Kimi olaylar vardır ki, toplumsal mutabakat gerekir.

Su gibi, hava gibi, toprak gibi.

Çünkü yaşamsal önemi vardır.

Örneğin gökyüzünden zehir yağacak ise “yağmasın” demek gibi.

Çünkü o zehir genç yaşlı ayırmaz.

Sağcı solcu da ayırmaz.

Cinsiyet farkı gözetmez ve zehirler.

Önce süründürür.

Çile çektirir.

Yaşamı dayanılmaz kılar.

Sonuçta, ölüm acı çeke çeke gelir,

Ki o dönemde istediğiniz kadar “Allah’ım bir an önce al canımı. Beni hastane hastane gezdirme. Beni ona-buna muhtaç etme” diye dualar etseniz de durum değişmez.

Ölüm direnir.

Hemen gelmez.

Çünkü zehrin görevi odur.

Çektirecek ve o bitmek bilmez işkencenin ardından öldürecek.

İşte böylesine yaşamsal konularda elbette hep birlikte “zehire hayır!” gerçeğinde buluşmak gerekir.

Daha ötesi bu zehri saçanlara karşı mücadele etmek, hatta o kâr uğruna toplumu zehirlemekten kaçınmayanlara zehri içirmek gerekir.

Gerçek budur.

Ne zaman ki, toplumu zehirleyenler galip çıkar orada yaşam yoktur.

Mutluluk yoktur.

Çocuklar gülemez.

Anneler süt veremez,

Bağ bahçe zehir kusar.

Gelecek tamamen kararır.

Ama ne zaman ki toplumsal muhalefet  gelir de o zehri içirenlere “höt” der alacağınız yanıt açıktır.

Tahmin ettiniz değil mi?

Aynen öyle.

Hemen al sana “g…” derler, başka da bir seçenekleri olmaz/olamaz!

 

Şimdi konu Ereğli.

Ereğli’nin sosyo-ekonomik gelişmesindeki hızlı gerilemeye bir parça da olsa dur demek için eğitim kenti olunması yolunda atılan adımlar vardır.

Bu adımlar eski Devlet Hastanesinin binaları ve arazisinin üniversiteye devir edilmesiyle başladı. Bu hareketin devamında olması gereken “Ereğli’ye yeni fakülte” konusunun gündeme gelmemesi elbette “bir uyutma taktiği” olarak yorumlanıyor.

Ben de aynı görüşteyim ki, “Rektörün Dilinin Altındaki” başlıklı makalemde konuyu enine boyuna işleyerek, uyutulduğuna inandıklarıma “uyanın!” çağrısı yaptım.

Biz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirelim ki, uyutulabilecek yöneticilerimiz uyumasın da haklarımıza sahip çıkarak, hizmet kervanında öne geçsinler.

AKP Milletvekili Faruk Çaturoğlu’nun "Rektörü Bana Bırak” sözüne güvenerek bu noktadaki beklentileri unutmadan unutturmayacağımızı da hatırlatarak, Erdemir’in verdiği söze gelelim.

 

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık Kdz. Ereğli’ye Erdemir’in ARGE Simülasyon Merkezinin açılışına geldi. Bu açılış töreninde kamuoyuna yansıyan ise öncelikle Vali Ali Kaban’ın Erdemir’den alınan demir çelik üzerine metalürji fakültesinin kurulması için verdiği söz oldu.

Sayın Vali bu sözleri Bakan Işık’ın dışında, dönemin Milletvekili Özcan Ulupınar, Erdemir’in bağlı bulunduğu OYAK grubunun Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Ulusoy, Erdemir Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pandır, Kaymakam İbrahim Çay’ın, Milletvekili Adayı Faruk Çaturoğlu’nun bulunduğu törende kamuoyuna açıkladı.

Devamını da Bakan Fikri Işık getirdi. Bakan Işık, dünyada sanayinin ve sanayicilerin araştırma ve geliştirme konusunda ilk önce üniversitelerle işbirliğine gittiğini ve Erdemir’in de özellikle demir çelik açısından da önemli  bir fakültenin kurulması için adım attığına vurgu yaparak, yöneticileri kutladı ve teşekkür etti.

 

Şimdi.

İşte bu konuda toplumsal mutabakat gerekiyor.

Kdz. Ereğli’deki tüm yöneticiler, sivil toplum örgütleri, basın ve diğer dinamikler atılan  bu adımın takipçisi olmalı ve metalürji fakültesinin kurulması konusunda Erdemir’e verdiği bu sözü hatırlatmalıdır.

Ayrıca Milletvekili Çaturoğlu’nun “Rektörü Bana Bırak” açıklaması çerçevesinde eski devlet hastanesi binalarının sadece kampüs olarak değil, ayrıca bu alanda yeni bir fakülte açılmasını sağlayacak girişimlerin ve prosedürün gerçekleşmesine olumlu yönde katkı verilmelidir.

Ereğli bunu başarmalı.

Sorumluluk duyan herkes de toplumsal mutabakat çerçevesinde sorumluluk üstlenmelidir.

Bu kez farklı olalım.

Bu kez başaralım.

Geleceğimize altında herkesin imzasının olduğu bir ışığa güç katalım.