23 Haziran’da İstanbul’da yapılacak olan Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri tam bir kırılma noktası olacak.

Bu seçim sonuçları, iktidara “ya devam, ya da tamam” diyecektir!

Öyle ya, bazı iddialara göre; seçimlerinin iptalinin arkasındaki senaryonun iktidara görevden el çektirilmesi için kurulan bir tuzak olduğunu iddia edenler bile var.

Olur mu bilinmez ama, Ekrem İmamoğlu 13 bin küsur oy ile kazandığını ilan ettiği seçimi bu kez 100 binli farklara taşır ise iktidarın işi çok zor!

Gerçekten de. İstanbul seçimlerini kaybetmiş bir iktidarın meşruluğu üzerine öyle çok tartışma başlar ki, sonu ne olur bilinmez.

Evet ben de Ereğli’den İstanbul seçimlerine baktığımda, “İmamoğlu kesin kazanır” diyenlerdenim.

Bugün için görünen fotoğraf o !

Ancak !!!

Dağın görünmeyen yüzünde, seçim takvimi sürecinde ortaya konulacak mücadelenin kime ya da kimlere ne getirip ne götüreceğini henüz bilmiyoruz.

Tahminim şudur benim: Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, CHP’yi suçlama ve CHP düşmanlığını körükleme üzerinden merkez sağ oyların geri dönüşünü sağlamak için, ısrarla Bay Kemal diyecektir. Ne kadar CHP’ye ve Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenir ve bir o kadar da CHP bu suçlamalara cevap verir ise biliniz ki durum iktidar açısından kebap olacak.

Vur CHP’ye al muhafazakar oyları.

Çünkü kabul edilsin veya edilmesin, konu CHP olduğunda “asla oy vermem” diyen bir kesim vardır. Zaten CHP’nin neden her seçimde hep yüzde 25’lere takıldığı çok net ortada değil mi? Ki, o yüzde 25’in içinde büyük oranda AK Parti karşıtlığı ile verilen oylar da var.

CHP’yi sıkıştığı bu dar alandan İBB Adayı Ekrem İmamoğlu çıkarıp almıştır.

İmamoğlu, toplumun özlediği üslupta politika izleyip, toplumun tüm katmanlarına seslenerek gönüllere giriyor ve gerçekten de inanılmaz bir yükseliş trendini yakalayıp gözle görülür bir başarıya doğru koşuyor. Oy gücünü artırabilmek için sürekli sağ seçmenin duygularını da okşayan İmamoğlu “ötekileştiren” anlayışa karşı olduğunu neden vurguluyor sanıyorsunuz?

İmamoğlu, CHP’ye olan karşıtlığın sebebini çözdüğü için selam verin, kucaklaşın diyor.

Seçim sürecini analiz ettiğimde görülüyor ki, İmamoğlu’nun bu üslubu ve ortaya koyduğu farklılık kendi değirmenine çok su taşıyacak.

Yukarıda dediğim gibi, yine “ancak!” diye araya girmek istiyorum.

Neden mi bu sözcüğü ısrarla vurguluyorum. Var elbette bir sebebi.

İşte o sebep:

“İmamoğlu’nun seçimi kaybetme riskinin CHP”den kaynaklandığını ifade etsem !

Biliniz ki, kendilerinden başkasını Atatürkçü, solcu, CHP’li kabul etmeyen güruh hemen “Bu zaten CHP düşmanıdır” deyip kestirip atacak. CHP’ye oy vermeyenleri “koyun” yerine koyanlardan başka bir şey beklenmez! Koyun suçlaması ile Türk halkının yarısına hakaret etmeyi alışkanlık haline getiren bu burjuva kafalılar, özel dernek ve kulüplerin vitrinlerinden aşağıya da hiç inmediklerinden gerçeklerle yüzleşemezler.

Evet açıkça söylüyorum ki, İmamoğlu’nun en büyük handikapı CHP’dir.

İmamoğlu’nun ortaya koyduğu üslup ve davranışlardan ötekileştirme hastalığındaki CHP’liler azıcık feyz alsalar bırakın İstanbul’u Türkiye’de seçimler banko da… Kime ne anlatacaksın?

İmamoğlu sayesinde yakalanmış bir rüzgar var ortada.

Esiyor!

Estikçe umutsuzluğa itilmişler diriliyor.

Sevgiyle güçlenen bu hareketi işte bu CHP’liler bozar.

Kendilerini beğenmiş söz ve davranışlarıyla boy gösterirken, ağızlarından kaçıracakları bir sözün deve yapılacağını da akıllarına getirmezler.

Sonuçta konuştukça batırırlar!

CHP’lilerin tümü eski yeni fark etmez, 23 Haziran akşamına kadar “meydan bizim” diye televizyon televizyon konuşmalara devam eder, iktidarın CHP düşmanlığını öne çıkaran politikalarına cevap vermeye devam ederler ise yandı gülüm keten helva.

Şimdi CHP’lilerin susma ve İmamoğlu’nun konuşma zamanı.

Başka da şansları hiç yok!