Gazeteci-Yazar-Siyasetçi Kemal Anadol, Radyo Sputnik’te İsmet Özçelik’in sunduğu “Ankara Farkı”nda  seçim yenilgisine rağmen istifa etmeyen ve etmeyeceği ortaya çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’nin durumunu değerlendirdi.

CHP eski Meclis Grup Başkanvekili olarak konuşan Kemal Anadol’un CHP’nin bugünkü durumuyla ilgili görüşleri ve çözüm noktasındaki önerileri mutlaka her CHP’linin satır satır okuması gereken ifadeler içeriyor.

kemal anadol eyüp bektaş (3)

-          Sayın Anadol 1980 öncesinde de parlamentoda görev yapıyordu. CHP içinde uzun yıllar çok aktif görevlerde bulundu. Bir anlamda da CHP’nin hafızası tarihi de demek mümkün. Şuanda en tecrübeli isim. Sayın Anadol merhabalar.

-          İyi yayınlar başarılar dilerim.

-          Sağ olasınız nasılsınız sağlığınız nasıl?

-          Valla sağlık sorunlarım var o nedenle sizden ve dinleyicilerden özür dilerim. Zaman zaman sesim kısılıyor. Olabildiğince idare etmeye çalışacağım. Baştan özür dilerim.

-          Bizim için sizin sağlığınız önemli. Önceliğimiz her zaman sağlık. Efendim şimdi seçim sonuçlarını önce buradan başlayalım nasıl karşıladınız? Onu da şunun için soruyorum. Yani sizin de geçmişte tecrübeleriniz var 74 seçimleri 77 seçimleri var yani ekonomide daha sonrası olanlar var 91 var ANAP sonrası yani ekonomide yaşanan onca kriz iktidarın yıpranmışlığı buna rağmen Ana Muhalefetin başarılı olamaması oylarını arttıramamasını neye bağlıyorsunuz?

-          Şimdi efendim, söylediğiniz gibi ben 1973’te milletvekili oldum milletvekili olduktan sonra Cumhuriyet Halk Partisi Milli Selamet Partisi ile koalisyon hükümeti kuruldu. Ben MYK üyesiydim Kıbrıs Barış Harekâtı olduğu sırada. Daha sonra 1977 seçimleri tekrar adaydım tabi hemen parantez içinde söyleyeyim bütün adaylar yüzde 5’i hariç ön seçimle belirlendi ve 1977’de o toplumdaki heyecanı içinde yaşayarak tanık oldum. Yüzde 42 oy aldı Cumhuriyet Halk Partisi tek başına. Fakat o gece seçim sistemi nedeniyle başbakan olamayan Ecevit yıllar sonra yüzde 21 oyla Başbakanlık koltuğuna oturabildi. Yani milli irade denen olan bir fikstürden ibarettir doğrudan seçim sistemiyle ilintilidir. O nedenle dikkatle değerlendirmek lazım. Son seçime gelince son seçimden önce toplum adeta büyücüler tarafından büyülendi. Yani şöyle oldu bu köprüden önceki son çıkıştı bu yapılacak son seçimdir eğer bu kaybolursa bir daha seçim yapılmaz. Eğer bu seçim kaybolursa Türkiye’de rejim değişir gibi toplumu korkutacak paniğe sevk edecek biçimde yayınlar yapıldı. Bunu basın yaptı dijital bir takım organlar o yayını sürdürdüler. İlginç bir şekilde ve bu hava içinde 6 parti bir araya gelip 6’lı masayı oluşturdular. Dışarıdan mevcut iktidarın bir an önce iktidardan gitmesini istiyorlar muhalefete düşmesini istiyorlar Recep Tayyip Erdoğan’ın tek adam rejimini bir an önce Türkiye’de kaybetmesini isteyen insanlar o 6’lı masaya ve muhalefet liderlerine yapıcı eleştirilerde bulunsalar bile siz AKP’nin ömrünü uzatmak için uğraşıyorsunuz suçlamasına muhatap oldular böyle bir dönem yaşadık. Ve seçim bitti seçim bitti Recep Tayyip Erdoğan kıl payı ikinci tura kaldı ve birinci turda Cumhuriyet Halk Partisi içinde 4 parti bulunmasına karşın yüzde 25’ten ileriye gidemedi.

