Halkımızın onca derdi, sıkıntısı yokmuş gibi bir de nur topu gibi koronavirüsümüz oldu. Cezaevlerindeki tutukluları, hükümlüleri, sınır kapılarına yığılan mültecileri, çığ gibi büyüyen genç işsizler ordusunu, ekmeğine aşına, ilacına para yetiştiremeyen dar gelirlilerin halini, el topraklarında şehit düşen askerlerimizi hepten unuttuk. Artık gündem yüzyılın yeni felaketi korona, bütün dünyayı sarıp sarmaladı. Ne zengin dinliyor, ne güçlü, en çok da yoksullar, kimsesizler, yaşlılar…

Bu bulaşıcı virüsün laboratuvarda üretildiğini öne süren kimi uzmanlara inanıyorum ben de. Unutmayın ki atom üzerinde çalışan bilim insanlarına, elde edilecek nükleer gücün yalnız barış için kullanılacağı söylenmişti. Oppenheimer ve çalışma arkadaşları dönemin ABD Başkanına elde edilen gücün bomba olarak kullanılmasının büyük felaketlere yol açacağını anlatmışlardı. Sonuç bu müthiş nükleer güç verilen tüm sözlere karşın Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerinde kullanılmış, 20. yüzyılın insanlık adına en korkunç trajedilerinden birinin yaşanmasına neden olmuştu. Özetlersem, emperyalist güçlerin kendi insanlarına ölümcül zararlar vereceğini bile bile böyle bir virüs üretebildiklerine inanıyorum. Umarım yanılıyorumdur.

Şimdi yeni bir deney yaşıyor ülkem insanı. Korona ile mücadelenin dua ile üfürük ile, dinli imanlı olmakla yapılamayacağı anlaşıldı. 21. yüzyılın bu insanlık belasını savuşturmak için bilim insanlarına, doktorlara, sağlık uzman ve elemanlarına gereksinimiz var. Özelleştirilmiş sağlık hizmetlerinin kamulaştırılmasına ihtiyaç var. Halktan hiçbir şey saklamadan net bilgiler açıklayacak bir enformasyona gerek var. Karşımızdaki tehlike düşünülenden de büyük. İktidar erki hala günü kurtarmaya çalışıyor, emekçileri, emeklileri görmezden geliyor. Sektörlerin patronlarını düşünüyor ama çalışanlar her zaman olduğu gibi gündemde değil.

Karantina günlerimiz yeni bir deney. Ders alabiliriz çok şey öğrenebiliriz. Yaşlılar virüs karşısında riskli grupmuş, varsın olsun bencileyin halen çalışan yaşdaşlarım, ağabeylerim var. Ağaçlar ayakta ölür der İspanyol Yazar Alejandro Casona. Bizimki de öyle. Endişemiz ülkenin geleceğine, çocuklarımıza, torunlarımıza daha yaşanası bir dünya, daha çağdaş, laik bir Türkiye bırakamamanın acısı. Biliyorum sonuçta başaracağız. Bizsiz ya da bizimle…

Cemiyetin Başkan Yardımcısı Doğan Şentürk TGC Yönetim Kuruluna sosyal medyadan bir şiir paylaşmış. Değerli kardeşim, dostum Doğan Şentürk’e teşekkür ederken günümüze denk düşen Nazım Hikmet'in bu güzel dizelerini siz okurlarımla da paylaşmak istedim:

İLK SÖZ

Hastalar
Kardeşlerim
İyileşeceksiniz
Ağrılar sızılar dinecek
Yumuşak ılık.

Bir yaz akşamı gibi inecek
Ağır yeşil dalların arasında rahatlık
Hastalar kardeşlerim
Biraz daha sabır biraz daha inat
Kapının arkasında bekleyen ölüm değil hayat