Greenpeace uyarıda bulundu, Zonguldak’a yeni kömür santrallerinin, 2 bin 560 erken ölüme sebep olabileceğini duyurdu.

 

Greenpeace’in hazırladığı ‘Sessiz Katil’ adlı rapor, kömürlü termik santrallerin insan sağlığına etkilerini de inceliyor. Rapora göre Türkiye’de kömürlü termik santraller, trafik kazalarından daha fazla can alıyor.

 

Greenpeace’in Zonguldak’ta basın toplantısı düzenleyerek kamuyla paylaştığı “Sessiz Katil” adlı raporda, Türkiye’de 2010 yılı itibariyle var olan 19 kömürlü termik santralin insan sağlığına etkilerini inceliyor. Rapor aynı zamanda Türkiye’de planlanmış veya izin aşamasındaki santrallerin tahmini etkilerini de ortaya koyuyor. Rapora göre, Türkiye’de kömürlü termik santrallere bağlı hava kirliliği, trafik kazalarından daha fazla ölüme neden oluyor. Stuttgart Üniversitesi’nin hava kirliliği modellemesi kullanılarak hazırlanan rapora göre Türkiye, kömürlü termik santrallere bağlı erken ölümler sıralamasında, bütün AB ülkelerini geride bıraktı.

 

“SESSİZCE CAN ALMAYA DEVAM EDİYOR”

Basın toplantısında, Greenpeace Akdeniz Kömür Kampanyası Araştırmacısı Buket Atlı, Çatalağzı Çevre Koruma Derneği Başkan Yardımcısı ve Yaşanabilir Zonguldak Platformu sözcüsü Kadir Orhan konuşmacı olarak yer aldı. Soma’da kömür madeninde yaşananların ve nedenlerinin unutulmasına asla izin vermeyeceklerini ifade eden Greenpeace Akdeniz Kömür Kampanyası Araştırmacısı Buket Atlı, “Kömür, sadece yer altından çıkarılırken can almıyor. Kömürlü termik santraller, adeta sessiz birer katil gibi, kalp-damar, solunum yolu rahatsızlıkları ve astım, kanser gibi hastalıklara neden olarak, sessizce can almaya devam ediyor.

 

40 YILIN SONUNDA…

Örneğin 2010 yılında Zonguldak’ta çalışmakta olan Çatalağzı Termik Santrali (ÇATES) ve Zonguldak Eren Termik Santralleri ZETES-1 ve ZETES-2’den kaynaklanan hava kirliliği 275 erken ölüme sebep oldu.  Greenpeace’in yaptırdığı diğer araştırmalar gösteriyor ki Zonguldak bölgesinde ÇATES, ZETES-1 ve ZETES-2’nin ardından yapılması planlanan 4 kömürlü termik santral hayata geçerse işletmede kaldıkları 40 yılın sonunda 2560 erken ölüme sebep olacak.” dedi.

 

7900 ERKEN ÖLÜM

Rapordaki araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de sadece 2010’da, çalışmakta olan 19 kömürlü termik santralden kaynaklanan hava kirliliği, 7900 erken ölüme yol açtı. Bu rakam kömürlü termik santrallerin, trafik kazalarının iki katı kadar can aldığını gösteriyor. 2010 yılı itibariyle yapılması planlanan 42 tane kömürlü termik santralin kurulması halinde ise, yaşamlardan çalınan yıllara 34 bin yıl daha eklenecek. Bu raporun verilerini kullandığı 2010 yılından bugüne, planlanan ve izin aşamasında olan kömürlü termik santral sayısı 42’den 80’e çıktı.  Greenpeace’in Avrupa Yenilenebilir Enerji Konseyi ve Dünya Rüzgâr Enerjisi Konseyi ile birlikte hazırladığı Enerji [D]evrimi raporu, Türkiye’nin 2040’a kadar elektrik ihtiyacının %85’ini yenilenebilir enerjilerden karşılayabileceğini gösteriyor. Kömürün insan sağlığına yarattığı zararlı etkinin önüne geçmenin tek yolu, artık yeni kömürlü termik santrallere izin verilmemesi ve var olan santrallerin aşamalı olarak kapatılması. Bunun yapılabilmesi için, Enerji Bakanlığı’nın artık yenilenebilir enerjiler ve enerji verimliliğini öncelik haline getirerek, kendisine bir yol haritası belirlemesi ve bu yol haritasını uygulamaya başlaması gerekiyor.