-          Baykal’a kumpas kurulduğunda anketlerde yanılmıyorsam 28 falan gösteriyordu değil mi?

-          29 gösteriyordu.

-          Dediğiniz doğrudur Türkiye’deki ciddi anket şirketlerinin ortalaması yüzde 29’u gösteriyordu. O zaman da grup başkan vekiliydim yakından biliyorum bunu. Sonra seçim bitti sanki hiçbir şey olmamış köprülerdeki son çıkış falan bunlar unutuldu herkes yerine tabiri caizse kazık çakmaya çalıştı kimse yerinden ayrılmıyor. Ve yenilgi başarı diye tanıtılmaya çalışılıyor. Hâlbuki büyük bir başarısızlık büyük bir skandal toplumun omuzları kırılmış vaziyette. Bu ortamda şimdi biz Cumhuriyet Halk Partisi’ni tartışıyoruz. Diğer muhalefet partileri tartışıyoruz ama ortada bir gerçek var 2010 yılında CHP genel başkanı oldu Kılıçdaroğlu ve o kurultayın başkanı da bendim. Yakından biliyorum o günleri 13 yıl boyunca girdiği tüm seçimleri kaybetti Sayın Kılıçdaroğlu, 5 milletvekilliği seçimleri 3 cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu 2 belediye seçimleri 2 referandum kaybetti yani 13 yılda 12 seçimi kaybetti. Şimdi bırakın bunları batıda CHP’nin üyesi olduğu sosyalist partilerin içinde böyle bir örnek olmadığı gibi tam tersine parti liderleri daha ilk sonuçlar gelir gelmez daha kesinleşmeden o gece istifa ediyorlar. Bu bir görgü meselesidir öyle yerleşmiş toplumda demek ki Türkiye hala ahlaki uygulamalar açısından siyasi uygulamalar hala Ortadoğu sınırlarını aşabilmiş değil.

-          Sayın Anadol, CHP’nin geçmişinde de bunun örnekleri var galiba ben 77 seçimlerinden sonra 79’da bir senato seçimleri olmuştu hatırlarsanız. CHP 6-0 kaybedince Ecevit Başbakanlıktan da istifa etmek durumunda kalmıştı. Etmişti daha doğrusu.

-          5-0 mağlup oldu. İki şekilde birincisi Başbakanlığı bıraktı istifa etti. İkincisi biz o zaman Ecevit’e muhaliftik bizden evvel davranarak CHP kurultayını topladı. Düşünebiliyor musunuz? Şimdi bakıyorsunuz bir tarafta dünya rekoru maalesef 301 madenci feci şekilde iş cinayetine uğradı Soma’da bakan istifa etmedi. Çorlu’da tren kazası oldu bakan istifa etmedi. Örnekleri çoğaltabiliriz. Hatta Zonguldak’ta ki kazada güzel öldüler dediler nasıl güzel öldülerse işçilerimiz emekçilerimiz. Tekrar ediyorum bu bir görgü meselesi bir ahlak anlayışıdır biz hala Ortadoğu sınırlarını aşamıyoruz. Hukuk demokrasi siyasette.

-          Yani Kılıçdaroğlu sizce seçim gecesi sonuçlar netleşir netleşmez istifa etmeliydi diyorsunuz anladığım kadarıyla.

-          Aynen onu söylüyorum tartışmasız ve meydan bırakmadan bunu yapması lazımdı ve bu tür istifalar zor durumda bırakmaz ama yenilgiye rağmen ben yine de burada kalacağım dersen kişiliği erozyona uğrar. Gelecek kuşaklara da iyi örnek olmaz. Söylediğim gibi bu görgü meselesi. Maalesef iyi örnekle karşı karşıya gelmiyoruz. Asıl beni üzen yazılı görsel basında televizyon ekranlarında o her şeyi yorumlayan her konuda konuşan kesimin bir tanesinin bile bunu telaffuz etmemiş olmamasıdır. Normal karşılıyorlar. Neresi normal ya? İngiltere’de işçi partisinin lideri hemen istifa etti karşıtını düşün muhafazakâr parti bir sene de üç defa lider değiştirdi başbakan değiştirdi sebep liderlerin istifa etmiş olmaları bunun sağı solu da yok. Avrupa ülkelerinde bir tanesinde yenildiği halde istifa etmeyen parti lideri bulamazsınız. Ama Türkiye’de bu olağan karşılanıyor beni üzen bu. Ecevit’in yaptığı jest tarihin sayfaları arasında kaldı.

