Madeni Eşya Sanatkarlar Odası Başkanı Atilla Akar ile telefonda konuştuk şuradan buradan.

Dedim ki, “Kaç üyeniz var?”

Aktifleri tam bilemediğini belirtirken tahminini 800-900 olarak belirtti.

Ya oda giderleri, maaşlar, huzur hakları nasıl karşılanıyor? Aidatlar. Kağıt belge fiyatları?

Akar’a göre, küçük odaların gelirleri de çok küçük.

Gelir ve gider arasında artıya geçmek çok zor.

Sekreter maaşını zor ödediklerini ve içleri yanarak ikinci sekreterin işine son verme durumunda olduklarına dikkat çeken Akar, resmiyette var olan başkan maaşı ve yöneticilerin huzur hakkını almayarak, odaya bağışlandıklarını söyledi.

Ereğli’deki yedi odanın gelir gider dengesinin çok bozuk olduğuna vurgu yapan Akar, Oda başkanlığı ve yöneticiliği için “gönül işi bu işler. Biz küçük odaların gerçekten de işi çok zor. Oysa bu odaların çoğunun birleşerek tek çatı altında toplanması daha yararlı olacak” görüşünü ifade etti.

*

Bilindiği gibi onca oda arasında gazetecilerin temsil edildiği bir oda yoktur.

Yayın organlarının sahibi şirket ise TSO’lara, gerçek usul vergi mükellefleri ise de Madeni Eşya Sanatkarlar Odası’na üye olabilirler.

Siz bakmayın adında gazete/gazeteci olan kurumların varlığına.

Tümü de dernektir.

Hele ki üyelik kriterleri başkan ve yöneticilerin tercihine bırakılmış ise tümden başka amaçlara hizmet ederler. Ülke genelinde bu konuda o kadar çok kötü örnek vardır ki. Say say say yine say bitmez. Ha hepsi öyle değildir. Üyeliklerin başkan ve yöneticilerin inisiyatifine bırakılmayıp, “balotaj kurulu” gibi sistemleri çalıştıran cemiyetler, örgütlenmenin yüz akıdır.

Odalara üye olabilmek için bazı kriterler gerekir.

Üye olmak yetmez, üyeliğin devamı içinde yerine getirilmesi gereken şartlar vardır.

*

Şimdi konuyu nereye getireceğim?

Ereğli’de onca dernek ve sivil toplumu kendi çabaları ile ayakta durmaya çalışırken, toplumun önüne pek geçemezler.

Çünkü para yoktur.

Parası olan iki oda ise TSO ile Şoförlerdir.

Bu odalar, üyelerinden aldıkları aidat ile güçlerine güç katmaktadırlar.

Peki, bu odalar arasında dayanışma var mıdır?

Bu soruyu sormadım Atilla Akar’a.

Yok ise olmalıdır.

Örgütlenme ne kadar çok genişler ve toplumun tüm kesimlerini içine alır ise o kadar büyük ses getirir.

Aslında, meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve demokratik kitle örgütleri arasında Ereğli’deki ilişki ve iletişim çok önemlidir.

Ne yaparlar?

İlçe sorunları üzerinde görüş ve mücadele birliği konusunda nasıl bir politika izlerler? Ya da şöyle desem, politikaları var mı?

*

Ereğli konuşmalı.

Konuşabilmeli.

Sözde değil özde konu “Ereğli” ise güç ve güçler ortak akılda bir araya getirilmeli.

Yapılacak çok iş var.

Ve de o işler, içtenlikle ele alınırsa, zor diye bir şey olmaz/olamaz!

Ne derler_

İstemek başarmanın yarısıdır!