KÖMÜRE KARŞI TEMİZ ENERJİ

Greenpeace Akdeniz, Soma’da yaşanan maden felaketinden sonra kömüre alternatif olan seçenekleri vurgulamak üzere #PlanB kampanyasını başlattı. Kampanyanın Enerji Bakanı Taner Yıldız’a yönelttiği talepler şöyle: Yeni kömür yatırımları iptal edilmeli, 2040 yılına kadar kömür devreden çıkarılarak elektrik üretimindeki payı sıfıra indirilmeli, Kömür sektöründe çalışan işçilerin yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği gibi sektörlere geçişinin yapılması için ulusal bir plan hazırlanmalı, Kömüre verilen teşvikler sona erdirilip bu teşvikler yenilenebilir enerjilere kaydırılmalı ve yenilenebilir enerjiler önündeki bariyerler kaldırılmalı, Elektrik enerjisi lisans başvurularında yerli kömür ve ithal kömür yerine, yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilmeli.

 

RAPORDAN

Nefes almak hayatı tehdit etmemeli. Çocuklar oyun oynarken soludukları hava sebebiyle astım olmamalı ya da gelişim bozuklukları yaşamamalı. Nefes almak, hatta temiz hava ile nefes almak, dünyadaki en önemli temel haklardan biri olmalı. Ancak belli ki hükümetler ve enerji şirketleri bu hakkı tanımıyor.  2010’da Avrupa’da hayatını kaybeden 7900 kişinin ölüm sebebinin kömür yakıtlı enerji santralleriyle ilişkili olduğu tahmin ediliyor. Yine aynı yıl, kömür yakıtlı santrallerin sebep olduğu kirlilikten doğan hastalıklar ve sağlık problemleri toplamda 1,7 milyon iş günü kaybıyla ilişkilendiriliyor. Kömür her zaman kirlidir. Mevcut en iyi kirlilik kontrolü teknolojileri bile bu durumu değiştiremez. Enerji sektörünün mümkün olan etkili kontrollerden bile kaçışına hükümetlerin göz yumması, durumu daha da vahim kılıyor.

 

“BAŞARISIZ OLMUŞTUR”

Tüm bu sağlık risklerine rağmen Türkiye hükümeti bu kirli ve modası geçmiş enerji kaynağından uzaklaşmadı. Aksine inşa edilmesi planlanan 80’in üzerinde yeni kömür yakıtlı enerji santralini teşvik ederek ve bunlara izin vererek, Avrupa çapında en fazla yeni santral planına sahip ülke konumuna geldi. Bu planlar, Türkiye’yi kirli enerji konusunda dünya ölçeğinde üst sıralara yükseltti. Türkiye bugün Çin, Hindistan ve Rusya’nın ardından dünyanın en ciddi dördüncü kömür tehdidi olarak göze çarpıyor Avrupa’nın geri kalanıyla karşılaştırıldığında, Türkiye’deki kömürlü santrallerin son derece kirli olduğu göze çarpıyor. Türkiye hükümeti, şirketlerin çıkarlarını kendi halkının sağlığı üzerinde tutarak, en basit emisyon kontrollerini dahi yürürlüğe koymakta ve uygulamakta başarısız olmuştur.

 

KÖMÜR YAKITLI ENERJİ

Kömür yakıtlı enerji santrallerine atfedilen yüksek oranda can kaybının en önemli sebebi, Türkiye hükümetinin kararlılık gös- termeyip enerji sektörüne yaptıklarının bedelini ödetme- mesidir. Kömürden enerji üretimi 2002-2010 arasında yüzde 70 arttı. Bu yüzden, kömüre bağlı hava kirliliğinin sağlığa olumsuz etkisi daha da yükselecek. Kömür yakıtlı enerji santrallerine atfedilen yüksek oranda can kaybının en önemli sebebi, Türkiye hükümetinin kararlılık gös- termeyip enerji sektörüne yaptıklarının bedelini ödetme- mesidir. Kömürden enerji üretimi 2002-2010 arasında yüzde 70 arttı. Bu yüzden, kömüre bağlı hava kirliliğinin sağlığa olumsuz etkisi daha da yükselecek. Temiz enerjilere doğru gerçekleşen geçiş, küresel ısınma ile mücadelede bize güç kazandırırken aynı zamanda daha güçlü ve sağlıklı toplumları da garantiliyor. Türkiye böyle bir geleceği hak ediyor. Yenilenebilir enerjinin ölçeği büyüdükçe kömür yakan kirli termik santralleri en eski ve kirlilerinden başlayarak devreden çıkarmamız mümkün.

 

(Haber Merkezi)