izin vermiyor, hem onlar kazanıyor, hem ithalatçı yandaşlar kazanıyor. Ama Türkiye borç batağına sürükleniyor.  Bakınız 1948’den bugüne TTK’nın ürettiği düşük kalorili atık kömürü değerlendiren ve enerji üreten ÇATES, borç batağındaki devlet tarafından satılıyor. ÇATES A ve ÇATES B, 1948 yılından bu yana hiç zarar etmedi. Hem ÇATES kazandı, hem TTK kazandı, kendi kaynaklarımızı değerlendirdik ve ülke ekonomisi kazandı.

 

"ZONGULDAK TÜRKİYE'DİR"

Zonguldak, Türkiye’dir. Zonguldak neyse Türkiye odur. Bakınız bu halimizle bile Türkiye’ye kaynak aktarıyoruz dedik. Biz sessiz kaldıkça, onlar bizden alıyorlar, satıyorlar. Türkiye zor durumda, bize yandaş medya ile başka şeyler anlatıyorlar. Türkiye, ürettiğinden fazlasını tüketiyor. Dış ticaret açığı 100 milyar dolara, Cari açık 60 milyar dolara dayanıyor. Bu düzen borçla, sıcak parayla ödenen faizlerle devam ediyor. Her yıl yeni borç bulma mecburiyeti var. Türkiye’nin dış borcu 385 milyar dolar civarında.  Türkiye’nin iç borcu yaklaşık 200 milyar dolar. Bu borçlar bizim üzerimizde. Türkiye borçlu, biz borçluyuz. Türkiye uluslararası bankalara, çok uluslu şirketlere, emperyalist tekellere borçlu. Esnaf, emekli, sabit gelirli çalışan halkımız bankalara borçlu. Artık IMF’ye ihtiyaç yok, bankalar mahallelerimize kadar girdi. Türkiye’yi emperyalist şirketlerin oyuncağı yaptılar. Yandaşlar kazanacak diye bizleri açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkum ediyorlar. Emeğin Başkentini gözden çıkartmak, Türkiye’de emekçiyi gözden çıkarmaktır. Tam da öyle yapıyorlar. 2002 yılından bu yana Türkiye hızla Taşeron Cumhuriyeti’ne dönüştürülüyor. Kamu ve özel sektördeki çalışan taşeron işçi sayısı 2 milyon 500 bine dayandı. Türkiye’de sendikalı işçi sayısı 1 milyonun altında. Toplu sözleşme yapabilen işçi sayısı 700 bin civarında. Örgütlenmek isteyeni işten atıyorlar. Artık devlet memurunun işini bile taşeronlara yaptırıyorlar. Taşeron demek kölelik düzeni demektir.  Şimdi Özel İstihdam Büroları ile işçileri satılık modern köleye dönüştürmenin hukukunu yaratmaya çalışıyorlar. İş güvencesi yok, kıdem tazminatı yok, düzenli maaş yok, 12-14 saat çalışma var. Can güvenliği yok, sigorta işverenin keyfine göre, sendika yok, toplu sözleşme yok, gelecek güvencesi yok. Bakınız, bu uygulamaların hepsi Zonguldak’ta var. Emeğin Başkentinde bunlar oluyorsa, Türkiye’yi anlamak zor değildir. Türkiye’yi 200 yıl öncesine götürmek istiyorlar. Biz, Zonguldaklılar olarak, madenciler olarak bunları 1848’den 1924’e kadar yaşadık. Fransızın, İngilizin, Almanın doğrudan zulmünü gördük. Atalarımız, açlık, sefalet, yoksulluk içinde öldüler. Sonra Osmanlı İmparatorluğu dağıldı ve Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının öncülüğünde verilen Kurtuluş Savaşı ile kendimizi bulduk. Cumhuriyeti bugünlere taşıdık. Biz bu vahşi kapitalizme dönüşe, ülkemizi parçalanmaya götürecek bu ekonomik politikalara izin vermeyeceğiz.

 

“NİYE BAHANE ÜRETİYORLAR?”

