Bugün 10 Ocak ya, ne kahramanlar çıkar meydane!

Kahramanlığın adı “Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlama Yarışı”.

Basın özgürlüğüüüü…

Gazetecilerrrrr…

Toplumun aynasııııı….

Gözü, kulağı ve sesiiiii…..

Yaşasınnnnn….

Onlarsız olmazzzz…..

Eeeeeee….?

Palavra, palavra, palavraaaaa…

Hepsi palavraaaaaa…

“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!”

Ne yaptın basın özgürlüğü için?

Toplumun bilgi alma hakkına ne zaman saygı gösterdin?

Hangi konuda gazetecilik mesleğine destek oldun?

Yandaş ve candaş gibi kavramlar içinde ne kadar objektif olabildin?

Hiç!

Sonra; kutlama!

Neyin kutlaması bu?

Açık ve net söyleyeyim mi bu 'kutlama' maskaralığın adı?

Üslup bana hiç uymayacağı için en yumuşağını seçeyim ve tek kelime yanıtını vereyim:

Yağcılık!


Evet evet “yağcılık”tır bunun adı!

Ne basın özgürlüğü masalı okuyanları gördük.

Ne mangalda kül bırakmayanların öz ile söz arasındaki tutarsızlıklarını yaşadık.

Ne bırakın özgürlüğü de sansürcülük meraklılarının yediği haltları bildik.

Sürekli abonesi ve ilanları kesilen, muhabirleri saldırıya uğrayan, mahkemelerde süründürülen bir yayın kurumunun çalışanı olarak, bundan dolayıdır ki bugün de tarihin tekerrürü gibi yapılacak olan kutlama ve kutlamaları yağcılık olarak gördüğümü ifade ediyorum.

Bir tane olumlu örnek olsa bu sözlerimi geri çekerim.

Yok ki!

Kamu kaynaklarının başını tutanlar, bu güçlerini basını susturmak, dizginlemek ve hatta yok etmek için kullanırken, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı” kutlamalarına inanmak saflıktan öteye gitmez ki.

Gitmiyor da.

Ha bu konuda, meslektaş camiasının dışa verdiği fotoğrafın kareleri de temiz değil.

Çok kirli.

Karışık.

Sulu.

O kusur öylesine yaygın ki, gazeteci ile gazeteci patronu arasında çizgi-mizgi kalmamış.

Örneğin bugünün adı ne?

Çalışan gazeteciler?

Çalışan gazeteci kim?

“Ben gazete patronuyum” diyenler mi?

Uzatmayayım!

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin “Gazeteci” tarifini paylaşarak günün yazısını “Yorumsuz” bitireyim.

 

GAZETECİ TANIMI:

“Düzenli bir şekilde, günlük yahut süreli bir yazılı, görüntülü, sesli elektronik veya dijital basın ve yayın organında, kadrolu, sözleşmeli ya da telif karşılığı, haber alma, işleme, iletme veya görüş, fikir belirtme görevi üstlenen ve asıl işi ile başlıca geçim kaynağı bu olup, çalıştığı işletme ile ilgili yasalar karşısındaki konumu bu tanıma uygun olanlar gazetecidir. Basın ve yayın alanındaki her işletme, çalıştırdıkları gazetecileri, yasaların gazetecilere tanıdığı haklardan yararlandırmak zorundadır.”

Nokta !

*

-10 Ocak 2017 tarihli yazım…