Bilir misiniz bilmem.

Ben bilenlerdenim.

İyi tanır ve hep iyi şeyler duyarım hakkında.

Çünkü…

Varlıklı olduğu yıllarda hiç burnu büyüklerden olmamış.

Toplum içinde cebinden deste deste paralar çıkarıp çevredekilerin de görmesini sağlayıp hava basmayı ayıp saymış.

Nezaket ve saygıyı kişilik ilkesi yapmış.

Kapısına geleni de, boş çevirmemeye gayret etmiş.

Gelene “abi” gidene “gardaş” demiş.

Kültür ve sanat işlerini bile boşlamamış.

Biz canız demiş, canlarını üzmemiş.

Sözü iyilik, selamı dayanışma, düşüncesi paylaşma kültüründe büyümüş.

O hep böyle yaşamış.

Bu nedenle işleri bozulsa da saygısını kaybetmemiş.

Hep selamı alınır olmuş.

Değerli kalmış.

*

Eline, beline ve diline tutarlı bir insan olarak duydum, gördüm ve tanıdım İsmet Bey’i.

Ailemden de böyle söylediler.

O ve yakınları baba toprağım Ormanlı’da öyle saygın biz iz bırakmışlar ki, unutulmuyor.

Unutulmamak güzel.

Ancak, unutulmayanları unutmamak da daha güzel.

Aferin vefalı olanlara.

Olabilenlere.

*

İsmet Bey, son dönemde tabirimi bağışlasın denize düşen yılana sarılır gibi bir işe girmiş.

İş; cüruf!

Cüruf işi tehlikeli.

Toplum ve çevre sağlığını tehdit eder.

Bu nedenle çevre dostlarının tepkisini aldı İsmet Yılmaz.

O’nun Alaplı ilçe girişindeki taş ocağına kurulmak istenen cüruf tesisinin engellenmesi için ciddi çalışmalar yapılıyor, yapılmalı da!

Bu süreç devam ederken, tünelden sonraki son çıkış noktasındaki İsmet Yılmaz, geçmişte yaptığı iyiliklerin meyvesini biçiyor.

Muhalefet cephesinin büyümemesi vefalı dostlarının halen daha O’nu terk etmemesidir.

Hepsi susuyor.

Hepsi, bilinç olarak tesisin yanlışlığını çok iyi bilmelerine rağmen, İsmet Yılmaz’ın yüzü suyu hürmetine susuyor.

*

Durum budur.

Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık arasında kalanları anlamayı kimseden beklememeli.

Konu çevre ise bu işin İsmet Yılmaz’ı olmaz!

Ancak… Şu var ki, anlaşılan “vefa” halen daha ölmemiş.

İçimden bir ses; vefanın ırzına geçmeyi alışkanlık yapan, sürekli tekmeleyen, bir yeri kalkınca dününü unutan, toplumsallığı ağızlarından düşürmezken öz ile söz arasında frekans ayarsızlığı olanlara inat, insanı insan yapan değerleri hiçe sayan ucuz ve basitlikler karşısında kötü gün dostlarını da alkışlamak geliyor.

Ne tuhaf çelişki.

Ama gerçek!