-          Peki, efendim yani şimdi istifa etmediği gibi kurultay süreci zaten başladı o zaten yasal olması gereken bir durum. Çünkü geçen yıl Temmuz ayında yapılması gerekiyordu normalde kurultay 1 yıl ertelenebiliyor tüzüğe göre yani muhtemelen bu yıl Temmuz ayında kurultay olması gerekiyor. Ama gözüken o da gecikecek en az bir altı ay kadar uzayacakmış gibi ve Sayın Kılıçdaroğlu şu ana kadar verdiği izlenim ki bugün de konuşma yaptı, yaptığı konuşmada da ben dinlediğim zaman Kılıçdaroğlu partiyi bırakmak istemiyor diye değerlendirdim.

-          Şimdi efendim, uzun lafın kısası konuyu dolandırmadan söylüyorum parti genel başkanı yanındaki kadro siyasi geleceğini ve siyasal yazgısını tamamen genel başkana bağlamış olan bir kadro. Bunlar belediye başkanlarını seçiyorlar belediye başkanları da işe adam alma ihale Türkiye’de bunu bilmeyen yok iktidar belediyesi olsun ister muhalefet belediyesi olsun. Dolayısıyla ilk olarak onlar egemen oluyor sonra mahalli seçimlerinden itibaren ilçe kongrelerine il kongrelerine belediye başkanları dolaylı ya da doğrudan müdahale ediyor ve kurultay delegeleri seçtiriyorlar. Bu kurultay delegeleri de genel başkanı seçiyor tam bir saadet zinciri bunun demokrasiyle bir alakası yok. CHP’de hepsinde var AKP’ye gelince cemaat ve tarikatlar koalisyonu biat ve itaat kültürünün egemen olduğu bir yer. Baktığımız vakit ilçelere söylemlere dünyada iktidarda kalan tek temsilcisi. Dolayısıyla onlar demokrasiyi tramvaya benzetiyorlar istedikleri zaman iner daha yakında Cübbeli Ahmet Efendi İsmailağa cemaatinden demokrasiye falan inanmıyoruz önemli olan şeriat rejimidir diye demeç verdi. Ben onları örnek göstermiyorum.

-          Anladım efendim. Peki, efendim şuanda şöyle bir hava esti bir değişim tartışması var nedir bu değişim bunda tecrübeniz var partide bu değişim neyin değişimi? Bize anlatabilir misiniz?

-          Yeni korkarım ki değişim sözcüğünde anlamını değiştirmeye uğraşacaklar. Yani değişimin gerçek anlamında değişimi uzaklaştırarak işimize gelen bir değişim anlayışını ortaya koyacak. Örnek mi istiyorsunuz örnek vereyim size CHP’nin temel ilkeleri kuruluş ilkeleri bellidir nedir onlar Cumhuriyet rejimi demokrasi hukukun üstünlüğü laiklik antiemperyalizm gibi bir takım temel ilkeler 6 ok felsefesi. Yıllardır 2010’dan bu tarafa Türkiye’de laiklik tehlikede değildir yargıda ve güvenlik örgütünde cemaat örgütlenmesi olduğunu sanmıyorum yola çıkacaklar ve bu yoldaki ilerlemelere ses etmeyeceksiniz diyanet ekonomisi kurulacak tamamen laiklik ilkelerine aykırı bir kişi karşılığını vermeyecek. Aynı Finlandiya’da oylamada bir kişi karşı çıkıp konuşma bile yapmayacak. Bunlar insanları demokrat insanlarını mutlu eden olaylar değil dolayısıyla değişim ileriye dönük olur geriye dönük olur. Tevhidi Tedrisat yasası çıktı eğitim birliği siz eğitim birliğine geriye dönüp Ortaçağ kararlarına eğitimi skolastik biçimde uygulayan bir sisteme dönerseniz bu olumlu bir değişim değildir. Bu karşı devrimdir.