Demokrasinin olduğu ortamda bunları yapamayacaklarını biliyorlar. Şimdi aynen kölelik döneminde olduğu gibi devleti egemen güçlerin baskı aracına dönüştürmeye, bunun hukukunu yaratmaya çalışıyorlar. Başkanlık sistemi, MİT Yasası, dar bölge gibi düzenlemelerle zemini hazırlıyorlar. Baskı, tehdit, şantaj, gaz, tomayı meşrulaştırmak için toplumu tahrik ediyorlar. Seçimlerde aldıkları oylardan cesaretle, bu yeni süreci hızlandırıyorlar. Baskı, şiddet, sansür ile emek sömürüsünü sürdürmeye çalışıyorlar. 2010, 2011, 2012 yıllarında 1 Mayıs’ın Taksim’de  bayram havasında kutlanmasından kimler rahatsız oldu? Şimdi niye bahane üretiliyor? Çünkü şiddet meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Korkulan, bizim birliğimiz, beraberliğimizdir. Bunun içindir ki, emekçileri bölmek, yandaş yaratmak için her yolu deniyorlar, deneyecekler. Bizi birbirimize düşürmek isteyecekler. Çünkü başka türlü bizi köleleştiremezler, kıdem tazminatımızı, emeklilik hakkımızı kısıtlayamazlar, emekli maaşlarımızı düşüremezler. Biz bu tarihi biliyoruz. Biz bunları ağır bedeller ödeyerek öğrendik. Biz buna izin vermeyeceğiz.

 

"ZONGULDAK TÜRKİYE'NİN AYNASIDIR"

Buradan Hükümeti, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kadrolarını, onların Zonguldak’taki temsilcilerini uyarıyoruz.  Zonguldak, Türkiye’nin aynasıdır.  Zonguldak, Türkiye’nin sanayisine yön vermiştir ve yön verecek potansiyele sahiptir. Zonguldak, Emeğin Başkenti’dir, emekçilerin önderidir. Zonguldak’ı gözden çıkarmak, Türkiye’yi gözden çıkarmaktır. 1990 yılında Zonguldak’ı boşuna hedef yapmadılar. 1994 yılında maden ocaklarımızı, Kardemir’i, Erdemir’i hedef yapanların bir amacı vardı. 2002 yılından bu yana sürdürülen sinsi politikalarla TTK’yı küçültmek, ÇATES’e el koymak bu sürecin devamıdır. Hedef, ülke sanayisidir. Hedef, üretim ekonomisidir. Bunu başarabilmelerinin yolu da emekçileri sindirmekten, susturmaktan geçiyor. Buna izin vermeyeceğiz. Zonguldak’ta sosyal barış bozulursa Türkiye’de kimsenin huzuru kalmaz.  Bugüne kadar Zonguldak’a yanlış yapanlar, Zonguldak’ı yönetemeyenler, Türkiye’yi de yönetemediler. Biz, İnsan onuruna yaraşır bir yaşam, savaşsız, sömürüsüz bir dünya istiyoruz. Örgütlenme önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. İzmir’de Sendikamıza üye oldukları için Ege Doğaltaş ve Traverten Sanayi şirketinde işten atılan arkadaşlarımızın derhal işe alınmalarını istiyoruz. Kamu çalışanlarının ek ödemelerinin prime esas kazançlardan sayılarak emekli maaşlarına yansıtılmasını istiyoruz. 12 Eylül döneminden kalan kanun hükmünde kararnameyle mimar-mühendis odalarını baskı altına alma anlayışından vazgeçilmelidir. Kamuda yandaş kadrolaşma girişimlerine son verilmeli, ehliyete, liyakata bakılmalı, adil sınavlarla atamalar yapılmalıdır.

 

İŞ CİNAYETLERİNDE ÖLMEK İSTEMİYORUZ

İşsizimize iş, emeklimize hak ettikleri saygınlığın verilmesini istiyoruz. Çalışanlara iş güvencesi istiyoruz. İş cinayetlerinde ölmek istemiyoruz. Çağdaş bir eğitim, herkese ücretsiz sağlık hizmeti istiyoruz. Biz, ülkemizde, komşularımızda, dünyada barış istiyoruz. Emperyalistlerin enerji savaşlarına alet olmak istemiyoruz. Birliğimiz, beraberliğimiz, dayanışmamız ve mücadelemizle bu sorunların da üstesinden geleceğiz. Umarız Hükümet kendine çeki düzen verir. Umarız emekçileri daha fazla tahrik etmez. İşçilerin, emekçilerin birliği ve üretimden gelen gücü bize yeter.”

 

EDİP AKBAYRAM COŞTURDU

GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaşın konuşmasının ardından sahneye çıkan Edip Akbayram birbirinden güzel parçaları ile mitinge katılanları coşturdu.

 

(Haber Merkezi)