Merkezi İstanbul'da bulunan Ekin Yazın Dostları grubunun Ereğli gönüllüleri bu ay Şarap Kadın'ı okuduktan sonra, kitabın yazarı Ulviye Alpay'ın da katıldığı etkinlikte  içeriğini birlikte konuştular.  Öğretmenevi'ndeki aylık buluşmada kitabın özündeki "yazgı" üzerindeki soruları da yanıtlayan Ulviye Alpay, ülkenin sadece bir bölgesinde törenin uygulanmadığına dikkat çekti. 

BAŞI DİK MAĞRUR KADIN

Ulviye Alpay, kendisinin yazgıya inanmadığını, insanın  kendi şansını kendisinin yaratacağına ifade ederek  “Ama bu bir romandır. Evet gerçek ve düş birbirlerine sarılarak örüldü bu romanda. Ama yazgı derseniz benim düşüncelerime aykırı. Ama bu kitapta böyle olması gerekiyordu. Kurgu öyle götürdü çünkü beni. Romanda yine de annesine karşı çıkıyor ne yazgısı diye. Yazgıya boyun eğen annesi. Lale yani şarap kadın yazgıya boyun eğen bir kadın değil. Başı dik mağrur.” Dedi.

HER YERDE TÖRE VAR

Alpay konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Şimdi şöyle düşünün sadece Güneydoğu'da yok Batı'ya gittik Batı'da da töre var. Uzay da törenin kurbanı değil mi? Kost'ta Uzay'ın üstünde bir ambargo kurmuş. Hayır, diyor. İşte o da töre. Neden yapıyor bunu? Çocukluğunda bir dram yaşamış çünkü Kosta ailesini kaybetmiş. Kosta'nın erkek kardeşi yani abisi bir Türk kızını sevmiş, bunun için kendi oğlunun da aynı şeyleri yapmasını yaşamasını istemiyor. İşte töre sadece Güneydoğu'da değil. Töre her yerde var. Ben bir Güneydoğuluyum. Annem Babam Adana Düziçli şimdi Osmaniye'ye bağlandı.  Ama sadece töre orada mı? Töre İstanbul'da yok mu? Her yerde var töre.

BÜTÜN KARAKTERLERİM KOLUMDA TAKILIDIR

İşte yazar olmak böyle. Çevreye karşı çıkıyorsunuz yazılarınızla. Kendinize karşı çıkıyorsunuz. Törelere karşı çıkıyorsunuz yazdıklarınızla. Yazar çok yalnız bir insandır. Başka türlü bu roman bitmez. Ben bilgisayarımın başına oturunca 7-8 saat hiç kalkmam. Kalktığımda bacaklarımın uyuştuğunu hissediyorum. Sürekli bacaklarımı gererim kramp girer çünkü. Ondan sonra çıkar en az 5 kilometre yürürüm. Ve hiç bir şey düşünmemeye gayret ederim tamamen yazdıklarım benimle birlikte yürür. Bütün karakterlerim kolumda takılıdır. Onlarla gezerim tek başınayım ama aslında çok kalabalığım. Eve dönerim eğer gelirken bir kaç sebze meyve bir şeyler almışsam ve kafam doluysa yazacaklarım hazırsa onları hemen mutfağın bir kenarına atar hemen bilgisayarımın başına otururum. Bazen üstümdekilerle otururum. Ve o aklımdakileri hemen oraya düzensiz bir şekilde yazarım. Çünkü onlar benim kafamdan çok kısa bir süre içinde uçar gider. Eğer yazarların şairlerin elinde bir imkan olsa gece düşündüklerini sabah uyandıklarında unutmasalar onlarca kitap çıkar. Ve çok güzel kitaplar çıkar. Sabah uyandığınızda romanı neredeyse bitirmişsiniz. O sizi içine almış çok güzel olaylar yaşamışsınız, hadi ben bunu yazayım diye oturunca hiçbir şey yok. Elinizi yüzünüzü yıkayana kadar uçuyor. Hatta yataktan kalkmadan uçuyor. Yani onun için yazarlar ve şairler ben hiç yapmadım yanlarında bir ses bandı bulundururlar. Onlar konuşurlar özellikle bunu şairler çok yapar ve hemen kayıt alırlar. Ben o kadar yapamam o kadar hızlı değilim.”

Ulviye Alpay, gündemi Şarap Kadın olan etkinlikte, tüm soruları içtenlikle yanıtlarken yeni dostlar edinmenin mutluluğunu yaşadığını ifade etti. 

SÜRPRİZE ALKIŞ. Kdz. Ereğli'de Ekin Yazın Dostları'nın kuruluşundan bu yana iyi bir ikili oluşturan Serap Ekici ile Ali Yeniçeri aldıkları yaşamlarını birleştirme kararında ilk adımı nişan yaparak attılar. Ekin Yazın Dostları'nın birbirlerine yakıştırdığı ve "bir gün bu aşkın kokusu çıkar" tahminlerinin de doğrulandığı mutlu olay, etkinliğe ayrı bir renk kattı. Ekin Yazın Dostları, kurulan arkadaşlıkların böylesine anlamlı ve onurlu bir karara  doğru uzanmasını kutlarken,   "sonsuza kadar mutlu olun" dileğinde de bulundular.