-          Şunun için de soruyorum siz de Sayın Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanlığına seçildiği kurultayda kurultay başkanıydınız. Mesela bu kumpastan önce bir rapor yayınlandı bu raporda şöyle deniliyordu; Deniz Baykal’ın istifaya zorlanması, ikincisi yerine Kılıçdaroğlu’nun getirilmesi, televizyon programlarıyla desteklenmesi, parti kararının değiştirilmesi, CHP’nin batı tipi bir sosyal demokrat parti haline getirilmesi arkasından da batı tarafından desteklenmesi. Bu plan tıkır tıkır işledi bu değişim CHP’nin köklerinden bir değişim olmadı mı?

-          Elbette oldu. Daha geniş tutalım isterseniz Türkiye’de caydırıcı güçler vardır yargı medya ordu muhalefet yani caydırıcı güç varken antidemokratik anlamda söylemiyorum bunların anayasa mahkemesine gitmeye hakkı vardı antidemokratik yasalara karşı toplumda mücadele etme konuları vardı ordu Atatürk devrimleri hakkında duyarlıydı vs. bunlara yıllarda vesayet dediler izin verirseniz değinmek isterim vesayet nasıl oluyormuş. Şimdi ne oldu önce medya operasyonu yapıldı devlet bankalarından büyük karşılıksız krediler vererek medyanın anlı şanlı gazeteleri satın alındı. Televizyon kanalları satın alındı. Bu seçim zamanında da gördük düğmeye bastığınız vakit 18 televizyon kanalı birden iktidar söyleşilerini yansıtıyor medya operasyonu bitti. Sonra Ergenekon dendi Balyoz dendi Poyrazköy dendi askeri casusluk dendi Fethullah’la AKP iktidarı işbirliği yaparak Zekeriye Öz denilen bir adamı da savcı olarak buldular o zaman ki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ondan sonra büyük bir operasyon yaptılar Türk Denizcilerinin uluslararası sularda bayrak göstermesini emperyalist donanmaları hazmedemedi biz Hint Okyanusunda bayrak gösteriyorduk Atlas Okyanusunda bayrak gösteriyorduk ve denizciler sanki denizaltıyla darbe yapacaklarmış gibi büyük bir tersliğe uğradılar. Dolayısıyla daha büyük bir operasyon yapıldı sonra CHP’ye yapıldı anlattığınız gibi sizin aynen aynı şekilde o gün muhalefette olan MHP’ye yapıldı ve operasyon tamamlandı. Aynen görevimiz tehlike filmleri gibi CHP’ye de yapılan odur. Yani bir CHP’li milletvekili çıkıp diyebiliyorsa bilmem hangi matbaa ile bilmem hangi yasa yürürlükte görülüyor ama bunun olurluğu yoktur iş bitmiştir artık. Neden bahsediyorsunuz?

-          Peki, efendim bu altını çizdiğiniz manzara yani öyle görünüyor ki değişim tehlikeli bir hal alıyor. Bu değişim pek hayra alamet değil zaten Kılıçdaroğlu da sık sık CHP’nin köklerine yönelik eleştiriler getiriyordu hatta 1930’lara dönmeyeceğiz dedi oysa ki 1930’lar kamuculukta dünya ekonomik krizine karşı direnen ve dünyada en başarılı büyümeyi gerçekleştiren bir dönem. Türkiye’nin övünmesi gereken bir dönem. Bilmiyorum Atatürk’ün partisinin yeni genel başkanı o dönemleri eleştiriyor. Şimdi mesela seçimi adaylar ortaya çıkmaya başladı İmamoğlu çıkıyor, Özgür Özel, Kılıçdaroğlu adayım diyor yani CHP’nin sorunu aday mı yoksa program mı?

-          Değişim Ahmet’in yerine Mehmet’in gelmesi demek değildir değişim programatik olur idolojik olur nasıl idolojik olur mesela CHP’nin 6 ok felsefesinde ve uygulamasında öğretim ilişkilerinde değişiklik önemlidir. Birkaç tane öğretim biçimi vardır sosyalist uygulandı 80 sene bir de Fransız devriminden antiemperyalist üçüncü dünya ülkelerine örnek olan bir sistem vardır oda 30’ların Türkiye’siydi. Önce onlar da yanlış yaptı İzmir İktisat Kongresinde belirlenen iktisat politikasının uygulanmasına karar verildi. 1929 Dünya ekonomik çıktığında Mustafa Kemal Paşa yanlış yaptık arkadaşlar dedi planlı olmaya dönüldü ilk plan Sovyetler Birliği ile gerçekleşti örnek Nazilli’deki asma fabrikaları tenis kortları olan futbol takımıyla radyosuyla hamamıyla kültür merkeziyle komplo tesis bugün ona örnek değişim budur.

