Eğitim-Sen Kdz.Ereğli Temsilciliği, 2014-2015 eğitim ve öğretim yılı 1. dönem sonunu değerlendirdi: “2014’te öğretmen ve derslik açıkları, atama bekleyen öğretmenler, laik-demokratik eğitim anlayışıyla temelden çelişen uygulamalar, kalabalık sınıflar, taşımalı eğitim, okulların altyapı eksiklikleri ve bütçe yetersizliği gibi acil çözüm bekleyen çok sayıda sorun yine çözümsüz bırakıldı”

 

Eğitim-Sen Kdz.Ereğli Temsilciliği, 2014-2015 eğitim ve öğretim yılının birinci döneminin değerlendirmesini gerçekleştirdi, yaşanan olumsuzluklara dikkat çekti. “Eğitimde hükümet memurluğu yandaş eğitim yöneticileri ile başlamıştır” sözleri ile başlayan açıklama şu şekilde: “Milli Eğitim Bakanlığı’nın piyasacı, bireyci, her adımda din ve inanç istismarına dayanan, dayatmacı politikalarının okullardaki en önemli uygulayıcıları olan yeni okul müdürleri, bir süredir tartışılan hükümet memurluğu uygulamasının en stratejik aktörleri olarak göreve başlamıştır. AKP il ve ilçe başkanları ile kurulduğu ilk günden bu yana iktidarın memur kolları gibi çalışan Eğitim Bir Sen’in ortak mesaisi ile yapılan değerlendirmeler sonucunda Türkiye’deki her 10 müdürden 8 tanesi artık Eğitim Bir Sen üyesi olmuş, müdür yardımcıları da benzer bir mantık üzerinden görevlendirilmeye başlanmıştır. Maalesef iktidarın bu uygulamaları iş yerlerinde çalışma barışını ortadan kaldırmaya dönük uygulamalar olarak kendini hissettirecektir.

 

ATAMALARDA HUKUKSUZLUK

21 Ağustos 2014 tarihinde Zonguldak ve İlçelerinde hiç bir gerekçe göstermeksizin tamamen politik nedenlerle üyelerimizin de bulunduğu okul müdürlerine düşük puanlar verilerek müdürlük görevlerinden el çektirilmiştir. Bu hukuksuzluğa karşı bölge İdari Mahkemelerine davalar açılmış ve Bölge İdari Mahkemesinden birçok yürütmeyi durdurma kararı çıkmıştır. Fakat Zonguldak Valisi ve Zonguldak MEM mahkeme kararlarını uygulamayarak bu okullara yeni müdür görevlendirmeleri yaparak suç işlemeye devam etmişler ve devam etmektedirler.

 

ÖNCE YETERSİZ SONRA YETERLİ

Bir diğer çelişki ise tamamen politik nedenlerle düşük puan verilerek başarısız sayılan okul müdürlerinin, aynı Milli Eğitimin mülakatında başarılı sayılması tam bir skandal uygulamadır. Ama işin içerisinde çok ince hesaplar yapılmış. Önce düşük puan verilerek başarısız sayılan okul müdürlerinin merkez okullardaki idareciliklerine son verilerek bu okullara yüksek puanlı Eğitim Bir Sen üyesi müdürler getirilmiş, ilk değerlendirmede başarısız, mülakatta ise tekrar başarılı sayılan müdürler ise sus payı olarak yeni okul müdürlüklerine görevlendirilmişlerdir.

 

MÜDÜR YARDIMCILARI ATANMADI

Diğer taraftan ilgili yönetmelik doğrultusunda okul müdürlerinin teklifine rağmen Eğitim Bir Sen dışında sendikalara üye müdür yardımcılığı görevlendirmeleri hala yapılmamıştır. Zonguldak il ve ilçelerinde çok sayıda okulun müdür yardımcılıkları için yazışmalar yaklaşık dört ay öncesinde yapılmasına rağmen Eğitim Bir Sen dışındaki sendikalara üye müdür yardımcılarının görevlendirmelerin yapılmamasının sebebi Zonguldak Valiliği ve Zonguldak Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından izah edilmek durumundadır. Eğitim Sen olarak,  sürecin yakından takipçisi olacağımızı, her türlü haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı Eğitim Sen olarak örgütsel mücadeleyi yürüteceğimizin bilinmesini istiyoruz. 

