Köseağzı’ndaki değirmenin var olan taşlarını korumak için halen daha çok geç değil!..

 

Haber-Yorum:  Bahriye eri Kdz. Ereğli’nin Kestaneci Köyü’nden (şimdi mahalle oldu) Uzun Mehmet’in un öğütmek için gidip taşkömürünü bulduğu Köseağzı’ndaki değirmene gittik ve son halini görüntüledik. Değirmenin sadece su arkının ayakta kalabildiği ve var olan tarihin de çalı-çırpı ve dikenlerin arasında kaldığını gördüğümüzde ise elbette ki içimiz cız etti.

 

Zonguldak’ı ağır sanayi kenti haline getiren ve Emeğin Başkenti ünvanına kavuşturan taşkömürünün ilk bulunduğu yer olan Köseağzı’ndaki değirmen, taşıdığı 180 yıllık tarihini, Neyrendere suyunun aktığı arkların taşlarında saklı bırakmış.

 

Köseağzı değirmeni gibi bir tarih yok oluyor göz göre göre. Hem de TTK’ya ve GMİS’e rağmen yok oluyor. Ekmek verdiklerinin ilgisizliğiyle tarih sayfalarında sadece ismini bırakarak yok oluyor.

 

Köseağzı deyince akıla sadece Uzun Mehmet, taşkömürü ve değirmen gelirdi.

Peki ya şimdi?

Gündeme baktığımızda Köseağzı ismi neyi hatırlatıyor?

 

Taşkömürü yeniden değerli hale geldi. Diğer enerji kaynaklarının ucuzluğu nedeniyle tu-kaka olan taşkömürü şimdi çok kıymetli. Dünya bunun farkında ve taşkömürü enerjisi, diğer enerji kaynaklarından çok daha önemli hale geldi.  

Ülkemizde farkına vardı taşkömürünün. Bir dönemler, "kapatılsın" çığlıklarının atıldığı ocaklara özel sektör bile yatırım yapıp kömür çıkarmak istiyor.

Türkiye'nin tek taşkömürü üretiminin yapıldığı Zonguldak'ta ise, bu kömürün bulunuşuna tanıklık eden Köseağzı tarihine saldırılıyor. Yok sayılıyor. ve şimdi kötü emellere alet edilmek için fırsat bile kollanıyor.

 

VEFA, VEFAT ETTİ!

 

Köseağzı’ndaki bu değirmene sahip çıkıp tarihimize kazandırması gereken kurumların başında TTK geliyor.

Köseağzı değirmenine sahip çıkılması, onarılması ve müze haline getirilmesi yolunda çok uzun yıllardır yapılan onca yayınlar, bu yanılara karşı verilen sözler ve hatta GMİS genel kurulunda alınan kararlar da hiçe sayıldı. Doğanın koynuna bırakılıp yok olmakla karşı karşıya kalan Köseağzı değirmenine bugün de sahip çıkıp koruyacak ne TTK, ne sendika, ne belediye başkanları ve ne de sivil toplum örgütleri ortalıkta yine yok. 

Köseağzı tarihi gözümüzün önünde tarih sayfalarından siliniyor.

 

Köseğzı değirmenine ilgisiz kalıp yok olmasını seyir eden eski ve yeni tüm TTK ve GMİS yöneticilerini “yedikleri ekmeğe inkar edenler” olarak bir kenara yazmalı ve bu değirmene öncelikle de Kdz. Ereğli Belediyesi’nin öncülüğünde tüm sivil toplum örgütlerinin sahip çıkarak, vefalı davranmalı.

 

Bu kez farkıl olalım ve tarihimize sahip çıkarken, Köseağzı'nı yok etmek isteyenlere de asla fırsat vermeyelim.

 

Köseağzı tarihimizdir, yok edilmemeli...