-          Yani değişimin ideoloji önemlidir diyorsunuz

-          Elbette hatta değişimin kendisi yenileyicidir değişime anlam kaybettirerek ayrı bir amaç güdülüyor onu demek istiyorum. Ahmet gitmiş Mehmet gelmiş değişim tamam da ama sözcüklere bakarsanız daha geniş kapsamlı partilerin sloganları bunlar oluyordu.

-          Ecevit’in mesela sloganı neydi Toprak işleyenin Su Kullananındır

-          Bu düzen değişmelidir.

-          Ama şimdiki değişimde Ali Babacan’ı ekonomiyi teslim ederek bir değişim yapmaya kalkarsanız onun adı başka bir şey olur herhalde.

-          Onun adı ekonomik bir karşı devrim olur özel sektöre olabildiğince imkan tanıyan ve kamu anlayışı ortadan kaldıran bir anlayış gelir. Oysa CHP’nin kuruluş ilkeleri solcu bir anlayışta. Bunlar solu dövmekte dolayısıyla CHP’nin içinde soruya dönersek Ahmet’in yerine Mehmet gelmiş Mehmet’in yerine Hasan gelmiş asla bir değişim gerçek anlamda değildir. CHP’nin programı söylediğim gibi 6 ok felsefesi ve onun çağımızdaki güncelleşmesi tabi ki olduğumu doldurmak 30 sene önceki haliyle koymaktan bahsetmiyorum günümüz koşullarına uygun güncelleştirilir. Ekonomik bakımdan kültürel bakımdan tabi bütün bunlara bakıp sizin programlarınızda izliyorum fırsat gelmişken onu da söyleyeyim bu programlara iktidar yanlıları çıkıyor bizim muhalefet yanlıları da çıktı.

-          Onları kabul etmiyorlar efendim düşünebiliyor musunuz? Seçim bitiyor bir televizyon programına boykot ediyorum deyip ki izlenme oranları haber kanallarındaki en yüksek ismini vermeyelim şimdi muhalefet boykot ediliyor. Bu da anlam veremediğimiz bir konu.

-          Ayrıca bir şey dikkatlerden kaçıyor deminden beri konuşuyorum benim gibi konuşan kaç kişi çıkıyor televizyon kanallarına?

-          Ne yazık ki Sayın Anadol manzara biraz bu. Ben CHP’lilerle sürekli sohbet ediyorsam biliyorsunuz ortak da çok dostlarımız var yani umutlar bitmiş sanki bir toparlanır mı bu diye de bir adaylara bakıyorlar birbirinden bir farkı yok ki bunların ha Ahmet ha Mehmet yani siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

-          CHP’yi belediye başkanı ve milletvekili ürEten bir fabrika görünümünden çıkarmak lazım. Bunun başka çaresi yok. Bu 6 ok felsefesini fabrikaya ayarlarına dönüşsün kısacası. Fabrika ayarlarına dönüştür haa diyeceksiniz ki ne oluyor fabrika ayarlarına dönüştürünce işte Kemalist bir parti ondan sonra iktidara gelme şansı yok ki işte 77 örneğini verdik iktidara gelme şansı yok ama caydırıcı unsur vardı CHP’ye rağmen bir şey yapılamıyordu şimdi ne yaptınız siz sağdan aday olursak ancak iktidara gelirsiniz diye düşünerek büyük ödünler verdiniz parti iyice merkez sağ partisine dönüşme yolunda gidiyor. Gene aldığın yüzde 25 yanlış yola gitmeseydiniz de yüzde 25 dursaydı yani o yüzde 25’in caydırıcı bir anlamı vardı.