 

19. MİLLİ EĞİTİM ŞÜRASI

19. Milli Eğitim Şurası, basın ve Eğitim Sen yayınlarından izlediğimiz kadarıyla Milli Eğitim Bakanlığı ve Eğitim Bir Sen'in öncülüğünde yapıldı. Dört yılda bir yapılan bu şurada eğitim politikalarının, eğitimin içeriğinin tartışıldığı bir şuradan ziyade tamamen eğitimin dinselleştirilmesi ve karma eğitimin nasıl kaldırılacağı tartışmalarının yapıldığı, zorunlu din derslerinin yoğun olarak gündemleştirildiği, dini ve manevi değerler eğitiminin öne çıktığı bir “din eğitimi şurası” olarak gerçekleşmiştir. Şura’da özellikle din eğitimi ve değerler eğitimi ile ilgili olarak alınan kararlar, 4+4+4 ile başlayan ve eğitimin dini söylem ve kurallara göre biçimlendirilmesi yönündeki politika ve uygulamalarının önümüzdeki dönemde artarak süreceğinin ilk işaretlerini vermiştir. Gerçekten baktığımızda eğitim tamamen dini temellere oturtularak yapılmak istenmektedir. Şura'da tavsiye niteliğinde alınan karalarda bu doğrultuda olmuştur. İlkokulda zorunlu din dersi, ''dini içerikli'' değerler eğitiminin okulöncesinden itibaren tüm eğitim kademelerinde verilmesi, liselerde zorunlu Osmanlıca dersleri gibi.

Eğitim-Sen olarak, eğitimin bütün kademelerinde zorunlu din dersi uygulamasına son verilmesi, okulöncesinde dini değerler eğitiminin, ilkokulda zorunlu din derslerinin çocukların zihinsel gelişimi açısından son derece sakıncalı olduğu, bu uygulamanın laik, bilimsel eğitim anlayışına ve pedagojinin en temel ilkelerine aykırı olduğunu biliyor ve uygulamalardan bir an önce vazgeçilmesini istiyoruz.

 

ÖĞRENCİ VE VELİLER CEZALANDIRILDI

2014’te öğretmen ve derslik açıkları, atama bekleyen öğretmenler, laik-demokratik eğitim anlayışıyla temelden çelişen uygulamalar, kalabalık sınıflar, taşımalı eğitim, okulların altyapı eksiklikleri ve bütçe yetersizliği gibi acil çözüm bekleyen çok sayıda sorun yine çözümsüz bırakıldı. Uyguladıkları politikalarla çocukları ve gençleri özel liselere, imam hatibe, meslek liseleri ve açık liselere mahkum edenler, on binlerce çocuk ve gencin okul sıralarında olması gerekirken tarlalarda, sanayi sitelerinde, fabrikalarda çalışmak zorunda bırakılmasından 2014’te de en küçük rahatsızlık duymadılar. Devlet okullarında çoğu taşeron şirket personeli binlerce yardımcı hizmetli çalıştırılırken, velilerden temizlik, spor vb. adlarla birçok kalemde para toplanıp eğitimin tüm yükü velilerin sırtına yüklenmiştir. Velilerin cebinden yaptığı eğitim harcamalarının 2014-2015 eğitim öğretim yılı itibariyle ortalama 4 bin TL’ye dayanmış olması dikkat çekicidir. Veliler bir taraftan her geçen yıl artan eğitim harcamalarını nasıl karşılayacağını kara kara düşünürken, 2014’te ilk kez yapılan TOEG sınavı ve yerleştirmelerinde çoğu yoksul emekçi ailelerin çocukları kendi istekleri dışında ya meslek liselerine ya da imam hatip liselerine yerleştirilmiştir. Bazı illerde öğrenciler evlerinden 150-200 km uzaktaki bir okula yerleştirilerek resmen cezalandırılmıştır.  Çocuğunu başka okullara nakletmek isteyen velilere bürokratik engeller çıkarılmış, kontenjan olan okullara çocuğunu kaydetmek isteyen velilerden yüksek miktarlarda “zorunlu bağış” talep edilmiştir. Bazı veliler çocuklarını imam hatibe göndermektense açık liseye kaydetmeyi tercih etmiş olması düşündürücüdür. Son olarak, eğitimde yaşanan bunca olumsuzluklara rağmen 2014-2015 eğitim öğretim yılının 1.döneminin sonuna geldik. Tüm çocuklarımızın iyi bir dinlenme ve tatili hak ettiklerini düşünüyorum. Tüm öğrencilerimize ve öğretmenlerimize iyi tatiller diliyoruz”