Teknolojiye karşı durmak!
Durabilmek…
Olabilir mi?
Ne mümkün!
Teknoloji tüm yaşamımızı öyle bir ele geçirdi ki, aldığımız her nefesi bile ona soruyoruz.
O derse ki, şöyle.
Biz diyebiliyoruz böyle!
Diyemiyoruz!
İnsan beyninin ürettiği teknoloji, en başta da üretimi sağlayanların beynini ele geçirdi.
Tutsağız artık teknolojiye.
Ve bu gidiş hiç de iyi değil.
“Allah sonumuzu iyi eylesin” demekten öteye yol var mı?
“Var! Bu teknolojiyi üreten de yönetebilir” diyen olabilir.
O teknolojiyi üreten beyinler hep iyi mi?
Kötü niyetli yok mu?
Kişisel hırs ve çıkarları için kullanılmaz mı?
“Bal gibi!” değil mi?
Evet bal!
 
Teknoloji bizim dünyamızı da elde etti.
Basın dünyası tümüyle dijitalleşti.
Saniyemizin bile içine giren bir teknolojiye basının “yazılı” olarak ayak direnmesi hikâye.
Saçma!
Çok da yanlış!
Topluma yön veren ve gündem oluşturan bir medya olur mu?
“Olamaz!” diyenler en radikal kararı almaktan kaçınmayarak, düğmeye basıyor.
Diyorlar ki, “Biz mesleğimizi bundan böyle dijital yürüteceğiz.”
Çekiliyorlar tek tek yazılı basından.
Bunun adı vizyondur.
Akıldır.
 
Basın İlan Kurumu’nun Zonguldak’ta düzenlediği yerel basında dijital reklamcılıkta birbirimizi tanırken de açıkça söyledim.
Yazılı basın artık sona ermeli.
Devletimiz, derhal internet gazeteciliğin kurallarını belirlemeli ve öncelikle istihdamı artıran kararlar ile yerel basının daha bugünden dijital teknolojiye geçişine fırsat yaratmalı.
Kâğıt israftır.
Bugün yerel basının tüm gazetelerinde bayat haber vardır.
Böyle de olmak zorundadır. Çünkü dijital olarak bu haberleri yayımlamadığı takdirde, tamamen gündem dışında kalacaktır.
Öyle ise aklın yolundan şaşamayız.
Yazılı basına son verecek kararların alınması için tüm siyasi partilere bu istek iletilmeli ve yeni bir yasal düzenlemenin gerçekleştirilmesi istenmelidir.
Kelimiz açık.
Bir kez olsun kendimiz için bir şey isteyelim.
Görünen köy kılavuz bile istemezken, biz halen daha geleceğimizi aydınlatacak adımları atmayarak, kendi kendimize çalıp söyleyecek miyiz?