TBMM’deki bütçe görüşmelerinde  küfürler havada uçuşuyor.

“Senin a….”.

“Ben senin a….nı”.

Nınınınını !

Yetmez!

Şuranı buranı.

O öyle bu böyle.

Ok yaydan çıktı ya…

Kaymadıkları yer kalmadı.

Biz de utanarak  izliyoruz kendilerini “milli iradenin temsilcisi” olarak lanse eden genel başkanların atadığı milletvekillerini.

Tepeden inme milletvekili böyle olur işte.

Gücünü örgütten almıyor ki !

Çekmiş yağı genel başkanına ve genel merkezine kapmış milletvekilliği sırasını.

Oh ne ala.

Yaşasın biat.

Yaşasın müritlik.

Yaşasın böyle demokrasi (!)

Bas küfürü.

“Senin a….nı”.

“Gelmişini, geçmişini s…..”.

 

Bizim kültürümüzde “aile terbiyesi” diye bir söz vardır.

Bu söz kişiliğin aynasıdır.

Kişinin, ailesini, soyunu-sopunu, aile eğitimini, geleneklerini, sevgiyi, saygıyı, hoşgörüsünün bütünüdür. Neyi, nerede ve nasıl yapacağının bilincinde olan kişinin davranışı olarak dışa yansıyan bu görüntüye ayna denir. O ayna açığa vurur her şeyi. Saklasanız da sığmaz çuvala. Yırtar tüm kontrolleri. Çünkü aile terbiyesine sahip olmayanlar için ‘ayıp’ diye bir kavram yoktur. Her söz ve davranışı kendilerine ‘mubah’ gören bir zihniyet teslim almıştır bilinç altını da üstünü de…

Ayna gerçeği söyler.

Der ki ayna, “senin aile terbiyen eksik. Çünkü ağzın lağım kokuyor”.

Veya:

“Sen iyi bir aileye mensubusun ki terbiyelisin, büyüğünü küçüğünü biliyorsun. Saygı düsturun olmuş.”

Olay çok açıktır aslında.

Her kim olur ise olsun o “aile terbiyesi” yok ise problemdir, sıkıntıdır.

Çünkü kendisiyle barışık değildir, karakterini de saldırganlık teslim almıştır.

Bugün TBMM’den yansıyan o hoş olmayan görüntülerin içindekilerde “aile terbiyesi” olsa böyle bir fotoğrafın içinde yer alırlar mı?

Küfrederler mi?

Terbiyesizlik yaparlar mı?

 

Peki bu küfürlerin sebebi ne?

Öncelikle tribün!

Yaranma.

Yaltaklanma demeyeceğim şık olmaz!

Kibar olmak gerek…

 

Eğer, bu milletvekilleri önseçim aracılığı ile örgütten elenerek listelere girip de seçilmiş olsalardı hiç ağızlarını böyle bozabilirler mi?

Mümkün mü?

Örgüt böyle ağzı bozuklara önseçimde geçit vermez ki listelerde yer alabilsinler.

Örgüt ölçer tartar.

Örgüt çapına bakar.

Bilgiye bakar.

Vizyona bakar.

Değerli bulur ise listeye girmesinden yana tavır koyar.

 

 

Genel başkan ile genel merkez yöneticilerinin gözüne girme çabası ile psikolojik rahatsızlıklarını ağızlarını bozarak dışa vuran bu çirkinliklere karşı RTÜK derhal önlem almalıdır. RTÜK,  TBMM’deki toplantıları yayımlayan kuruluşlardan ‘kırmızı nokta’ uyarısı yapmalarını istemeli ki, aileler bu uyarıya dikkat ederek çoluk çocuğunu ekranın başından uzaklaştırsın. Ağzı bozuklar toplumu kirletmesin.

 

Milleti vekilleri deyince sadece başbakan, bakan ve milletvekillerini algılamamalı. Belediye başkanları, il genel ve belediye meclis üyeleri, muhtarlar ve azaları da milletin vekili.

Milletten aldıkları yetki ile şımaran ve ağızlarında leş kokuları ile hakaretler savuran, alaycılıklarını ortaya koyan, seviye ve saygı denen düsturdan bihaber olanlar da çok.

‘Sürüsüne bereket’ demem, uymaz !

Ama sayıları yüzlerce.

Belki de binlerce.

Hemen yakınınızdakileri bir gözünüzün ucuyla şöyle süzün bakalım.

Ağzı bozuk olan yok mu?

Kabadayılık taslayan, döverim söverim diyen, kişilerle sürekli alay eden ve aşağılayan, ağzından bal yerine b… damlayan yok mu?