Demokrasiden yana olduğunu söyleyip de, adaylarını merkez yoklaması ile belirleyen partilerden biri olan CHP’nin, diğerlerinden farkı il ve ilçe delegelerinin dışında, bir de ön seçim delegelerinin belirlenmesidir.

CHP tüzüğü gereğince adayları belirlemede oy kullanma hakkı bulunan bu delegeler, ne yazık ki sadece kağıt üstünde vardırlar.

Adı ön seçim delegesi ama uygulamada yok/yoklar!

Kim var?

Genel Başkan ve genel merkez.

Yani, adayları ön seçim delegeleri yerine genel merkez belirliyor.

Hayda!

Vallahi de öyle, billahi de öyle!

*

Durum bu iken, CHP’de “Memleket Hareketi” başlatan Muharrem İnce’nin “Cumhuriyet Halk Partisi 2018 Cumhurbaşkanı adayına yakın isimleri siyaseten engellemiş ve aday göstermemiştir” sözlerine verilen gerçekten de, sadece CHP’lilerin değil, tüm halkın aklıyla dalga geçer gibidir.

CHP Genel Merkezi diyor ki:
Cumhuriyet Halk Partisi'nin aday belirleme ölçüsü, kimin kime yakın olduğu değil, kazanma potansiyelidir. Bu potansiyel de yapılan anketler ile belirlenmiştir. Öte yandan iddia sahibinin dünürü de dahil olmak üzere, yerel seçimlerde de halkın desteğini alan her CHP'li aday gösterilmiştir.”

Altını bir daha çizelim mi:

“….Aday belirleme ölçüsü, kimin kime yakın olduğu değil, kazanma potansiyelidir. Bu potansiyel de yapılan anketler ile belirlenmiştir..”

*

“Karakol da ayna var, ayna var.

Kız kolunda damga var.

Gözlerinden bellidir Cevriyem

Sende kara sevda var

Denizlerin kumuyum, kumuyum

Balıkların puluyum, puluyum

Aç koynunu, ben geldim Cevriyem

Ben de Allah kuluyum..”

*

Duyduk duymadık demeyin!

CHP’nin Milletvekili adayları “kazanma potansiyeli” dikkate alınarak ve de, evet evet ve de “anketler ile” belirleniyormuş.

İnandınız mı?

İnanabildiniz mi?

Ben inanmıyorum.

Öyle olsa, listeler halkta karşılığı olmayanlar tarafından doldurulmaz bu bir.

İkincisi de, o adaylar parti tabanı yerine genel merkezde yağ çekme yarışına da girmez.

*

Ne diyordu şarkı:

“Palavra, palavra, palavra…

Duy da inanma!”