-          Sayın Anadol bir şey daha soracağım size lafı gelmişken şimdi seçime gidiyorsunuz Türkiye’nin de örneğin turizmde sanayide ki siz de Nazilli’den bahsettiniz Türkiye’deki birçok ağır sanayi kuruluşunda da Rusya’nın teknolojisi var falan şimdi bir ana muhalefet partisi tam seçime girerken ya dünyada da dengeler değişiyor Amerikan imparatorluğu Amerika’nın tek kutuplu dünyanın bittiğini Amerikalılar da söylüyor. Böyle bir dönemde Rusya ve Çin ana muhalefet lideri seçime gidiyor Cumhurbaşkanı adayı Rusya ve Çin düşmanlığı yaparak seçim kampanyası yürütmesini aklınız alıyor mu bunu neye bağlıyorsunuz?

-          Bunu maalesef tek aday rejimini eleştiren CHP oldu kendi bünyesinde tek aday rejimini uygulamasına bak Kemal Bey bunu yaparken parti meclisine mi sordu kurultay mı topladı nasıl oluyor bu iş yani? O demeci okudum Türk yurdundan elini çek karışma falan gibi alelacele kim yazdıysa çok diplomatik bakımdan da bir skandaldı. Şimdi efendim olay şu her seçimden sonra eskiden küçük kurultay toplanır ve o seçimin değerlendirilmesi yapılır yani kaybedildi kazanıldığı yerler neden oldu bunlar? Seçimin özellikleri neydi? Küçük kurultayı kaldırırlardı Kemal Bey Yüksek Danışma Kurulu kurmuş orada eski genel sekreterler genel başkan yardımcıları grup başkan vekilleri var kendi kurdu kendi kaldırdı Kemal Bey. Dolayısıyla partinin içinde seçim değerlendirmesi yapılmıyor mesela en son örnek Kemal Bey diyor ki ben pişman değilim yaptığımız doğruydu bunun da böyle kabul edilmesini istiyorum bir de dayatıyor.

-          Yani ilk gece yapması gerekenden vazgeçtik üstüne ısrar edince yani tabandakilerin partililerin artık CHP’den bir şey olmaz gibi bir duyguya kapılmasına neden oldu.

-          Bu yanlış gene de söylüyorum Türkiye’nin kurtulması için önce CHP’nin kendini derleyip toparlaması gerekiyor. CHP’nin fabrika ayarlarına dönmesi gerek. CHP’nin silkelenip kendisine gelmesi gerekir. Böyle Ahmet ile Mehmet ile istifa kavgalarıyla uğraşacak vakti yok ne Türkiye’nin var ne de CHP’nin.

-          Valla Sayın Anadol, sanırım Ekim’e kadar kurultay çalışmaları süreci başlıyor delege seçimleri ilçe kongreleri il kongreleri eğer il kongrelerinden çıkan sonuçlar Kemal beye uygun olmazsa ben belediye başkanlarını yeniden Kemal Beyin belirleyip kurultayı erteleyebileceğini düşünüyorum. Siz nasıl düşünürsünüz?

-          Saadet zincirinin devamı yani.

-          Bilemiyorum nasıl bir şey olur. Sizi de çok yormayalım sizin birçok çalışmanız var kitaplarınız var bu son dönemi hatta bizim Sputnik yöneticilerinden Fethi Yılmaz da tweet atmış sizin konuk olacağınızı duyunca diyor ki onun kitaplarını okudum çok zevkle okumuştum yeni kitabı var mı diye soruyor. Var mı bir çalışmanız?

-          Valla ben okurlarıma tavsiye ederim en son Kırmızı Kedi Yayınevi’nden Son Durak adlı bir roman var belgesel roman 150 sayfa falan 1977 – 1978 – 79 – 80 ve 80 sonrası genç kuşaklar bunları okursa tavsiye ederim. Ege ile de ilgili çalışmalarım var Büyük Ayrılık romanım var Yunancaya da çevrildi 10. Baskısını yaptım. Ayrıca Karşıyaka Memleket romanım da geçen sene Bulgaryaya çevrildi.

-          Son olarak şöyle sıralarsak ne yapılması gerekir diye anladığım kadarıyla mutlaka ön seçim kuralını zorunlu hale getirmeyi öngörüyorsunuz sanırım.

