24 Haziran seçimleriyle ilgili olarak toplumda  “Bu CHP yine bir beceriksizlik yapar ve  yine yönetenlerin işini kolaylaştırır” görüşü hakim iken, akıllara durgunluk verecek bir olay yaşandı.
CHP’nin ilk kez  tüm toplum mühendislerini de terse yatıran o olay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun isteğıiyle 15 milletvekilinin İYİ Partiye geçme kararının alınmasıydı.
İlginç!
Hayret!
Birisi çimdiklesin bizi de, rüyada olmadığımızı anlayalım.
CHP çıktı ve böylesine akıl dolu taktikle siyasi arenada büyük bir şok yarattı.
Kılıçdaroğlu’nun danışman kadrosu mu değişti ne?
Olacak iş değil!
Siyasetin temel kuralı, yöneteceksin.
Yönetme aklın ve cesaretin yok ise yönetilirsin.
CHP şimdi, son yılların en müthiş çalımını atarak, önümüzdeki seçimlerde yelkenlerini başarıya doğru şöyle bir açtı.
Bakalım sonunda ne olacak?
Eğer ki, bu taktiğin arkası fos çıkardı, o CHP yönetimi tası tarağını toplayıp topluca gider/gitmeli de!
 
CHP’nin bu ters çalımı ile siyaset yeniden şekillenirken, suçlamalar arasında “Güneş Motel” de var.
12 Eylül öncesinde, CHP’nin AP’den koparttığı ya da kopartılarak gönderilen milletvekilleri ile kurduğu hükümet ile ilgili olayın adıdır Güneş Motel.
İddialara göre, CHP kirli pazarlık ile koparttığı milletvekillerine bakanlık dağıtarak  hükümet kurmuştur.
O günün koşulları içinde, Milliyetçi Cephe Hükümetlerine karşı “Demokratik Cephe” kurulması önerilerine bile direnen Bülent Ecevit’in Genel Başkanlığındaki kurulan bu hükümet için milletvekilleri gönderilmemiş, tam aksine o Güneş Motel’de sürdürülen pazarlık ile milletvekilleri ayartılmıştır.
Ama bu kez öyle değil.
İYİ Parti’nin seçime katılması ve Genel Başkanları Meral Akşener’in 100 bin imza yerine, TBMM’de grubu bulunduğu için direkt aday olmasının önü bilerek açılmıştır.
Yani, İYİ Parti olası engelleri  Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının aldığı ve uygulattığı bu karar  ile kökten aşmıştır.
Sanki, AKP-MHP ittifakına karşı yeni bir ittifakın ayak sesleri duyulmuştur.
Bilemiyoruz.
Bundan sonraki süreçte, her saat başı yeni gelişmeler olur ise de şaşırmamamız gerekiyor.
Siyaset bu.
1 Saat çok uzun zaman.
 
Bir çokları gibi benim görüşüm de İYİ Parti’ye geçen 15 milletvekilini tarihin “kahramanlar” olarak yazacağıdır.
 
Peki bir de siyasetin hainleri vardır.
Kim midir?
2002 yılına gidelim mi?
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in hastalığı döneminde, O’nu hasta yatağında bırakıp giden DSP’li bakanlar ve milletvekilleri vardır.
ABD’nin Irak politikasının bir uzantısı olan 57. Hükümeti yıkma operasyonunda  Küçük Hüsamettin’in başını çektiği grubun içinde yer alan, yeni bir parti kurma filmi çevirenler neler yapmıştı?
Unutulur mu?
Tarih bunları ne diye yazmaktadır şimdi?
Kahraman mı, yoksa hain mi?
 
Ne olmuştu o yıl?
Seçimlere 1,5 yıl kala hükümet ihanet etme alışkanlığındakiler tarafından  yıkılmış ve bugünün iktidarı elini kolunu sallaya sallaya işbaşına gelmişti.
 
Olayın bir başka insani durumu ise vefasızlığın, nankörlüğün, ucuzluğun bu kadar açığa çıktığı/çıkarıldığı bir durum Türk Siyasi yaşamında asla olmamıştı.
 
Tarih yazar!
Günü ve yeri gelince de, yargılar!
Ve şu gerçektir:
Bir tarafında kahramanlar, diğer tarafında da hainler hep vardır.