-          CHP’nin tüzüğünün değişmesi lazım. Eski hale getirilmesi lazım. Hatta daha da ileriye gitmesi lazım. Bakın size örnek vereyim bütün Avrupa’daki partiler hepsinin genel başkanlarını parti üyeleri seçiyor. Artık doğrudan temsil yoluna gidildi delege sistemi terk edildi onun dışında dijital çağda yaşıyoruz dijital döneme ayak uydurmalıyız. Ama öyle rastgele değil. Maalesef şöyle bir anlayış var ne kadar çok üyemiz olursa biz o kadar başarılı oluruz bu popülist partilerde olur geçerlidir. Biz rastgele üye çok olsun elektronik üyeleri kurultaydan geçirdik ne oldu biliyor musunuz? Adamın biri bizim İstanbul Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nu ölümle tehdit etti. Polise başvurdu Başkan adamı yakaladılar. Adam meğer elektronik üye ile CHP üyesi çıktı. Yani böyle kontrolsüz bir güç eğitilmiş partinin tarihini bilen tarih ekonomi kültürel konularda fikir sahibi olan kişileri parti eğitim okullarında yetiştirecek. Ve partinin adaylığını onlar seçecek. Mevcut siyasi partiler kanunu bile uygulansa genel merkezlere tanınan yüzde 5 kontenjandır 12 Eylül’den sonra bu durumu istisna sayarak merkez yoklamasını işlerine geliyor çünkü onlar ayrıca milletvekili ve genel başkan niteliklerini de kısıtlamak gerekiyor. Maalesef özeleştiri yapayım benim de kötü bir oy kullanmam oldu askerlerin çıkardığı siyasi partiler kanunu bununla ilgili bir madde vardı değiştirelim dedik neydi o genel başkanlığı 3 dönemle sınırlandırmışlar biz Merhum İnönü’nün süresini uzatmak için bu maddeyi değiştirdik maalesef ben de olumlu oy kullandım. Biz yıllar sonra özeleştiri olarak bunu söyleme fırsatım doğdu. Yani Amerika’yı yeniden keşif etmeye gerek yok çağdaş bir siyasal partinin kılık kıyafeti bellidir ağırlığı bellidir şekli şemali bellidir eski tabirle sadece bul üye kayıt et seçim zamanları ortaya çık üyeler kimler adaymışdan başkan bir şey konuşmasınlar ideolojik donanımı olmayan bir takım adamlar örgüt o zaman esnaflaşacak.

Ahmet Bereket yeni parti mi kuruyor? Ahmet Bereket yeni parti mi kuruyor?

-          Kemal Bey siz de biliyorsunuzdur Güneydoğu delegeleri yaklaşık 200’e yakın siyasi partiler yasasına göre 200’e yakın delege var bunlar birçoğu CHP’li falan olmadığını her kurultayda biz gazeteciler biliriz yani.

-          Herkesin bildiği sır.

-          Şimdi CHP’nin tüzüğü yanılmıyorsam 52. Maddenin 2. Fıkrası merkez yoklamasıyla 1 kez aday yapılanlar eğer seçim bir yıl içinde yenilenmemişse bir dahaki seçimde olamaz diyor. CHP’nin bütün milletvekilleri tüzüğe aykırı büyük çoğunluğu mevcut tüzük uygulanmıyor ki.

-          Tabi bütün bunları ben söylerken beni tanımayanlar olabilir şuanda milletvekili değil de onun için böyle konuşuyor diyenler olabilir durumu açıklığa kavuşturmak isterim ben 5 dönem milletvekilliği yaptım. İki dönem 12 Eylül’den önce önseçimle listeye girdim 1 dönem 24 bin üyeyle İzmir’den girdim iki dönem de merkez yoklamasıyla milletvekili oldum. Aradaki farkı çok iyi bildiğim için sürekli önseçimi savundum ama önseçimin de gerçek anlamda uygulanabilmesi için üye yapısının değişmesi lazım. Bu konuda CHP yeniden yapılanmalıdır. Bir broşür hazırladım bastırdım Sayın Genel Başkana MYK üyelerine gönderdim. Tepki hiç gelmedi ama bir tanesinden de cevap alamadım.

-          Peki, bir tek cümle evet ya da hayır diye cevap istesem? Önümüzdeki süreç açısından umutlu musunuz?

-          Her şeye rağmen umutluyum.

-          Çok teşekkür ediyoruz.